Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1451 E. 2021/768 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/07/2019 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkil şirketin, her türlü gübre solüsyonları ile tarım ve bahçecilikte kullanılan verimi ve üretim miktarını arttırmaya yönelik kimyasal solüsyonların imalatı ve satışı ile iştigal eden, dünyada ve ülkemizde gayet iyi tanınıp, bilinen bir şirket olduğunu… sayı ile Türkiye’de tescilli “…” ibareli markalarının bulunduğunu, müvekkil şirketin, … markalı ürünlerini 1994 yılından bu yana … … eliyle Türkiye pazarında sattığını, “…” ibaresinin kimyasal bir kısaltma olmadığını, marka olma niteliği taşıdığının Yargıtay incelemesinden de geçen iki ayrı mahkeme kararı ile sabit olduğunu, müvekkili ile aynı iş kolunda olması nedeniyle bu markaların müvekkiline ait olduğunu bilen davalının, müvekkiline ait … markalarının aynısını ve/veya iltibas yaratacak düzeyde çok yakın benzerlerini imal edip “…” adlı internet sitesinde satışa arz ettiğini, bu durumun mahkeme eliyle tespit edildiğini, tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalı kullanımlarının, müvekkiline ait “…” markasına karıştırılacak düzeyde benzer olduğunun ve haksız rekabet teşkil ettiğinin açıklandığını, davalının her ne kadar kanunu dolanmak gayesi ile … ibaresinin önüne “… ” ibaresini eklemiş ise de büyük puntolarla ve baskın şekilde kullanılan “…” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığını, ayrıca davalının bu ürünleri satmasını sağlayan unsurun da ürün ambalajlarında yer alan “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın, … markasının davacı müvekkiline ait olduğunu bile bile sırf müvekkiline ait … markasının tanınmışlığından istifade etmek gayesiyle kötü niyetli olarak taklit markalı malları imal edip satışa sunduğunu, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı eylemlerinin haksız olduğunun tespitine, haksız rekabetin ve markaya tecavüzün men ve refine, 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…” ibaresinin, …. … kısaltılması olduğunu, marka vasfının bulunmadığını, bu sebeple artık tek başına “…” ibaresinin marka olarak tescil edilmediğini, müvekkilinin 05.05.2011 tarihinde 5 yıl geçerli olmak üzere … … Genel Müdürlüğünden Kimyevi Gübre Tescil Belgesi ile “… …” ibareli markanın tescilini yaptırdığını, müvekkili firmanın … ibaresini de …. … gübresi içeriğini yazmak amacıyla kullandığını, marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını, kullanılan markanın davacı firmanın markasının aynısı olmadığı gibi ayırt edilemeyecek kadar benzeri de bulunmadığını, müvekkili firmanın 5 yıldır bu ürünün ne üretimini ne de satışını yaptığını, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğunu, müvekkilinin bu ürünle ilgili bir ticari kazancı bulunmadığını, davacının maddi bir zararının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, …” adlı web sitesinde, “… …” ibarelerinin “… ….” ürünü üzerinde markasal nitelikte kullanıldığı, web sitesindeki kullanım şekli itibariyle “…” ibaresinin davalı Şirketin çatı markası olduğu, web sitesindeki bu kullanımın, davacı adına aynı ürün için tescilli bulanan…. sayılı “…” ibareli markayla karışıklığa neden olabilecek düzeyde benzer olduğu, “…” ibaresinin doğrudan belirli bir gübre ürününün tanımlayıcı adı veya kısaltması olmadığı, dolayısıyla davalının eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, “… …” markası altında ticari amaçlı satış yapılıp yapılmadığı hususunun web sitesinin kapsam ve içeriğinden anlaşılmadığı, davalının “…” veya “… …” şeklinde faturalandırmasının mevcut olmadığı gibi “potasyum tiyosülfat” ürününün de satışa konu olduğunun tespit edilemediği, bu haliyle iltibas yaratan işaretin kullanımı nedeniyle davacının ne kadar zarara uğradığının tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, bu durumda hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, davalının eylemlerinin devam ettiği süre, elde ettiği gelir, markanın gelirin oluşumuna etkisi, markanın bilinirliği, gücü, ihlalin boyutu ve niteliği, tarafların hal ve durumu, ihlal eyleminin gerçekleşme şekli ile kusurun ağırlığı, markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi, ürünlerin orijinal olması gibi unsurlar nazara alınarak bir bedel belirlenmesi gerektiği, davalı markayı davacıdan izin ve lisans alarak kullanması halinde yıllık ödemek zorunda kalacağı rakamın taleple bağlı kalınarak takdiren 1.000,00.TL’den aşağı olmayacağı, maddi tazminatın 1.000,00TL olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı, SMK hükümleri gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin tecavüz fiilleri nedeniyle manevi tazminat isteyebileceği, eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğu, tarafların ekonomik durumları, ihlâl olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında manevî tazminat miktarının 2.500,00 TL olarak saptanmasının hakkaniyete uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı Şirketin, davacıya ait … markasını ürün ambalajlarında ve web sayfalarında kullanmasının davacının marka hakkından doğan hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin men ve ref’i ile ortadan kaldırılmasınına, 1.000,00 TL maddi ile 2.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, müvekkilince beş yıldır söz konusu ürün, üretilip satışa sunulmadığından müvekkili aleyhine maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, nitekim bilirkişi incelemesi ile de bu durumun sübut bulduğunu, aynı iddia nedeniyle müvekkili hakkında şikayette bulunulduğunu ve cumhuriyet savcılığınca müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, üretimi ve satışı yapılmayan bir ürün nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinin de mümkün olmadığını, “…” ibaresinin bir kısaltma olarak kullanıldığını ve bu nedenle kimsenin tekeline bırakılamayacağını, bu ibarenin marka olma vasfının da bulunmadığını, bu durumda davacının marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceğini, mahkemece müvekkili aleyhine fazla vekalet ücreti takdir edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “… …” ibaresini gübre emtiası üzerindeki kullanımının, davacının… sayılı “…” ibareli markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, içinde ziraat mühendisi bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda, “…” ibaresinin bir kimyevi ürünün kısaltması ya da tanımlayıcı adı olmadığının açıklandığı, Yargıtay denetiminden geçen başka dava dosyalarında da söz konusu ibarenin tanımlayıcı olmadığının kabul edildiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin…. karar sayılı ilamları), dolayısıyla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, her ne kadar davalı tarafça söz konusu ürünün beş yıldır üretilmediği ve satılmadığı, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğu savunulmuş ise de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 29. maddesinin atfıyla somut olaya uygulanması gereken 7/3-d maddesi uyarınca, davalının web sitesindeki kullanımının markaya tecavüz oluşturduğu, ürünün internet sitesinden kaldırılmasının unutulduğu savunmasına da itibar edilemeyeceği, dolayısıyla bu yöndeki istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı, ürünün satışı yapılmasa dahi markaya tecavüz ve haksız rekabetin varlığı halinde, hak sahibinin iktisadi menfaatinin muhtemel zarar görme tehlikesine maruz kalması nedeniyle maddi zarara uğradığının kabulünün gerektiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.11.2019 tarih,…. E.K. Sayılı ilamı), mahkemece tespit edilen maddi tazminatın BK’nın 50/2. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bulunduğu, takdir edilen manevi tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun görüldüğü, somut olayda objektif dava birleşmesinin olduğu ve bu itibarla üç ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 239,08.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 59,77.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 179,31.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip