Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1424 E. 2021/693 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI : … …

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2019 tarih ve … E. – ….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin 1816 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulduğunu, geniş bayi ağı ile 120 noktada Türk tüketicisine ulaşan “…” markasının, ayakkabılarda kalite ile eş anlamlı hale geldiğini ve “…” tipi ayakkabı olarak adlandırıldığını, davalının “… …&…” ibaresinin tescili için başvuruda bulunduğunu, …. sayıyı alan başvuruya müvekkilinin itirazının, diğer davalının 08.05.2017 tarihli ve… sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkiline ait meşhur “…” markasını birebir içerdiğini, dava konusu marka başvurusu ile müvekkiline ait markaların aynı/benzer emtiaları kapsadığını, müvekkilinin markasının kapsamında yer almayan 35. sınıftaki perakende hizmetlerin ise müvekkilinin tescili kapsamındaki emtialara benzer/aynı emtiaların satışına ilişkin olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen dava konusu marka başvurusunun KHK m.8/4’te öngörülen risklerin tamamını haiz bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, müvekkilinin markasının “…” … ve “…&…” ibarelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş, farklı ve yeni bir marka olduğunu, markada “…” ibaresinin ön plana çıkarılmadığını, davacı markaları ile müvekkilinin markasının farklı karakter ve logo ile bir bütün olarak, diğer marka ile karıştırılmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, … sayılı davalı markası ile davacının “…” ibareli markalarının benzer olduğu, çekişme konusu “18.Sınıf: 18/01 İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. 18/02 Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. 18/03 Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. 18/04 Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. 25.sınıf: 25/01 Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. 25/02 Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. 25/03 Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35.sınıf: (18. sınıf) İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. (25. sınıf) Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” itibariyle markaların emtia listelerinin aynı tür ve benzer mal ve hizmetlerden oluştuğundan, taraf markaları arasında işbu emtialar bakımından 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin ve davalı markası yönünden tescil engelinin bulunduğu, davacının “…” markasının tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle YİDK iptal talebi yönünden davanın kabulü ile … YİDK’nın 08/05/2017 tarih… sayılı kararının iptaline, hükümsüzlük talebi yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı adına tescilli … sayılı “……&…” ibareli markanın tescilli olduğu 18, 25 sınıflar ile 35/05 grupta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 18 sınıf işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar yapay deriler köseleler astarlık deriler derilerden deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamül taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan sınıflar çantalar cüzdanlar deri veya kösele kutular sandık ve anahtar muhafazaları bavullar valizler şemşiyeler güneş şemsiyeleri güneşlikler bastonlar kırbaçlar koşum takımları eyerler üzengi ve eyer kayışları 25 sınıf koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler çoraplar fularlar şallar bandanalar eşarplar kemerler ayak giysileri ayakkabılar terlikler sandaletler baş giysileri şapkalar kasketler bereler takkeler kepler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlüğe ilişkin fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin İngilizce’de yaygın bir isim veya soy isim olarak kullanıldığını ve ülkemizde de yaygın olarak bilindiğini, ayırt ediciliği düşük bir ibareyi içeren markalarda, ortak olmayan unsurların markanın genel izlenimine etkisine bakılmasının gerektiğini, buna göre tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, mahkemece 18, 25 ve 35/5. mal ve hizmet sınıflarının benzer görülmesine rağmen, YİDK kararının tüm sınıflar yönünden iptaline karar verilmesinin de hatalı ve çelişkili olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markası ile davacı şirket markasının kapsadığı 18, 25 ve 35/5. mal ve hizmet sınıflarının aynılığının kabul edildiğini, fakat taraf markalarının ibareler yönünden benzer olmadığı gibi bu nedenle halk tarafından karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davacı şirketin seri markalarının bulunmadığı halde, müvekkilinin markasının davacı şirketin seri markaları ile iltibas yaratacağı sebebiyle 18, 25 ve 35/5 sınıflarında davalı müvekkil markasının sicilden terkinine karar verilmesinin hukuki yönden hatalı olduğunu, taraf markaları arasında ayırt edicilik vasfını “Şekil + …” ibaresi ile “…” kelimesinin kazandırdığını, bu farklılıkların ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olmayacağını, asıl unsur yönünden yapılacak araştırmada ise “markanın bütününün bıraktığı izlenimin” dikkate alınmasının gerektiğini, yapılacak bu araştırma neticesinde de sırf davacının marka kelimesinin, davalı müvekkilinin markasında geçmesi itibariyle iltibasa neden olabilecek benzerliğin bulunduğunun söylenemeyeceğini, görsel açıdan da müvekkilinin markasının iltibası engelleyebilecek seviyede ayırt ediciliğe sahip olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas ve …. Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, … Esas ….. Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da davalı gerçek kişinin 18/1-4, 25/1-3, 35/1-5. sınıflarda yaptığı marka tescil başvurusundan, davacının itirazı sonucunda Markalar Dairesince bir kısım mal ve hizmetler çıkarılmış, ancak bu karara davalı gerçek kişinin itirazı, dava konusu YİDK kararı ile haklı bulunarak, başvurunun tüm mal ve hizmetlerde ilanına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ise taraf markalarının 18/1-4, 25/1-3 ve 35/5. sınıf mal ve hizmetlerde benzer olduğu, kalan emtia bakımından 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin ve davalı markası yönünden tescil engelinin bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu gerekçeye göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği açıktır. Nitekim hükümsüzlük istemi yönünden de mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Buna rağmen mahkemece YİDK kararının iptali istemi yönünden davanın tamamen kabulüne karar verilmesi ile somut olayda kısa kararla gerekçeli karar arasında fark oluştuğu açıkça anlaşılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle 10.04.1992 gün ve …. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09/04/2019 gün ve … E. … K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı … ve davalı … vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı … ve davalı … tarafından yatırılan 44,40’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip