Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1376 E. 2021/588 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1376
KARAR NO : 2021/588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/07/2019 tarih ve …./……. E. – ……../… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkil şirketin 1984 yılında ABD’de kurulan … …’in iştiraki olduğunu, … …’in ağ teknolojileri konusunda dünya lideri bulunduğunu, … ve … uygulamasının video konferans alanında dünya lideri olduğunu, birçok ülkede tescilli bulunduğunu, bu kapsamda ülkemizde de ……/……… sayılı “… …” ibaresinin müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı gerçek kişinin ise bu markaya iltibas oluşturacak derecede benzer “…” ibaresinin tescili için marka başvurusu yaptığını, ……./…… numarası verilen başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, öte yandan müvekkili markasının tanınmış olması nedeniyle de dava konusu başvurunun tescil edilemeyeceğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in …..-M-…… sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, süresi içinde davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının “… …” ibareli tescilli markası arasında dava konusu ……/…… sayılı markanın kapsamında yer alan 42.02 sınıftaki tüm hizmetler ile 42.03 sınıfındaki tüm hizmetler yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, bu hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasın oluştuğu, başvuru kapsamındaki 42.01. ve 42.04. sınıfta yer alan hizmetler yönünden ise anılan madde koşullarının oluşmadığı, iltibas oluşmayan hizmetler yönünden davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğabileceği hususlarının kanıtlanmadığı, yine bu hizmetler yönünden dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, …….-M-……. sayılı YİDK kararının başvuru kapsamında yer alan 42.02. ve 42.03. sınıf hizmetler yönünden iptaline, bu hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel intiba itibariyle iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, başvuru konusu yaptığı işaret ile davacı markası arasında iltibas tehlikesini bulunmadığını, davacı ile kendisinin farklı alanlarda faaliyet gösterdiklerini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı gerçek kişinin 13.02.2017 tarihinde “…” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, ……./……. numarası verilen başvurunun kapsamında 42. sınıfta yer alan hizmetlerin bulunduğu, davacı Şirketin ……./……. sayılı “… …” ibareli markasına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, davacı itirazının önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, sonrasında ise YİDK’in 31.03.2018 tarih, ……-M-…… sayılı kararıyla reddedildiği, kararın 02.04.2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İki aylık hak düşürücü sürenin son günü olan 02.06.2018 tarihinin Cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle 04.06.2018 tarihinde süresi içinde açılan davada, ilk derece mahkemesince iltibas gerekçesine dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının ise kanıtlanamadığı kabul edilmiş olup, bu hükme karşı yalnızca davalılar istinaf kanun yoluna başvurduğundan, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığıdır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, beyaz zemin üzerine standart küçük harflerle yazılan “……..” ibaresi ile özel bir stilde oluşturulmuş “. harfinden oluşmaktadır. Davacının itirazına mesnet marka ise beyaz zemin üzerine siyah büyük harflerle yazılmış “… …” ibarelidir. Taraf markalarında ortak olarak yer alan “…….” kelimesi, “…….. …… ……” ibaresinin kısaltması olup ayırt ediciliği olmayan ve herkesin kullanımına açık bir ibaredir. Dava konusu başvuruda “…….” kelimesini asıl unsurun bir parçası haline getiren, yazım şekli ve renkler ile başvuruya eklenen “.” harfidir. Buna göre dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında “…….” kelimesinin ortaklığından kaynaklanan bir benzerlik mevcut ise de bu ibarenin ayırt ediciliğinin olmaması, yine başvuruda farklı olarak yer verilen “.” harfinin de tek başına ayırt edicilik taşımaması, davacı markasının asli unsurunun “…” ibaresi olması, dava konusu başvurunun tertip tarzı ve genel kompozisyonu itibariyle başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanması hususları birlikte gözetildiğinde, sırf ayırt ediciliği olmayan “……” ibaresinin markalarda ortak olarak yer almasının iltibasa yol açmayacağı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, başvuru kapsamındaki 42. sınıf hizmetlerin hitap ettiği tüketicilerin yüksek dikkat düzeyine sahip olması da Dairemizce varılan kanaati güçlendirmektedir. Sonuç olarak, başvuru kapsamındaki bir kısım hizmetler yönünden marka kapsamları arasında benzerlik olmakla beraber, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunmadığından, ilk derece mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalıların istinaf itirazları haklı bulunmuştur.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalıların istinaf başvurularının kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/07/2019 gün ve …../……. E. – …./….. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekaletin ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan posta giderleri toplamı 37,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip