Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1427 E. 2021/687 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/02/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin…. sayılı ve “… …” ibareli marka başvurusunun, davalı şirketin … sayılı “…”, “…”, “… alışveriş iş merkezi şekil”, “….” ibareli markalarına dayalı itirazı sonucunda, diğer davalının 05.01.2018 tarih ve … sayılı YİDK kararı ile markalar arasında bağlantı kurulması ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzerliğinin bulunduğu gerekçesiyle reddedildiğini, oysa müvekkilince başvuruya konu markada “…” kelimesine eklenen “…” kelimesinin markaya ayırtedicilik kazandırdığını, taraf markalarının aynı mal ve hizmetleri içermediğini, müvekkilinin 1993 yılından bu yana teknoloji ve dağıtım sektörlerinde faaliyet gösteren, perakende ve toptan pazarlama faaliyetlerinde bulunan, tanınmış bir şirket olduğunu, “…” isim ve markasının müvekkili ile özdeşleştiğini, “….. markasını 16, 35, 37, 38, 39, 41. sınıflar yönünden 19.09.2001 tarihinden itibaren tescil ettirdiğini, kurulduğu 1993 yılından bu yana “…” ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığını, inşaat ve gayrimenkul sektöründe ve Ankara’da lokal olarak faaliyet gösteren davalı şirketin ise “…” ve “… ….” ibareli markalarının, 35. sınıfa giren emtialar bakımından en erken marka tescilinin 2010 yılında olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, davaya konu markanın müvekkilinin markalarının serisi izlenimi yarattığını, davacının dava tarihi itibarıyla “…” ibareli tescilli tek bir markasının dahi bulunmadığını, tanınmışlık ve öncelikli/gerçek hak sahipliği iddiaları ile ticaret unvanını uyuşmazlığa konu sınıflarda markasal olarak kullandığını ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının “… …” ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “…” ibareli tescilli markaları arasında görsel ve sescil olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada da “…” ibaresinin asli ve ayırt edici unsur olarak yer aldığı, bu açılardan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın önceye dayalı kullanım hakkı iddiasının kanıtlanamadığı, diğer yönden davacı tarafın markasının tanınmışlığı ve tescilli ticaret unvanına bağlı hak iddiasında bulunmuş ise de bu durumun, kendi markasının başvurusu yönünden bir tescil hakkı vermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkil şirketin kurulduğu 1993 yılından beri “…” ibaresini ticaret unvanında kullanmakta olup, “…” markasını meşhur ve maruf hale getirdiğini, aralıksız bir biçimde 35. sınıf kapsamında ürün satmakta, toptan veya perakende pazarlama faaliyetinde bulunmakta ve 1993’ten bu yana “…” ibaresini davalı firmadan çok daha önce ticari unvanında ve çeşitli markalarında kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin markanın gerçek ve öncelikli hak sahibi bulunduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, müvekkiline ait “… …” markasının, “…” ibaresi ile ayırt edicilik kazandığını, her ne kadar taraf markalarının aynı sınıfta yer alıyor olsa da verilen hizmetin içeriğinin, hedef kitlesinin birbirinden tamamen farklı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Türkpatent YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacının “… …” ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “…” ibareli tescilli markaları arasında, görsel ve sescil olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunduğu gibi, tarafların markalarının 9 ve 35. sınıflarda aynı mal ve hizmetlerde tescil edilmek istendiği, davacının gerçek ve öncelikli hak sahipliğine dayalı iddialarının, kendisine tescil hakkı vermeyeceğinden, işbu davada tartışılmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip