Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1466 E. 2021/821 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/12/2018 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin … sayılı “… …”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu,….. kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, söz konusu markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın, Sağlık Bakanlığının, ilaç ruhsat başvurularında piyasada ruhsatlı olarak satılan ilaç isimlerinden en az üç harf farklı olmak koşuluyla bir ilaca ruhsat verilebileceği yönündeki yerleşik uygulamasını dahi karşılamadığını, … değerlendirme yapıldığında benzerlik koşulunun sağlandığını, bu sebeple davalı markasının 05. sınıf mallarda tescil edilemeyeceğini, 05. sınıf malların reçeteli-reçetesiz satışının mümkün olduğunu, dolayısıyla dağıtım kanallarındaki kişilerin doktorlar ve eczacıların yanı sıra nihai kullanıcılar olan hastalar da olduğunu ve yapılan araştırmalara göre ortalama tüketici kesiminin büyük çoğunluğunun öneri üzerine, doktora gitmeksizin, şahsi seçimi ile ilaç satın alabildiğini, dolayısıyla karıştırmanın mümkün olduğunu, davalı markasının davacının seri markası gibi algılanabileceğini ve böylece davacı markası bakımından sulanma olacağını, müvekkili şirketin markalarının sektörde bilinirliğinin yüksek olduğunu, davalı markasının TTK anlamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek…..sayılı YİDK kararının iptaline ve… sayılı … markasının 05.sınıf malların tamamı bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, markaların başlangıç kısımlarının farklı olduğunu, markaların sonunda yer alan …. ekini içeren ve 05.sınıfta yer alan birçok marka bulunması sebebiyle herkesin kullanımına açık tali bir unsur olduğunu, kaldı ki müvekkili şirket adına tescilli …, …. markalarının da bulunduğunu, dolayısıyla davalı markasının davacının seri markası olarak anılmasının da mümkün olmadığını, ilaç markaları bakımından reçeteli ya da reçetesiz olsun hedef kitlenin doktorlar ve eczacılar olduğunu, davacının markasını kullandığı ürünlerin reçeteli olması sebebiyle potansiyel tüketicilerin doktor ve eczacılar olması sebebiyle markalar arasındaki benzerlik olgusunun ortadan kalktığını, davacı ürünleri reçeteli olduğundan, davalı ürününün reçeteli/reçetesiz satılmasının bir öneminin de olmadığını, ayrıca OHIM’in 05. sınıf ilaç ürünleri ile ilgili teamülünün, doktorlar, eczacılar hatta nihai tüketiciler nezdinde daha yüksek bir dikkat seviyesi aranması olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer oldukları, başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markaların standart karekterle yazılı “… …”, “…” ibarelerinden oluştuğu, markalar arasında tek bir harf farklılığı olsa da bu farklılığın özellikle markanın başında olması, davacı markalarından farklı olarak başvurunun sessiz harf ile başlıyor olması nedeniyle farklı bir şekilde okunması, potansiyel müşterilerin yüksek dikkat ve özeni unsurlarının bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiği, SMK’nın 6/5. maddesindeki en az bir koşulun da olayda olmadığı, markanın varlığı hakkındaki muhtemel bilginin kötü niyeti tek başına ispatlamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkiline ait olan “…” markası ile davalıya ait “scopirin” ibareli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirkete ait … numaralı “….” markasının müvekkile ait “…” markasından esinlenerek oluşturulduğunu, dava konusu markalar ile benzer şekilde, kelime başındaki tek harfin farklılaşmasıyla oluşturulan markalar hakkında Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin karıştırılma ihtimalinin varlığını kabul ettiğini, ilaç ürünlerinin asıl tüketici durumunda olan bu geniş kitlenin doktora ve ardından eczacıya müracaatı ile (reçete ile tüketim) ilaç temini mümkünken, doğrudan eczacıya müracaatı ile (reçetesiz ilacı reçetesiz tüketimi) ilaç temini de mümkün olduğunu, ayrıca davalı Şirketin markayı 05. Sınıfın tümünde tescil ettirmek istediğini, 05. sınıfın tümü açısından ortalama tüketici kitlesinin dikkat ve özen seviyesinin dikkate alınması gerektiğini, davalı Şirket başvurusunda açıkça kötü niyetli olmakla birlikte başvuru konusu markanın tescilinin haksız rekabete yol açacağını, müvekkilinin tanınmışlığından haksız olarak yararlanılacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin başvurusunun kapsamı ile davacının itirazına mesnet markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı olmasına rağmen, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet “… …”, “…” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunmadığı, davacının itirazına mesnet markasının tanınmış marka olduğunun dosya kapsamında ispatlanamadığı, SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların olayda olmadığı, davalı Şirketin başvurusunun kötüniyetle yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip