Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1387 E. 2021/611 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1387
KARAR NO : 2021/611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2019 tarih ve ……/……. E. – …./…… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı … davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili; davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin itirazına mesnet “…” ibareli marka ile iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunu, tescil kapsamında yer alan malların da benzer bulunduğunu, öte yandan “……” ve “……” kelimelerinin SMK’nın 5.maddesine göre tasviri olduğundan dava konusu ibarenin marka olarak tescil edilemeyeceğini ileri sürerek ……-M-…… YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, markalarda orta olarak yer alan “…” ibaresinin “…….. ile ilgili” anlamını verecek şekilde kullanılan bir ön ek olduğunu, taraf markalarının ilaç emtiasına ilişkin bulunup tüketicisinin hekim ve eczacılar olduğunu, bu nedenle iltibas tehlikesinin bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının itirazına mesnet markasını 5 yıldır kullanmadığını, “…” ibaresinin………,” ……..” kelimesinin ise “……. …….” anlamına geldiğini, müvekkili şirketin ürünün içeriğinin çocukların ……. ……. güçlendirmeye yönelik olduğundan anılan ibareli markasıyla piyasaya sürülmesinin doğal olduğunu, davacı itirazının SMK’nın 7/5 maddesine aykırı bulunduğunu, müvekkilinin “…” ön ibareli tescilli markalarının olduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…”kelimesinin sıklıkla kullanılan “….”anlamına gelen evrensel bir kelime olduğunu, taraf markalarının benzer bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları yanında münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiği, buna ögre davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının “…” ibareli markası arasında, 5. Sınıfındaki emtialar yönünden görsel ve sescil olarak hedef tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, hedef tüketici kitlesince yargılama konusu 5. sınıftaki malları yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılamasının mümkün olmadığı, 5. sınıf emtialarda hedef tüketicinin doktor,veteriner hekim , eczacı ve kimyasal ilaç satanlar ile diğer sağlık sektöründe yer alanlar olduğu öne çıksa da yani dikkat düzeyi yüksek olduğu ileri sürülse de hayatın olağan akışına göre eczanelerde ya da kimyasal ilaç satan işyerlerinde ve diğer tıbbı ürün satan yerlerde çalışan yukarıdakilerin dışındaki herhangi bir kalfanın da yanlışlıkla ve hatalı olarak “…” ve “…” ibareli ürünleri karıştırma ihtimali olduğu, yani bu tür ürünler ilaç şeklinde reçete edilseler de doktor ve eczacı dışında yaygın olarak diğer yardımcı elemanların da çalıştığı, yine veteriner hekimlerin yazdığı hayvansal ilaçların da çok bilinçli olmayan kalfaların çalıştığı işyerlerinde (hedef tüketici nezdinde) bu ürünlerin karıştırılabileceği, markaların yüksek benzerliği nedeniyle hedef tüketici nazarında başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalar algısı da oluşabileceği bu açıdan 5. sınıftaki emtialarda SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, HMK 282. Maddesinde belirtilen “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçelerle bilirkişi raporunun aksi görüşüne itibar edilmediği, 10. sınıftaki emtialarda ise iltibas oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ……….-M-………. sayılı YİDK kararının dava konusu edilen …./…… sayılı markanın 5. sınıftaki emtialar yönünden iptaline, dava konusu ……./…. sayılı markanın 5 sınıftaki emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece dava konusu marka yönünden mutlak red nedenleri yönünden tescil engeli bulunmadığı bildirilmişse de gerekçesinin belirtilmediğini, dava konusu marka vasıf bildirdiğinden SMK’nın 5/1-c maddesi gereğince marka olarak tescil edilemeyeceği gibi ayırt ediciliğinin de bulunmadığını, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 10. sınıf malların 5. Sınıf emtia ile benzer olduğunu, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili,taraf markalarının benzer olmadığını, markalarda orta olarak yer alan “…” ibaresinin “…….. ile ilgili” anlamını verecek şekilde kullanılan bir ön ek olduğunu, taraf markalarının ilaç emtiasına ilişkin bulunup tüketicisinin hekim ve eczacılar olduğunu, bu nedenle taraf markları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını, bilirkişi raporu ile de aynı hususların tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı bulunduğu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili; “…” ibaresinin …… ,” ……….” kelimesinin ise “…….. sistemi” anlamına geldiğini, müvekkili şirketin ürünün içeriğinin çocukların bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik olduğundan anılan ibareli markasıyla piyasaya sürülmesinin doğal olduğunu, davacı itirazının SMK’nın 7/5 maddesine aykırı bulunduğunu, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……/…….. Esas ……/……. Karar sayılı dosyasında; müvekkiline ait ……. ve davacının itirazına mesnet markası arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarfaça açılan davanın reddine karar verildiğini, taraf markalarının benzer olmadığının mahkemece alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, müvekkilinin “…” ön ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…”kelimesinin sıklıkla kullanılan “çocuk”anlamına gelen evrensel bir kelime olduğunu, taraf markalarının benzer bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE :1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şirketin “”…” ibaresini, 5 ve 10. Sınıfta tescili için yaptığı ……./……. sayılı marka başvurusuna, davacının “…” ibareli markasına dayalı olarak, başvuru kapsamında yer alan 5. Sınıf mallar yönünden SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkalığı tarafından reddine karar verildiği, davacının aynı iddialarla yaptığı itirazının ……….-M/……….. sayılı YİDK kararı ile reddine karar verildiği, davanın 2 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere; davacı, davalı Kurum nezdindeki itirazında dava konusu marka başvurusunun sadece 5. sınıf mallar yönünden reddini talep ettiği gibi 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c maddesi uyarınca dava konusu markanın tanımlayıcı olduğundan tescil engeli bulunduğunu da ileri sürmemiş buna rağmen dava dilekçesinde dava konusu başvurunun tescil edilmek istenen tüm emtia bakımından itirazına mesnet markası ile iltibas oluşturduğunu ve aynı zamanda dava konusu markanın tanımlayıcı olduğundan 6769 sayılı SMK’nın 5/1- maddesi gereğince tescilinin mümkün bulunmadığını ileri sürerek YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
YİDK kararının iptali davasında, davalı Kurum nezdinde ileri sürülmeyen itiraz sebepleri dava yoluyla ileri sürülemeyeceği gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …../……. Esas ……./….. Karar sayılı ilamı da aynı yöndendir. Buna göre; davacının işbu davadaki YİDK kararının iptali istemi bakımından dava konusu marka kapsamında yer alan 10. sınıf mallar bakımından iltibas ve dava konusu markayı oluşturan ibarenin tanımlayıcı olduğundan bahisle tescil engeli bulunduğunu ileri süremeyecekse de dava dilekçesinde ileri sürülen bu iddiaların davadaki hükümsüzlük istemi bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının itirazına mesnet markasının tescilli bulunduğu 5. sınıfta yer alan emtia ile dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 5. sınıf emtianın aynı/ aynı tür olduğu, dava konusu marka başvuru kapsamında yer alan 10. Sınıf malların ise farklı bulunduğu, yine dava konusu markayı oluşturan “…” ibaresinin, tescil edilmek istenen emtia bakımından zayıf olsa da tanımlayıcı olmadığı hususlarının mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan ve aralarında bir sgk müfettişi- eczacı ve bir doktorun da bulunduğu bilirkişi heyetince tespit edildiğinden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının esas yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalıların istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dava konusu marka başvurusu 5. sınıfın tüm alt gruplarını(1-7) kapsamakta ve yukarıda 1 nolu bentte de belirtildiği üzere başvuru kapsamında yer alan emtia ile davacının itirazına mesnet markası kapsamında 5. sınıfta yer alan emtia aynı/aynı türdür.
Dava konusu marka kapsamında 5. sınıfın 1. alt grubunda yer alan mallar genel olarak farmasötik ürünler olup, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırıldıktan sonra doktor tarafından reçetelenir ve eczacılar tarafından da yazılan reçetedeki teşhise göre hastaya verilir. Dolayısıyla Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulaması gereği bu ürünlerin ortalama tüketicileri, doktorlar ve eczacılar olduklarından iltibas değerlendirmesinde, bu tüketicilerin bilinç düzeyleri gözetilmelidir. Diğer taraftan 5/2-7. sınıf ürünlerin alıcıları da belli uzmanlık seviyesine sahip, bilinç düzeyi yüksek tüketicilerdir.
Bu açıklamalar ışığında; taraf marka işaretlerinin karşılaştırıldığında; “…” ibareli dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markası arasında, “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı nispi bir benzerlik bulunduğu söylenebilirse de yine mahkemece görüşüne başvurulan ve aralarında bir sgk müfettişi- eczacı ve bir doktorun da bulunduğu bilirkişi heyetince “…” ibaresinin Yunanca bir kelime olup Türkçe’de “……” anlamına geldiğinin, tıp alanında yaygın olarak kullanıldığının tespit edilmesi karşında ve uyuşmazlık konusu malların hitap ettiği tüketicilerin belli uzmanlık seviyesine sahip olup bilinç düzeyinin yüksek bulunduğu da gözetildiğinde 5. sınıf mallar bakımından ayırt ediciliği düşük olan bu ibarenin ,taraf markalarında ortak olarak yer almasından kaynaklanan nispi benzerliğin 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibasa neden olmayacağı, diğer deyişle taraf markalarında yer alan diğer unsurların yarattığı farklılığın, bilinç düzeyi yüksek tüketici tarafından rahatlıkla algılanacağı kanaatine varılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da objektif ilkelere göre, uyuşmazlık konusu 5. sınıf malların hitap ettiği bilinç düzeyi yüksek tüketici yönünden marka işaretleri arasında iltibas bulunmadığı açık olarak tespit edildiği halde mahkemece, subjektif ölçülere dayalı ve yasal olmayan gerekçeyle, uyuşmazlık konusu mallar bakımından hedef tüketici kitlesinin, eczanelerde, kimyasal ilaç ve diğer tıbbi ürünleri satan iş yerlerinde çalışan bilinç düzeyi yüksek olmayan kalfalar olduğu kabul edilerek aksi yönde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla; mahkemece taraf markaları arasında dava konusu marka kapsamında yer alan 5. sınıf bakımından emtia benzerliği şartı gerçekleşse de taraf marka işaretleri arasında bulunan nispi benzerliğin, hitap ettiği tüketici kitlesi nazara alındığında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi gereğince iltibasa neden olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
bulunmamaktadır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ile …… ………. …….. ve Ticaret A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2019 gün ve ……/……. E. – ……/…… K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın Reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar … ile …….. ……… Sanayi ve Ticaret A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekaletin ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50.TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı kuruma verilmesine,
8-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davalılar … ile ……… ……… Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
11-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacı şirketten tahsili ile Hazineye irat kaydına,

12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip