Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1396 E. 2021/767 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/07/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkil şirketin, Fransa’da tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, tanınmış çok sayıda markanın yaratıcısı olduğunu, insan türüne en yakın şempanze türü … şempanzelerinden esinlenerek dava konusu markayı yarattığını, Fransa’da 364 ve tüm dünyada 42 mağazası bulunduğunu, davalı Şirketin… ibareli markasının müvekkilinin itirazı üzerine reddedildiğini, anılan davalının bunun üzerine müvekkilin …. sayılı markasına karşı kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası açtığını, müvekkilinin işbu davanın konusunu oluşturan…. ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirket tarafından bu başvuruya yapılan itirazın … reddedildiğini, davalı Şirketin bu karara yönelik itirazını inceleyen YİDK’in itirazı yerinde gördüğünü ve kötü niyet gerekçesiyle müvekkili başvurusunun reddine karar verdiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline ait …sayılı markanın hükümsüzlüğüyle ilgili kesinleşmiş bir karar bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin iptali ile davanın konusuz kalacağını, müvekkiline ait bu markanın giysi emtiası yönünden kullanıldığının ispat edildiğini, anılan markayla dava konusu markanın aynı olmadığını, kelime markası olarak tescilli bulunan markasını güncel marka örneğiyle tescil etmeyi amaçladığını, müvekkilinin dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 2007’de …. ..’…. kurulduğunu, giyim ve tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini…. alan adının sahibi olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının tanınmış bulunduğunu, bu ibarenin aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanını oluşturduğunu, davacının kötü niyetli başvuru yaptığını, … markasının Türkiye’de kullanılmadığını, davacıya ait….sayılı markanın hükümsüzlüğü talebiyle dava açtıklarını, dava tarihinin 08.05.2014 olduğunu, dava konusu başvurunun ise 28.05.2014 tarihinde yapıldığını, açtıkları davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve davacının temyiz başvurusunda bulunmadığını, davacının iptal davasının konusuz kaldığı iddialarının yerinde olmadığını, dava konusu başvuru üzerinde davacının müktesep hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasına konu edilen markasıyla aynı asıl unsurlu ve aynı sınıfları kapsayan dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, zira verilecek olası bir hükümsüzlük kararını etkisiz hale getirmeyi ve hükümsüzlük davasının sonuçlarından kurtulmayı amaçladığı, iptali istenen YİDK kararının bu nedenle yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hem mahkeme kararında hem de hükme esas alınan bilirkişi raporunda hatalı incelemede bulunulduğunu, dava konusu başvurunun sadece 14. sınıftaki malları değil, 18 ve 25. sınıflardaki malları da kapsadığını, dava konusu ibare üzerinde müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu ve söz konu başvurunun seri marka niteliğinde olduğunu, müvekkiline ai…. sayılı marka ile ilgili verilen mahkeme kararının kesinleşmediğini, ayrıca anılan kararda, müvekkilinin markasını 25. sınıfta bulunan giysi emtiası üzerinde kullandığının tespit edildiğini, müvekkilinin marka stoklaması yapmadığını ve dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olmadığını, dava konusu başvurunun seri marka niteliğinde olduğunu, kötü niyet iddialarına dayanak olarak sunulan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası konusu kaldığından başvurunun kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı Şirketin… sayılı marka başvurusu, “başvuru sahibinin yapmış olduğu yeni başvurunun, kendi aleyhine açılmış olan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının aleyhine sonuçlanıp kesinleşmesi halinde doğacak hukuki sonucu etkisiz kılma özelliği bulunduğu, böylelikle kullanmama mecburiyetinin sonuçlarından kurtulmayı veya yeni başvuruyu tescil ettirerek bu süreyi dolaylı olarak uzatmayı amaçladığı görüşüne varıldığından işbu başvurunun iyi niyetli kabul edilemeyeceği” gerekçesiyle YİDK’in… sayılı kararı ile reddedilmiş, söz konusu kararın iptali için açılan eldeki davada da, mahkemece aynı gerekçelere yer verilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 16.07.2008 gün ve … K. sayılı kararında da belirtildiği gibi marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı, her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Yine Yargıtay HGK.’nun 21.09.2005 gün ve …. K. sayılı kararında da belirtildiği gibi …. hükümleri uyarınca iyiniyetin asıl, kötüniyetin istisna olması sebebiyle davalının kötüniyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden davacı, davalının kötüniyeti bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; yukarıda belirtildiği üzere davacı başvurusunun kötü niyetli olarak kabulünün gerekçesi, davacı adına tescilli önceki markanın kullanmama nedeniyle iptali için açılan davanın hukuki sonucunu bertaraf etmek amacıyla dava konusu başvurunun yapılması olarak belirtilmiştir. Nitekim, gerekçeli mahkeme kararının 4. sayfasında açıkça, kötü niyetle ilgili tek delilin, taraflar arasında bir dava varken, davacının başvuru yapması olduğu vurgulanmıştır. Ancak, benzer bir uyuşmazlıkla ilgili olarak verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2020 tarih,… Karar sayılı ilamında, kötü niyete ilişkin başka bir emare olmaksızın, salt, hükümsüzlük davasının varlığına rağmen marka başvurusu yapılması olgusu başvurunun kötü niyetli olduğunu kabul için yeterli olmadığı belirtilmiştir. O halde, anılan Yargıtay ilamındaki kabuller doğrultusunda, davacının, önceki tarihli markasına karşı kullanmama nedeniyle iptal davası açıldıktan sonra dava konusu başvuruyu yapması, kötü niyete ilişkin başkaca bir emare ve delil olmadığından, sırf bu nedenle kötü niyetli olarak kabul edilemez. Bu durumda ilk derece mahkemesince, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediğinin kabulü ile YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2019 gün ve … sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile … YİDK’in 16.08.2017 tarih, … sayılı kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 36,00 TL ilk masraf, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 1.200,00 TL tercüme gideri, 184,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 45,90 TL olmak üzere toplam 3.266,40 TL yargılama gideri ve 31,40.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 3.297,80 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip