Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1431 E. 2021/610 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şahsın … kod numarası ile işlem gören “…” ibareli marka tescil müracaatına ilişkin müvekkili şirketin yapmış olduğu itirazına karşılık YİDK’nın vermiş olduğu … sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin markalarında asli esas unsur olarak kullanılan “…” ibaresinin 2003 yılında davalı Kurum nezdinde … … kod numarasıyla tescil ettirildiğini, “…” hakim unsurlu tescilli ve tescil aşamasında olan onlarca markalarıyla seri marka ve tanınmış marka niteliğini haiz olduklarını, müvekkili şirketin 18.12.1996 tarihinden bu yana “…” ibaresini alan adı olarak da… şeklinde kullanmakta olduğunu, sektörde bu marka ile nihai tüketici nezdinde tanınır-bilinir hale geldiklerinin aşikar olduğunu, davalı şahsın tescil ettirdiği … ….kod numaralı “…” ibareli markaların hükümsüzlüğü talebi ile müvekkili şirketin İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde …….harfi olarak algılanmakta olduğunu, davalı şahsın da asıl hedefinin markaların tüketiciler tarafından “…” şeklinde okunması ve dolayısıyla da “sözcük markalarında ayırt ediciliğin bir hece veya harfte basit bir fark oluşturularak sağlanamayacağı” iddiası ışığında bu karışıklıktan nemalanmak olduğunu, “…” hakim unsurlu marka serisinin ağırlıklı olarak 24, 25 ve 35. sınıf üzerinde tescilli olduğunu ve davalı şahsın tescil müracaatına konu ettiği markanın da 24. sınıfta yer alan emtialar bakımından tescilinin talep edildiği, dolayısıyla tüketicinin müvekkilinin sair markaları gibi yeni bir markası olduğu inancıyla ilgili markayı tercih edeceklerini ileri sürerek … sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı şirket ve müvekkilinin markasının birbirinden tamamen farklı iki marka olup orta seviyedeki tüketiciler tarafından ilk bakışta dahi bu farklılığın açıkça anlaşıldığını, davacı şirketin “…” ibareli markası ile müvekkili markası arasındaki benzerlik iddiasını “…” ekine dayandırmakta olmasına karşın “…” ibaresinin kendi başına hiçbir anlamının bulunmadığını, dolayısıyla markaları oluşturan ibarelerin anlam bütünlüğü bakımından da benzer olmadığını, dava konusu edilen ve iltibas tehlikesi iddiasında olunan bu iki markanın görsel, işitsel ve anlamsal olarak ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, YİDK tarafından da bunun gözetilerek davacı tarafın itirazlarının yerinde bulunmadığını, davacı tarafın kötüniyet iddiasına dayanak olarak göstermiş olduğu İstanbul 1. FSHHM’nin ..,.. numarası ile yürütülen yargılamanın devam ettiğini ve kararın henüz kesinleşmediğini, söz konusu davanın istinaf aşamasında olduğunu, buna ek olarak görülmekte olan işbu dava ile İstanbul 1. FSHHM’de yargılamasına devam olunan dava konusunun birbirinden tamamen bağımsız olduğunu ve yargılaması süren dosyanın kesinleşmesi halinde dahi söz konusu halin müvekkilinin kötü niyetli olduğu iddialarına dayanak teşkil etmeyeceğini, davacı tarafın kök unsuru “…” ibaresi olan markaları bulunmakla birlikte müvekkilinin “…” ibareli markası ile karıştırılması tehlikesi bulunan “…” ibaresini havi başkaca bir markasının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının “…” ibareli markası arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu emtia için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının “…” ibare ve biçimli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, bu markalar arasında yanılgı yaşayabileceği, taraf markalarının idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı, işletmesel kökenlerinin aynı olduğu konusunda ortalama düzeydeki tüketici kesiminde bir yanılgı yaşanabileceği bu açıdan 6769 sayılı SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, davacı tarafın diğer iddiaları kanıtlanmasa da sonuca etkili görülmediği gerekçesi ile davanın kabulüne, … sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu … sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafın ve müvekkilinin markası birbirinden tamamen farklı iki marka olup markalara ilk bakışta dahi bu farklılık açıkça anlaşıldığını, “…” ibaresinin kendi başına hiç bir anlamı bulunmadığını, iki markanın da benzer olmadığını, davacının, müvekkile ait “…” kök unsurlu “…” ibareli markası iltibas edecek herhangi bir markası bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ibareler arasında benzerlik bulunmadığını, bilirkişi raporunun aksine verilen karara katılmanın mümkün bulunmadığını, SMK’nın 6/1. maddesindeki çifte benzerlik koşulunun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli başvurusu ile davacının “…” ibareli markası arasında, başvuru kapsamında bulunan ve davacının bilinirliğinin bulunduğu emtia açısından, görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki koşulların somut uyuşmazlıkta olduğu anlaşılmakla, davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … vekili ile … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile …’ndan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip