Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1397 E. 2021/591 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1397
KARAR NO : 2021/591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/06/2019 tarih ve ……./…… E. – ……/…… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin İngiltere’de kurulan ilk …… operatörü olduğunu, … ibareli tescilli tanınmış seri markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin ise “…” ibaresinin tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, ……/…… numarası verilen başvuruya müvekkilince adına tescilli “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak yapılan itirazın, önce Markalar Dairesi Başkanlığı sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, öte yandan müvekkili markalarının tanınmış olmaları nedeniyle de başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, davalı Şirketin müvekkilinin ticari itibarından faydalanmak amacıyla marka tescil başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek, ……-M-…… sayılı YİDK kararının iptaline, tescil edilmişse markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının “…” ibareli markaları arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, taraf markalarının idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı, işletmesel kökenlerinin aynı olduğu konusunda ortalama düzeydeki tüketici kesiminde bir yanılgı yaşanabileceği, bu açıdan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu, davacı tarafın tanınmışlık ve kötüniyet iddiaları kanıtlanmasa da markalar arasında iltibas koşulu oluştuğundan bu durumun sonuca etkili görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, ……-M-………. sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu ……./…… sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı TÜRKPATENT vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, zira “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin “…” ibaresinin 35. sınıfta marka olarak tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğu, başvurunun ilan edilmesi üzerine davacının “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötüniyet gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiği, itirazın nihai olarak YİDK’in 18.12.2017 tarih, …-M-……. sayılı kararıyla reddolunduğu, kararın 28.12.2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İşbu dava iki aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olup, davaya konu uyuşmazlık, davalı Şirketin “…” ibareli marka tescil başvurusunun, davacının itirazına mesnet markalarına 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olup olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3. ve 8/4. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği ve başvurunun kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davalı Şirketin başvurusu kapsamında bulunan 35. sınıftaki hizmetlerin tamamı davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerle aynı/benzerdir. İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, beyaz zemin üzerine mavi renk kullanılarak, standart yazı karakteri ve tümü küçük harfler olacak şekilde “…” ibaresinden oluşmaktadır. Bunun dışında başvuruda herhangi bir şekle veya başka bir unsura yer verilmemiştir. Davacının itirazına mesnet markaların asli unsurları da yine standart karakterlerle yazılan “…” kelimelerinden ibarettir. “…” kelimesi, günümüzde … …….. olarak algılanmakta olup başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin … ……… ile yapıldığını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu haliyle, “…” kelimesinin zayıf ayırt edici niteliği ve dava konusu başvurunun biçim, düzenleme ve tertip tarzı da gözetildiğinde davacının itirazına mesnet markalarla dava konusu başvuru arasında, görsel, anlamsal ve işitsel olarak başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri üzerinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali de dahil benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde düzenlenen koşulların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede ise; Kural olarak bir markanın benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasına engel bulunmamaktadır. Nitekim bu husus, anılan hükmün birinci fıkrasında, “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir.” düzenlemesi ile açıkça belirtilmiştir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilecektir. Somut olayda, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet işaretler arasında benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi anlamında bir tescil engeli bulunmamktadır.
Her ne kadar davacı tarafından eskiye dayalı kullanım gerekçesi ile başvuruya itiraz edilmiş ise de davacı taraf, itirazına mesnet markalarını, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler üzerinde kullandığını ispat edemediği gibi esasen yukarıda açıklandığı üzere taraf işaretleri arasında da bir benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesinde düzenlenen koşullar gerçekleşmemiştir. Öte yandan, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ispat edilememiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce, dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve YİDK kararının iptali ile diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, yerel mahkeme kararı, davalı Şirket tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı TÜRKPATENT’in yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalı … ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, yerel mahkemece verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamış, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi kararı gibi karar verilmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalı TÜRKPATENT vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, davalı Şirket tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, hükümsüzlük davası yönünden ise ilk derece mahkemesi kararı gibi karar tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/06/2019 gün ve ……/…… E. – ../…….. K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline yönelik davanın REDDİNE,
3-Davalı Şirket adına tescilli ……/…….. sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davalı Şirketten tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Hükümsüzlük davası yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve bu hükme yönelik olarak Dairemizce bir istinaf incelemesi yapılmadığından, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.931,00.TL vekalet ücretinin davalı Şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
6-YİDK kararının iptali davası yönünden davalı TÜRKPATENT kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 192,16.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 64,80.TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.056,96.TL’nin, takdiren 1/2’sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu orana tekabül eden 1.028,48.TL’ye, 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvuru harç tutarı eklenerek toplam 1.100,28.TL’nin davalı Şirketten alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın YİDK kararının iptali yönünden yapıldığının kabulü ile davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30.TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
9-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
. 11-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumundan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı kuruma iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip