Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2019 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalılar … ile … A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin , davalı şirketin “… …” ibareli marka başvurusuns yaptıkları itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu ibarenin ayırt edciliği bulunmadığı, ayrıca sektördeki pek çok firma tarafından kullanılan ve ileride kullanılması kuvvetle muhtemel bir ibare olduğu gibi bu ibarenin tüketicilerce müşterilere ve abonelere çağın gereklerine uygun şekilde … … hizmeti verilmesini çağrıştıran tanımlayıcı bir ibare olarak algılanacak olması nedeniyle SMK’nın 5/1-a,c ve d bentleri gereğince tescil edilemeyeceğini, anılan ibarenin davalı şirketin tekeline verilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin kimsenin tekeline verilmeyecek olan ibareyi marka olarak tescil ettirmek istemesinin kötüniyetli bulunduğunu, YİDK tarafından yapılan ayırt edicilik değerlendirilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek….. sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu “… …” ibaresinin doğrudan tanımlayıcı olmayan, ticaret alanında herkes tarafından kullanılmayan ve asgari ayırt edicilik düzeyine sahip bir ibare olduğunu, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gibi davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili; dava konusu “… …” ibaresinin ayırt edici niteliğe sahip olduğunu ve tanımlayıcı bulunmadığını, bir markanın tanımlayıcı olup olmadığının araştırması yapılırken; öncelikle tescili istenen markanın tescil edilmek istendiği sınıftaki mal ve hizmetleri diğer mal ve hizmetlerden ayırt edip etmediğine, daha sonra ise markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerin muhatabı olan ortalama tüketicilerin bu işareti ne şekilde anlayacağına bakılacağını, dava konusu markada “…” ve “…” kelimelerinin tanımlayıcı anlamlarından uzaklaşmış olduğunu, kelimeler bir araya gelerek gerçek manalarını terk ettiklerini, yeni ve akılda kalıcı bir mana kazandıklarını, “…” ve “…” ibarelerinin üzerinde tekel kurulmasının söz konusu olmadığını, bu ibareyi taşıyan birçok markanın bulunduğunu , davacının kötü niyet iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… …” ibaresinin bir bütün olarak günümüzde kullanımı yoğun olan … cep telefonlarını çağrıştırdığı, zira … telefonların, toplumun her kesiminden ve her yaş grubundan tüketicilerin yaygın olarak kullanılmasından dolayı teknoloji destekli cihaz, aksesuar, program, yazılım, aplikasyon (uygulama) ve … teknolojinin kullanıldığı telefon, tablet gibi cihazlara yönelik pek çok hizmette sıklıkla kullanıldığı, … ibaresinin “yardım” anlamının ilgili tüketici kitlesi açısından daha baskın durumda olacağı, bu nedenle de dava konusu markanın bir bütün olarak teknik … sunulmasına konu olan hizmetlerle bağlantı kurulmasına neden olacağı, bu doğrultuda dava konusu marka kapsamında tescil edilmiş olan 35. sınıf” Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (… saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) “ve 42. sınıf “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri” bakımından SMK’nın 5/1-b maddesi gereğince ayırt edici olmadığı, anılan ibarenin dava konusu başvuru tarihinden önce teknoloji tabanlı … cihaz ve uygulamalarda yaşanan sorunların çözümünde kullanılan bir hizmet ve/veya ilgili yazılımın, programın kendisi olarak kullanılmakta olduğu bu nedenle yine belirtilen hizmetler bakımından SMK’nın 5/1-c maddesi gereğince de tescil engeli bulunduğu, yine dava konusu ibarenin anılan hizmetler bakımından ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretlerden olduğu, zira belirtilen hizmetler, insanların gereksinimlerine yönelik araç ve gereçlerin yapılıp üretilmesi için gereken bilgi – yetenek veya bir sanayi dalıyla ilgili üretim yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgi şeklinde tanımlanan “teknoloji”nin özellikle günümüzde yaygın olarak kullanılmakta olan … telefonlar tabletler gibi araçlarla oluşturulması, kontrol edilmesi veya çözümlenmesi ile ilgili bulunduğu, başka bir ifadeyle teknolojinin daha pratik biçimde hayata dahil olması ile ilgili olduğu, dolayısıyla söz konusu hizmetler bakımından SMK m. 5/1(d) anlamında serbest işaret olması nedeniyle “… …” ibaresi bakımından tescil engeli bulunduğu , dava konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale getirildiğinin ispatlanamadığı, davacının SMK’nın 6/1,6/5 ve 6/9 maddesine dayalı iddialarının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu YİDK kararının 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (… saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)..” ile 42. sınıf “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri” yönünden kısmen iptaline, davalı şirket adına tescil edilen dava konusu markanın da belirtilen hizmetler bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili; dava konusu “… …” ibaresinin doğrudan tanımlayıcı olmayan, ticaret alanında herkes tarafından kullanılmayan ve asgari ayırt edicilik düzeyine sahip bir ibare olduğunu, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, dava konusu ibarenin 35. ve 42. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı için tanımlayıcı olmayıp ayırt edici bulunduğunu, dava konusu markanın sadece kelime markası olmayıp ayırca şekil unsuru da eklenmek suretiyle ayırt ediciliğinin pekiştirildiğini, “…” ve “…” ibarelerinin tek başına günlük dilede GSM hizmetlerinin işlevi, amacı ile ilgili tanımlayıcı kelimeler olmasına rağmen , bu iki kelimenin sıra dışı, söz dizimine aykırı biçimde yan yanan bulunmasından ve şekil ile desteklenmesinden oluşan kombinasyonun dava konusu markayı tanımlayıcı olmaktan çıkardığnı, dava konusu markada “…” ve “…” kelimelerinin tanımlayıcı anlamlarından uzaklaşmış olduğunu, kelimeler bir araya gelerek gerçek manalarını terk ettiklerini, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece davalı şirketin faaliyet alanı da göz önünde alındığında, davalı konusu sadece … telefonlar ile verilen bir … sistemi olduğu kabul edilerek, 35 ve 42. sınıftaki bir takım mal ve hizmetler için mutlak tescil engeli nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak günümüzde pek çok hizmetin cep telefonları ile verilen hizmet ile iç içe olduğundan, mahkemece reddedilen mal ve hizmetler açısından da mutlak tescil engeli bulunduğunu, örneğin bilirkişi heyetince mutlak tescil engeli olduğu düşünülmeyen finans ve bankacılık hizmetlerinin de … cep telefonu hizmetleriyle sağlandığını ve bu alanda hizmet gösteren firmaların tüketicilerin hizmetlerinden daha iyi yararlanması için … … hizmetlerini kullandıklarını, nitekim bunun reddedilen diğer mal ve hizmetler için de geçerli bulunduğunu, ayrıca “… …” ibaresinin sadece … cep telefonlarıyla yapılan işlemlerden farklı olarak daha geniş manada bir … yöntemi olarak ortaya da çıkabildiğini, tüm mal ve hizmetler için, günümüzün satış ve üretim araçları dikkate alındığında, “… …” ibaresi … cep telefonları ile verilen … hizmetinden çok daha geniş anlamlı bir … yönetimi ve methodunu ettiğini, firmaların sadece tüketicilerin hizmetlerine daha iyi ulaşabilmesi için pek çok yöntem geliştirebildiklerini, bunun sadece yeni nesil cep telefonları ile interaktif şekilde olmayıp, web siteleri, kullanıcı tercihleri, anketleri ve pek çok yöntemle olabildiğini, bu nedenle “… …” kavramını sadece bir kısım mal ve hizmete hasredip diğer mal ve hizmetleri bunların dışına tutmanın günümüz üretim/ticari hayatının akışına uymayacağını, yine dava konusu marka kapsamında bırakılan “Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil)’nin … … hizmetinin bir parçası, ana unsuru veya metodu olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tüm mal ve hizmetler yönünden kabulünü istemiştir.
GEREKÇE :1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …” ibaresinin başvuru ksapmında yer alan 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (… saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)..” ile 42. sınıf “Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca
somut ayırt ediciliği bulunmadığı anlaşılmakla davalı … vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacının istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık “… …” ibaresinin tescili talep edilen 9.35,36.38 ve 42. Sınıf mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a-b-c-d maddeleri uyarınca tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a maddesinde, 4. madde kapsamında marka olamayacak işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 4. maddesinde ise “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. O halde, teşebbüslerin mal veya hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmesi ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla her türlü işaretin marka olarak tescili mümkündür. Bu madde kapsamında tanımlanan ayırt edicilik, soyut ayırt edicilik olarak kabul edilmektedir. Bir işaretin soyut ayırt ediciliğinin varlığının kabul edilebilmesi için işaretin belli bir bütünlük arz etmesi gerekmektedir. Bütünlük arz etmek, işaretin fark edilebilir, bir bütün olarak tanınabilir, sınırlarının tespit edilebilir olması anlamına gelmektedir. Bu nedenle, işaretin tüketici tarafından uzun incelemeler sonucu anlaşılabildiği hallerde işaretin bütünselliğinden söz edilemez. Örneğin onlarca meyve sebzeden oluşan bir kompozisyon ya da birçok cümleden oluşan bir paragraf bütünlük şartını sağlamadığından soyut anlamda ayırt edici değildir. İşaret birçok unsurdan oluşsa da, bu unsurların kendi içinde bir bütünlük oluşturması halinde bütünlük şartının sağlandığının kabulü gerekir.
6769 sayılı SMK’nın, 5/1-b maddesinde ise herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmet için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyecektir. Bir işaretin belli mal veya hizmetler açısından ayırt edici olup olmadığı ise “somut ayırt edicilik” olarak adlandırılmaktadır. Bu hüküm ile sicilde gösterilebilir olması ve soyut ayırt ediciliğe sahip olmasına karşılık, tescilinin talep edildiği mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği olmayan işaretlerin tesciline engel olunması amaçlanmıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava ve başvuru konusu “… …” ibaresi, ilişkin olduğu mal ve hizmetlerden bağımsız olarak değerlendirildiğinde, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a maddesinde açıklandığı gibi, çizimle görüntülenebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen, soyut anlamda ayırt ediciliği bulunan bir ibaredir.
Dava konusu başvuru, “…” ve “…” ibarelerinin düz yazı ile yazılmasından ibaret olup başkaca bir ek kelime ya da şekil içermemektedir. “…” kelimesi gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil anlamlarına gelmekte olup “…” ise bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda, yardım anlamındadır. … kelimesinin tüketici nezdindeki yardım daha baskın olduğu ve “…” ibaresinin de bilişim sektöründeki yaygın kullanımı dikkate alındığında dava konusu “… …” ibaresi ilk kez duyulduğunda ya da görüldüğünde ortalama tüketiciler nezdinde bilişim yoluyla verilen hizmeti çağrışacak, marka algısı yaratmayacaktır. Zira mahkemece görüşüne bilirkişi raporunda da anılan ibarenin, başvuru tarihinden önce, teknoloji tabanlı cihaz ve uygulamalarda yaşanan sorunların çözümünde kullanılan hizmetin ve/veya yazılımın, programın kendisi olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
Bu itibarla mahkemece; dava konusu “… …” ibaresinin başvuru kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi gereğince somut ayırt ediciliği bulunmadığından marka olarak tescil edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar … ile … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2019 gün ve … K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, …. YİDK nın … sayılı kararının İPTALİNE,
4-Davalı şirket adına tescilli…. sayılı, “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 126,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 73,80 TL olmak üzere toplam 1.999,80 TL yargılama gideri ve 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.071,60 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
9-Davalı … A.Ş. tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davalılar tarafından ayrı ayrı peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2021
….