Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1426 E. 2021/689 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI : ..


DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/05/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin çok sayıda “…” ve “…” markalarının sahibi olduğunu, davalının … numaralı “…” ibareli başvurusuna müvekkilinin itirazının, diğer davalının 22/02/2018 tarih … sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu marka ile müvekkilinin markalarının 35 ve 41. sınıfta benzer emtiaları içerdiğini, 35. sınıfın özellikle gıda mallarının pazarlanması hizmetini de kapsadığını, gıda mallarının pazarlanması ile gıda mallarının benzer bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin tanınmış marka olduğunu, bu nedenle daha geniş korumadan yararlanacağını, ayrıca farklı sınıflarda dahi korunmasının gerektiğini, dava konusu markanın, müvekkilinin “…” ve “…” markalarını içerecek şekilde oluşturulduğunu, müvekkilinin markasının bir serisi olduğu algısını yaratacağını, başvurunun kötüniyetli olarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında ibareler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı yan markaları ile dava konusu marka başvurusu kapsamında hiçbir ortak emtia sınıfı yer almamakla birlikte, mal üreten işletmenin karine olarak o malı sattığı da kabul edildiğinden, doğal olarak dava konusu markanın tescil edilmek istenildiği emtia grubunun da 1-34. sınıfta yer alan emtialarla doğrudan ilişkilendirilmeye müsait bulunduğu, 41. sınıf hizmetler bakımından ise davacı yan markaları ile hiçbir benzerliğin mevcut olmadığı, dolayısıyla 8/4 maddesinin şartlarının somut olayda oluşmayacağı, davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak, davacıyı veya 3. kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Türkpatent YİDK.’nın 22/02/2018 tarih …. sayılı kararının 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et balık kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri kuru bakliyat hazır çorbalar bulyonlar zeytin zeytin ezmeleri süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil) yenilebilir bitkisel yağlar kurutulmuş konservelenmiş dondurulmuş pişirilmiş tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler salçalar kuruyemişler fındık ve fıstık ezmeleri tahin yumurtalar yumurta tozları patates cipseleri kahve kakao kahve kakao esanslı içecekler çikolata esaslı içecekler makarnalar mantılar erişteler pastacılık ve fırıncılık mamülleri tatlılar ekmek simit poğaça pide sandviç katmer börek yaş pasta baklava kadayıf şerbetli tatlılar puding muhallebi kazandibi sütlaç keşkül bal arı sütü propolis yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler vanilya baharatlar domates sosları dahil olmak üzere soslar mayalar kabartma tozları her türlü un irmikler nişastalar toz şeker kesme şeker pudra şekeri çaylar buzlu çaylar şekerlemeler çikolatalar bisküviler krakerler gofretler sakızlar dondurmalar yenilebilir buzlar tuz hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler patlamış mısır yulaf ezmeleri mısır cipsleri kahvaltılık hububat ürünleri işlemden geçirilmiş buğday arpa yulaf çavdar pirinç pekmez işlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri tohumlar maden suları kaynak suları sofra suları sodalar sebze ve meyve suları bunların konsantreleri ve özleri meşrubatlar enerji içecekleri (alkolsüz) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” yönünden iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının markasını müvekkilinin markasını aynen içererek oluşturduğunu, bu benzerliği yaratmasının nedeninin, müvekkili şirketin ”…” ve ”…” ibareli seri ve tanınmış markasını yıllardır kullanması ve bu kullanımın yarattığı haklı yurt içi ve yurt dışı ününden ve kullanıcıya verdiği güvenden, hiçbir yatırım yapmadan yararlanmak olduğunu, üstelik bu yolla müvekkilinin markasının imajına büyük bir zarar verebileceğini, davalının binlerce kelime arasından, özgün ve diğer firmaların markaları ile iltibas yaratmayacak bir marka seçme şansı varken, müvekkili şirketin yıllar önce tescil edilmiş ve ”…” ve ”…” ibareli veya esas unsurlu markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer “…” ibaresini seçmesinin, üstelik müvekkili şirket ile aynı sınıflarda kullanmak istemesinin bir tesadüf olamayacağını, markalar arasında var olan bu benzerliğin, halk arasında karıştırılma ihtimalini de güçlendirdiğini, müvekkilinin markasının yerel mahkeme tarafından da kabul edildiği üzere tanınmış olduğunu, bu çerçevede davalının markasının tamamen hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında herhangi bir ilişkilendirme/karıştırılma ihtimalinin dahi bulunmadığını, mahkemece tescilli olmayan bir sınıfta benzerlik olduğu iddiasından yola çıkılarak, varsayım üzerine karar verildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
27/6/2013 tarih ve 6494 S.K.’nın 30. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK.’nın 102. maddesi uyarınca “Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar.” Yine HMK.’nın 104. maddesi uyarınca “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır”. Dolayısıyla anılan hükümlere göre, bir sürenin adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılması için, o sürenin “bittiği” tarihin adli tatil zamanına rastlaması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta ise ilk derece mahkemesi tarafından verilen gerekçeli karar, davalı … vekiline elektronik tebligat yoluyla tebliğe çıkarılmış, 16/08/2019 tarihinde muhatabın elektronik adresine ulaşmış, 21/08/2019 tarihinde de okunmuş sayılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 7/a-4. maddesinin açık hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının davalı … vekiline tebliğ edildiği tarih 21/08/2019’dur. Bu tarihe göre 6100 sayılı HMK’nın 345. maddesinde düzenlenen yasal iki haftalık istinaf süresi, 04/09/2019 tarihinde dolmaktadır. İstinaf süresinin “bittiği” bu tarih, adli tatil zamanına rastlamadığından, istinaf süresinin HMK.’nın 104. maddesi uyarınca adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılması da mümkün değildir. İstinaf başvurusu ise 6100 sayılı HMK’nın 345. maddesinde düzenlenen yasal iki haftalık süre geçtikten sonra, 06/09/2019 tarihinde yapılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 7/a-4. maddesi uyarınca Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Somut olayda da ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı, davalı vekilinin elektronik adresine 16/08/2019 tarihinde ulaştığına göre, tebligatın 21/08/2019 tarihinde yapılmış sayılmasında bir usulsüzlük yoktur. Zira 7201 sayılı Tebligat Kanununun 33. maddesi uyarınca “Resmi ve adli tatil günlerinde de tebligat caizdir.”
Yine 6100 sayılı HMK’nın 343/3 ve 118/2 maddesi ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 208/9. maddesi uyarınca taraf vekillerinin UYAP üzerinden kanun yoluna başvuru tarihi dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihtir. Somut uyuşmazlıkta da davalı … vekilinin istinaf dilekçesi 06/09/2019 tarihinde sisteme kaydedilmiş olup, harcı dahi aynı tarihte yatırılmıştır.
Bu durum karşısında HMK’nın 346/1. maddesi uyarınca istinaf süresinin geçirilmesi halinde ilk derece mahkemesince gerekli karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca, ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince de karar verilebileceğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346/1 ve 352/1 maddeleri gereğince süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğunun açık olduğu gibi, davalının gıda maddelerinin satışına özgülenmiş 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinin de davacının gıda maddeleri mallarında tescilli bulunan itiraza dayanak markaları ile iltibas oluşturacağı, zira ticari bir malı üreten işletmenin, ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğu, yine diğer hizmetler bakımından ise davalı başvurusunun davacı yan markaları ile hiçbir benzerliğinin bulunmadığı, dolayısıyla 556 sayılı KHK.’nın 8/4 maddesinin şartlarının somut olayda oluşmayacağı, davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak, davacıyı veya 3. kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğunun da ispat edilemediği, dolayısıyla mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 346. maddesi gereğince, davalı … vekilinin istinaf dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,
2-Davacı …Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı …Ş. ile davalı …’ndan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacı … davalı … Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde davalı … vekilinin istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin (1) numaralı bent yönünden HMK’nın 366. maddesinin atfıyla, aynı Kanunun 346/2. maddesi gereğince tebliğden itibaren bir hafta içerisinde, davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin (2) numaralı bent yönünden HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip