Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1480 E. 2021/697 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Türk Patent YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/06/2019 tarih ve…. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar ve davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkillerinin… “üniversite yolunda”, “şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu,… kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazlarının yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa itiraz kapsamının kötüniyet, gerçek hak sahipliği ve benzerlik/seri marka imajı olduğunu, Kurum tarafından itirazın sadece benzerlik kapsamında yapıldığını bu sebeple incelemenin eksik olduğunu, kurum değerlendirmesinin zayıf marka iddiasına dayalı olarak yapıldığını oysa … ibaresinin tanımlayıcı ve zayıf bir marka olmadığının kabul edildiğini, dava konusu markalar ve emtia listeleri arasında ayniyet/benzerlik bulunduğunu, davalı markasının davacı markalarının serisi olarak algılanarak iltibasa neden olacağını, davalının yıllardır unvan ve marka tecavüzü ile haksız rekabet yaptığını, 1992 yılında kurulan davalıya karşı ilk davanın 1993 yılında açıldığını ve davacı lehine kesinleşmiş mahkeme kararları bulunduğunu, Bakırköy 1. FSHHM ….E. sayılı dosyasında alınan raporda davacıların gerçek ve üstün hak sahibi olduğunun tespit edildiğini, gerek söz konusu dosya gerekse İstanbul 1. FSHHM …E. sayılı dosyalarının aleyhe sonuçlanacağını anlayan davalının … ibareli seri marka başvuruları yaptığını, bu markalara karşı açılan iptal davalarının da derdest olduğunu, davalının bu tescilleri bilerek yapmakla kötüniyetli olduğunu, TMK m. 2’ye aykırı hareket ettiğini, TTK hükümlerine göre davranışlarının haksız rekabet yarattığını, Mahkemelerin davalının “…” ibareli unvan ve fiili kullanımını engelleyici kararlar verdiğini ileri sürerek … YİDK’nın… sayılı kararının iptaline, marka tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının kötüniyet ve gerçek hak sahipliği iddialarının hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının dilekçesinde yer verilen yargı kararları ve bilirkişi raporlarının huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, davacı lehine mevcut hiçbir yargı kararı bulunmadığını, kesinleşmiş hiçbir karar olmadığını, dava konusu markalar bakımından ayniyet/benzerlik koşullarının sağlanmadığını, kötüniyet iddialarının dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki 16, 35. sınıftaki mal ve hizmetlerin itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer oldukları, davacıların markalarında … kelimesinin esas ve ayırt edici unsur ya da esas ve ayırt edici unsurun bir parçası olarak kullanıldığı, davalının “… …+ŞEKİL” şeklindeki … … markasında da esas ve ayırt edici unsur … sözcüğü olduğu, bu kelimenin, anlamı itibariyle de çekişme konusu 16 ve 35. sınıftaki mal/hizmetlerin vasıflarını hiçbir özel zihni çaba harcanmadan, doğrudan doğruya düşündürmediği, şu halde ortak … sözcüğüne bağlı olarak dava konusu markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsa benzerlik bulunduğu, davalı markasını gören bir tüketicinin, davalı mal/hizmetinin, davacıya ait olduğu yanılgısına kapılmasının kuvvetle muhtemel olduğu, davalı markasının davacı markalarının serisi gibi algılanabileceği, tüketicilerin, önceden bildikleri … esas unsurlu markaların zihinde bıraktığı imajdan hareketle, “seçici tutma” yoluyla yeni karşılaştıkları “… …” markasını aynı/aynı tür hizmetlerde gördükleri takdirde tercih etme olasılıklarının yüksek olduğu, 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali söz konusu olduğu, sunulan bu delillerin davacının … ibaresi üzerinde 16 ve 35. sınıf mal/hizmetler bakımından öncelikli hak sahibi olduğunu ispata yeterli olmadığı, … ibareli markalarının tanınmış marka olduğunun ispatına yönelik herhangi bir delil sunulmadığı gibi çekişme konusu farklı mal ve hizmet söz konusu olmadığından, davacı markalarının tanınmış olup olmamasının somut olaya bir etkisi bulunmadığı, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddelerinin somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığı, davalı tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nun….sayılı kararının iptaline,…. sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacılara ait … ibaresini taşıyan markaların ayırtedici niteliğinin düşük olduğunu, dolayısıyla dava konusu markaların karıştırılamayacağını, genel izlenim olarak farklılaşma bulunduğunu, SMK’nın 6/1. maddesinin koşullarının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin gerekçe içermeyen istinaf dilekçesini kabul etmediklerini, usule uygun bulunmadığını, mahkemenin kararının eksik olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, mahkemenin kötüniyet ispatlanamamıştır kararını kabul etmenin mümkün olmadığını, iş bu markanın öncelikle, davalı şirketin haksız rekabet ve kötüniyetinin aşikar olması, marka başvurularının kötüniyetle yapılması nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek haksız rekabet ve kötüniyet gerekçeleriyle dava konusu markanın tüm sınıflar için hükümsüzlüğüne karar verilmesini, YİDK kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıların “…” esas ibareli itirazlarına mesnet markaları arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali söz konusu olduğu anlaşılmakla davalılar….. ile … vekillerinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin katılma yolu ile istinaf itirazlarının incelenmesine gelince, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalara ait ve önceki tarihli ve “…” esas unsurlu markaların, davalının… sayılı “… …” ibareli başvurusu yönünden, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b ve 8/4 maddesi hükümleri çerçevesinde tescil engeli oluşturup oluşturmadığı, davalının başvurusunun kötü niyetli olup olmadığı ve sonucuna göre … sayılı YİDK kararının hukuka uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmakta olup, davanın, iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkemece her ne kadar yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, somut uyuşmazlık yönünden asıl tartışılması gereken husus, davalı şirketin başvurusunda kötü niyetli olup olmadığıdır. Gerçekten de İstanbul 1. FSHHM’nin 10.06.2010 tarih ve…Karar sayılı kararını bozan Yargıtay HGK’nın 04.05.2011 tarih ve… Karar sayılı kararından sonra, İstanbul 1. FSHHM tarafından verilen 29.03.2016 tarih ve… Karar sayılı kararında açıkça, “davalının markasal kullanımının en başından beri kötü niyetli olduğu” gerekçesiyle davalı adına tescilli …. numaralı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Bu karar da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.04.2018 tarih ve… Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Diğer yandan aynı taraflar arasında görülen (…..-…) markalarına ilişkin verilen… Karar ve 29/06/2020 Tarihli karar ile de, davalının marka tescil başvurusunun kötüniyetli bulunduğu gerekçesi ile verilen karar onanmıştır. Bu durumda, davalı Şirketin “…” esas unsurlu markaları kullanmasının en başından beri kötüniyetli olduğu, iş bu davada da davalı Şirketin başvurusunun kötüniyetli bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda ifade edilen kabul gerekçesinin yanında, davalı şirketin dava konusu marka tescil başvurusunun aynı zamanda kötü niyetli de olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, bu yeni karar istinaf kararı olduğundan, istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Şirket ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 27/06/2019 gün ve …. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın yukarıda açıklanan gerekçe ile KABULÜNE, … YİDK’nın … sayılı kararının İPTALİNE,
3- Davalı Şirket adına tescil edilen … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 252,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 59,40 TL posta ve tebligat masrafından oluşan toplam 2.212,10 TL yargılama gideri ve 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.183,90 TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Harçlar Kanunu uyarınca davalı şirket ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90’ar TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davacılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara ayrı ayrı iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip