Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1384 E. 2021/552 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/03/2018 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacı birleşen davada davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin “…” ibareli marka başvurusuna davalı şirketlerin itiraz ettiğini, davalı … A.Ş’ nin itirazının reddedildiğini ancak davalı … …. şirketinin itirazının kabul edilerek dava konusu başvurularının, 35. sınıfta yer alan bir kısım hizmetler yönünden … tarafından reddine karar verildiğini, bu karara karşı müvekkili ve davalı … A.Ş ‘nin itiraz ettiğini, müvekkilinin itirazlarının YİDK tarafından reddediliğini, ancak aynı kararla davalı … A.Ş’nin itirazları kısmen yerinde görülerek başvuruları kapsamında 35. sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin çıkarıldığını, oysa davalılardan … … şirketinin Türkiye’de marka tescilinini bulunmadığını, yurt dışındaki marka tescilinin ülkesellik prensibi gereği korunmayacağını, anılan davalının öncelik hakkının da bulunmadığını, bunun için sunulan delillerin öncelik hakkının ispatı bakımından yeterli olmadığı, davalı şirket tarafından sunulan delillerin ülkemizdeki markasal kullanıma ilişkin bulunmayıp, yapılan araştırma sonuçlarına ilişkin olduğunu, müvekkilinin marka başvuruları ile aynı ibareye sahip alan adını 13/07/2015 tarihinde aldığını, öte yandan dava konusu başvuruları ile anılan davalı şirketin tescilli markası arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını ve farklı ülkelerde kullanıldıklarını, davalı … AŞ’nin redde mesnet markası ile dava konusu başvurunun benzer olmadığını, dava konusu ibare üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek … sayılı YİDK kararının başvurularının kısmen reddi yönünden iptalini, marka tescil işlemlerinin tescili talep edilen tüm mal ve hizmetler bakımından devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili, taraf markalarının iltibasa neden olacak derecede benzer olduklarını, dava konusu markanın redde mesnet markaların serisi olarak algılanacağını, dava konusu ibare üzerinde davalı … … 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca öncelik hakkına sahip olduğunu, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı … A.Ş vekili; dava konusu marka ile müvekkilinin redde mesnet “… …” ibareli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olup ilişkinlendirilme ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Asıl davada diğer davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Birleşen davada davacı vekili; davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkların itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini oysa ….”… …”, “…” ibareli markaları ile dava konusu başvuru arasında 556 sayılı KHK’ nın 8/1-b anlamında iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürerek … sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını , Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada diğer davalı vekili, müvekkilinin markası ile davacının itirazına mesnet markası arasında benzerlik olmadığından iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, asıl bakımından, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu ile davalılardan … …. firmasının ticaret ünvanının klavuz unsuru ve fiili kullanımı “…” şeklindeki markasal kullanımının karşılaştırılmasında; 35.03 grubunda yer alan “iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mail müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek şekilde ayniyet/benzerlik bulunduğu, davalı firmanın, dosyaya yansıtılan delil ve belgeler ile Türk Patent Kurumuna yapılan itiraz dilekçesi ve … Gazetesi 11.04.2015 tarihili nüshasından, anılan ibareyi başvuru kapsamından çıkartılan hizmetler yönünden dava konusu başvuru tarihinden önce kullandığının anlaşıldığı, bu bakımdan dava konusu YİDK kararını yerinde olduğu, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu ile davalı … A.Ş’ye ait … sayılı “… …” ibareli marka arasında dava konusu başvuru markasının kapsamından çıkartılan 35.05 alt grubunda 9. sınıf mallar yönünden özelleştirilmiş mağazacılık hizmetleri yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğu, bu yönü ile de YİDK kararının yerinde olduğu, birleşen dava bakımından da davacının “…” ve “… …” ibareli markaları ile davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Asıl davada davacı vekili; mahkemece alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmasına rağmen aksi yönde gerekçesiz bir şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının asıl dava bakımından kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, itirazlarının neden kabul edilmediğinin gerekçesinin de belirtilmediğini, dava konusu “…” ibareli marka ile itirazlarına mesnet olan “…” ve “… …” ibareli markaları arasında anlamsal olarak ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, zira dava konusu “…” ibaresinin Türkçe’de “..” ve “…” anlamına geldiğini, davalının, müvekkiline ait markalarda yer alan ibarelerin yerlerini değiştirerek ve İngilizce karşılıklarını kullanarak hiç de özgün olmayan ve müvekkili markalarından farklılaşmayan bir marka yarattığını, marka kapsamları da benzer olduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının asıl dava bakımından kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl dava, marka başvurusunun kısmen reddine YİDK kararının iptali ve marka tescil işlemlerinin devamına karar verilmesi, birleşen dava ise marka başvurusuna yapılan itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, asıl davada davalı … …. Şirketinin davalı Kurum nezdinde sunduğu delillerden “…” ibaresini, başvuru kapsamından çıkarılan 35. sınıfta yer alan “iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mail müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi)” hizmetleri yönünden, dava konusu başvuru tarihinden önce markasal olarak kullandığı sabit olduğundan mahkemece anılan davalı şirketin “…” ibaresi üzerinde belirtilen hizmetler bakımından, 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca öncelik hakkı bulunduğu yönündeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu ” “…”” ibareli marka başvurusu ile asıl davada davalı … A.Ş’ye ait, 7.,8.,9,11 ve 21. Sınıfta tescilli, … sayılı, “… …” ibareli redde mesnet marka arasında, dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan 35.05 sınıfta 9. sınıfta yer alan malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markada asli unsur olarak yer alan “…” ve “…” ibarelerinin dava konusu marka başvurusunda da aynen asli unsur olarak yer aldığı, dava konusu başvuruda anılan ibarelerinin yerlerinin değiştirilmesinin başvuruya yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, ticari bir malı üreten işletmenin, ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu olduğundan redde mesnet… sayılı marka kapsamında bulunan 9. sınıf ile dava konusu marka başvurusunun tescil edilmek istendiği 9. sınıf malların satışına özgülenmiş 35.05 sınıfta yer alan mağazacılık hizmetlerinin benzer olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E… K….. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğu ve mahkemece de gerekçesi açıklanmak suretiyle dava konusu marka ile redde mesnet….sayılı marka arasında iltibas tehlikesi bulunduğunun kabul edildiği, birleşen davada davacı tarafın itirazına mesnet …….. sayılı ve “… …”, “…” ibareli markaları ile dava konusu “…” ibareli marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde anlamında benzerlik bulunmadığı, başvuruda yer alan “…” ibaresinin Türkçe karşılığının “..”, “…” ibaresinin ise “..” anlamlarına gelmesinin varılan sonucu değiştirmediği zira söz konusu ibarelerin Türkçe anlamının tüketici kitlesinin büyük bir bölümü tarafından bilindiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla asıl davada davacı ve birleşen davada davacı vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Asıl davada davacı ve birleşen davada davacı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, asıl davada davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin asıl davada davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, birleşen davada davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında asıl davada davacı ve birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin asıl ve birleşen davada davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2021

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.