Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1430 E. 2021/701 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/05/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkillerinin önde gelen et ve süt ürünleri üreticisi olduğunu, tanınmış markaları bulunduğunu, dava konusu…… marka başvurusuna itiraz ettiklerini, itirazlarının reddedildiğini, bu karara itirazların da dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış markalarıyla benzer olduğunu, tüketici grubunun aynı olduğunu, davalı şirketin … tanınmış markasından haksız bir avantaj sağlayacağını, 7/b ve 8/a maddeleri gereğince de reddedilmesi gerektiğini, markaların birebir aynı olmadığı düşünülse de 8/b maddesi gereğince reddedilmesi gerektiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin … ve …marka başvurularının 7/1-a uyarınca reddedilmiş olduğunu ileri sürerek dava konusu YİDK kararının iptalini ve marka tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, tescilli markaları bulunduğunu, uzun yıllardır faaliyette olduğunu, davacının belirttiği davaların henüz kesinleşmediğini, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkilinin markasının kendine özgü olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…+…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “… …” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “… …” ibareli tescilli markalı ürünlerinden satın almak isterken davalının “…+…” ibareli başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK 8/1 iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediği gibi davacının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği kanıtlanmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanmadığı, diğer yönden başvuru ibaresinin ayırtediciliği bulunduğu, tanımlayıcı olmadığı, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan adlar ve işaretler kapsamına da girmediği ve nihayetinde kapsamındaki mallar açısından niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak unsur içermediğinden 556 sayılı KHK’nın 7/1-a-c-d-f maddelerindeki koşulların da oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, rapora ilişkin itirazların yerel mahkemece hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, davalı tarafından tescili istenen marka “inan doğanın saf lezzeti sofranızda al …” ibaresi olup, müvekkili Şirketler adına tescilli “… …”, “…” ve “… …” markaları ile benzer olduğunu, müvekkili Şirketlerin “…” ibaresini uzun yıllardır kullandığını, ilgili ibarenin ayırt edici unsur haline gelmesini sağlamış, maruf ve meşhur hale getirerek büyük bir tüketici kitlesi oluşturduğunu, dava konusu markada, “… …” ibaresi esas unsur olup, …..” ibaresi slogan niteliğinde olduğunu, “….” ibaresinin ise çatı marka olduğunu, müvekkili şirketlerin seri marka oluşturma çabası ve uzun yıllardır bu gaye ile marka oluşturması ve iş bu markaların tüketici tarafından tercih edilmesi gibi nedenlerle, tüketicinin müvekkili şirketlere ait olduğunu düşünebileceği dava konusu markayı tercih etmesi durumunda, davalı şirketin haksız yarar sağlayacağının tartışmasız olduğunu, müvekkili Şirketlere ait redde mesnet markalarğn tanınmış markalar olduğunu, dava konusu markanın bu nedenle de tescilinin mümkün olmadığını, davalı başvurusunun bu haliyle tescili halinde, davalının müvekkili şirketin toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız bir yarar sağlayacağı, markanın itibarına zarar vereceği ve markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğuracağını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede, davalının “…+…” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı … Kurumuna başvurduğu, başvuru kapsamında 29. sınıftaki bir emtianın yer aldığı, başvurunun ilanına davacıların “… …” ibareli markalarını mesnet göstererek iltibas ve tanınmışlık gerekçeleri ile itiraz ettiği, davacı tarafın itirazının ….. reddi üzerine, yeniden inceleme isteminin YİDK’nın…. sayılı kararı ile nihai olarak reddedildiği, bu kararın iptali istemiyle davanın yasal süresinde açıldığı anlaşılmakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının başvurusuna konu ibare ile davacıların mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 şartlarının somut olayda bulunup bulunmadığı, davalının başvurusunun kötüniyetli olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve….. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusunun “…+…” ibaresinden oluştuğu, itiraza mesnet davacı taraf markalarının ise “… …” ibareli olduğu, asıl unsurunun “…” ibaresinden meydana geldiği, davacı tarafın itirazına mesnet markaları ile davalının başvurusu arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının başvurusuna konu ibare ve biçimli işareti gördüğünde bunun davacının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, başvuruya konu markanın davacı adına tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının yüksek ihtimal dahilinde olduğu, başvuruya konu markada yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı, aynı taraflar arasında görülen emsal nitelikteki başka bir davada, davalının “…” ibareli başvurusu hakkında Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.05.2019 tarih ve…… sayılı ilamı ile de aynı sonuçlara varıldığı, bu itibarla davalının başvurusuna konu ibare ile davacı tarafın itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu kanaatine varılmıştır.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b uyarınca iltibas ya da karıştırma riskinin varlığı için, tescil kapsamındaki mal/hizmetlerin de aynı ya da benzer olması gerekmekte olup, mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken, mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir.
Bu hususlar dikkate alındığında, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı …….. sayılı markalarının yayına itiraz aşamasında hükümden düşmüş olduğu, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8(1)(b) maddesi yönünden itiraz gerekçesi olamayacağı, YİDK kararı ile dava konusu markadan çıkarılmayan dava konusu 29.01 gruptaki mallarla (Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri) davacı … …. markaları kapsamındaki malların aynı / aynı tür olduğu, YİDK kararı ile dava konusu markadan çıkarılmayan dava konusu 29/02, 03, 04, 05, 06, 07, 08, 09, 10, 11 gruptaki mallarla (Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri) davacı … markaları kapsamındaki malların aynı / aynı tür olduğu belirlenmiş olup, davalının başvurusunun kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin davacıların itiraza dayanak markalarının koruma kapsamlarında bulunan mal ve hizmetler ile aynı aynı tür, benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
556 Sayılı KHK’nın 8/4. maddesi gereğince “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile” sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir. Ancak dosya kapsamında sunulan delillerin davacıların “…” ibareli markalarının tanınmışlığını ispatlamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin dava konusu markaya tescil engeli oluşturmadığı anlaşılmış olup, ilk derece mahkemesinin bu yöne ilişkin değerlendirmesinin yerinde bulunduğu değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı, ayrıca başvuru konusu “…+…” ibaresinin bir bütün olarak ayırt ediciliğinin bulunduğu, tanımlayıcı olmadığı, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan adlar ve işaretler kapsamına da girmediği, kapsamındaki mallar açısından niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak unsur içermediği için 556 sayılı KHK’nın 7/1-a-c-d-f maddelerindeki mutlak ret nedenlerinin somut uyuşmazlığa konu marka başvurusu için oluşmadığı, ilk derece mahkemesinin bu yöne ilişkin değerlendirmesinin de yerinde bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak davalının “…+…” ibareli başvurusu ile davacıların itirazına mesnet “…” esas ibareli markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımından, benzerlik olmasına rağmen mahkemece, tarafların ibareleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/05/2019 gün ve …… sayılı “…+…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 41,10 TL ilk masraf, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 110,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 84,80 TL olmak üzere toplam 2.036,40.TL yargılama gideri ve 35,90 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.072,30 TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacılara iadesine (HMK m.333),
9-Davacılardan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip