Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1416 E. 2021/633 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1416
KARAR NO : 2021/633
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/05/2019 tarih ve …./… E. – …/… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin “…” ibaresinin marka olarak tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, …/… numarası verilen başvuruya, müvekkilince “…” ibareli tescilli markasına dayalı olarak yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira müvekkili adına tescilli marka ile dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, marka kapsamlarındaki mallar arasında da benzerlik olduğunu ileri sürerek, YİDK’in …-M-… sayılı kararının iptaline, davalı markasının 30, 32 ve 33. sınıfta yer alan mallar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türkpatent vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin başvurusuna konu ibare ile davacının itirazına mesnet marka arasında anlamsal, işitsel ve görsel farklılıklar olduğunu, iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davacıya yapılan tebliğin tarihi dikkate alındığında, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü olan 23/07/2016 tarihinin Cumartesi gününe geldiğinden, 25/07/2016 tarihine kadar YİDK kararının iptali istemiyle davanın açılmasının gerektiği, hak düşürücü sürenin dolmasını müteakip 28/07/2016 tarihinde davanın açıldığı gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi hükmünce belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanat icra edenler o yerde bulunmadıkları taktirde, tebliğin aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceğini, oysa ki huzurdaki davada yapılan tebligat usulsüz olup, müvekkil şirketin 01.06.2016 tarihinde kararı öğrendiğinden, hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığını, zira Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğin usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayıldığını ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edildiğini, tebligatı öğrendikleri tarihte araya adli tatilin girmesi sebebiyle davanın 28.07.2019 tarihinde ve süresinde açıldığını, talebin esas yönünden de haklı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu 17.05.2016 tarih, …-M-… sayılı YİDK kararının davacıya …) numaralı zarf içinde, “muhatap toplantıda olduğundan birlikte ve sürekli çalışan … …” imzasına 23/05/2016 tarihinde ve usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi uyarınca YİDK kararının iptali için kararın bildiriminden itibaren öngörülen iki aylık hak düşürücü sürenin, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın tayin ettiği bir süre olmadığı, bu nedenle adli tatil de dahil olmak üzere sürenin işleyeceği ve uzamayacağı, eş söyleyişle özel kanunda tayin edilen bu süre yönünden HMK’nın adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/05/2013 gün ve 2012/5900 E – 2013/9012 K sayılı kararında da aynı görüşün benimsendiği, buna göre davacıya yapılan tebliğ tarihi dikkate alındığında, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü olan 23/07/2016 tarihi Cumartesi gününe geldiğinden, 25/07/2016 tarihine kadar YİDK kararının iptali istemiyle dava açılmasının gerektiği, somut uyuşmazlıkta ise hak düşürücü sürenin dolmasını müteakip 28/07/2016 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip