Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1461 E. 2021/769 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü, Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Federasyonun tescilli…..” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının aynı alanda faaliyette bulunmak amacıyla federasyonun başına “…” kelimesini ekleyerek ve her iki markayı birleştirerek ….” ibareli markayı adına tescil ettirdiğini, davalının federasyon olmadığı halde kanuna aykırı davranarak, hile ile başına “…” kelimesini koyarak müvekkili ile aynı alanda faaliyette bulunduğunu, yine davalı ile müvekkili federasyonun markalarının kapsadığı hizmetlerin de aynı olduğunu, müvekkili markasının federasyon altındaki dernekler ve halk tarafından bilindiği için davalı markasının, müvekkili markaları ile ilişkilendirildiğini, bu spor dalı ile uğraşan kişilerin markaları karıştırdıklarını ve davalıya giderek kayıt yaptırdıklarını, davalının federasyon olmadığı halde bu ibareyi kullanmasının insanları kandırmaya yönelik olduğunu, müvekkili federasyon adına tescilli markanın yıllardır süren reklam faaliyetleri sebebiyle tanındığını, davalının bu markayı kullanarak haksız bir kazanç elde ettiğini ve müvekkili federasyonun itibarına zarar verecek şekilde markayı kullandığını ileri sürerek, davalı adına tescilli …. sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, müvekkilinin markalarına tecavüzün tespit ve önlenmesine, davalının bu marka altında kullandığı internet sitelerinin kapatılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu markanın gerçek bir federasyona ait olup müvekkilinin bu federasyonun kurucu başkanı olduğunu, son yapılan genel kurul sonucu halen başkanlık görevini yürüttüğünü, … … Federasyonu’nun 22.09.2017 tarihinde Ayvalık’ta kurulduğunu, … … Federasyonu’nun türünün “spor ve spor ile ilgili dernekler” olarak belirlendiğini, … … Federasyonu’nun kâr amacı gütmeyen spor alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü olduğunu, müvekkilinin tescil ettirdiği markanın sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da kabul görmüş bir marka niteliğinde bulunduğunu, davacının iddialarının aksine bilinirliğinin davacının markasından çok çok daha fazla olduğunu, davacının tescil belgesinde gösterdiği adresinin Bartın olduğunu, müvekkilinin markasının adresinin ise Ankara olduğunu, farklı şehirlerde olmaları nedeniyle müvekkili markasının davacı markasına herhangi bir etkide bulunmayacağını, her iki tarafın kullandığı logolara bakılınca birbirinden açıkça farklı olduğunu, anılan logolarda kullanılan renk ve şekillerin birbirinden farklı ve ayırt edici olup karıştırma ihtimali bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, …. sayılı “… …şekil” ibareli davalı markası ile “…şekil” ve …… ibareli davacı markaları arasında başvurunun kapsadığı 41/03. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, bunun dışında kalan 38. sınıftaki hizmetler ile 41/01, 02, 04, 05, 06, 07, 08 alt gruplarındaki hizmetler bakımından ise benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı markalarının tanınmış olduklarının ispatlanamadığı, dolayısıyla SMK 6/5 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, davalı yanın 41/03 alt grubundaki “spor hizmetleri” üzerinde gerçekleşen “….” şeklindeki markasal kullanımının, 6769 sayılı SMK’nın 7. ve 29. maddesi hükümleri kapsamında davacının marka haklarına yönelik ihlal teşkil etmediği ve marka hakkına tecavüz oluşturmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu tespit edilen dava konusu davalı markasının kapsadığı 38. sınıftaki hizmetler ile 41/01, 02, 04, 05, 06, 07, 08 alt gruplarındaki hizmetler bakımından davacının tecavüz teşkil ettiğini ileri sürdüğü kullanımlar hakkında herhangi bir delil ibraz etmemiş olması nedeniyle marka hakkına tecavüz iddasının ispat edilemediği, davalı eylemleri, davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediğinden somut olayda maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli…. sayılı markanın 38. sınıftaki “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.” ile 41. sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin taleblerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece bilirkişi raporu birebir esas alınarak hüküm kurulduğunu, oysa markalar arasında iltibas olup olmadığı hususunun hukuki bir konu olduğunu ve bu hususta bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulamayacağını, her ne kadar müvekkili markasının, bir kısım hizmetler yönünden tanımlayıcı olduğu kabul edilmiş ise de bu kabulün doğru olmadığını, markalar arasında tüm hizmetler yönünden karıştırılma tehlikesi olduğundan markaya tecavüzün gerçekleştiğini ve maddi manevi tazminat koşullarının da oluştuğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan …. ibaresinin Japonca bir kelime olduğu ve Türkçe’de yumuşaklık sanatı anlamına geldiği, geleneksel Japon savaş sanatlarından birinin adı olarak kullanılan bu ibarenin, 41/03. sınıftaki “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).” bakımından kimsenin tekeline bırakılamayacağı, bu itibarla anılan hizmetler yönünden bu ibarenin ortak olarak kullanılmasının iltibasa yol açmayacağı, bunun dışında kalan 41. sınıftaki hizmetler ile 38. sınıfta yer alan hizmetler yönünden ise anılan ibare tanımlayıcı nitelik taşımadığından, taraf markaları arasında bu hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin doğacağı, davalının söz konusu ibareyi 41/03. sınıf hizmetler dışında kullandığının ispat edilemediği, 41/03. sınıftaki hizmetler yönünden anılan ibarenin kullanılmasının ise yukarıda açıklanan nedenlerle davacı markalarına tecavüz oluşturmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip