Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1355 E. 2021/505 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1355
KARAR NO : 2021/505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/04/2019 tarih ve …/… E. – …/… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2002 yılında kurduğu “…” adı altında eğitim sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin “…” ibareli çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, davaya konu markanın tescili halinde müvekkilinin markaları ile iltibas doğuracağını, davaya konu marka ile müvekkili markalarının benzerlik teşkil ettiğini, davaya konu markaya esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, yine yeşil renk, ağaç ve çiçek unsurlarını ihtiva ettiğini, dava konusu markada, davalı şirketin sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü olduğu halde, müvekkilinin tanınmış markaları ile özdeşleşen yeşil, beyaz ve şekil unsuru kombinasyonunu markasında kullanmasının müvekkiline ait markalar ile benzeştirme amacı taşıdığını, davalı şirkete ait davaya konu markanın, imaj transferinin tamamen müvekkili şirkete ait markalara benzediğini, taraf markalarının 29. Sınıfta benzer olduklarını, 29 sınıfa ilişkin malların bir kısmı çıkartılırken, diğer kısmının çıkarılmamasının yerinde olmadığını, müvekkilinin …/…, …/… ve …/…. sayılı markalarının 29. Sınıfta tescilli olduğunu, davalı yana ait markada yer alan “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hazır çorbalar, bulyonlar. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtialarının müvekkiline ait …/… ve …/… sayılı markalarda açıkça yer aldığını, ancak YİDK kararında bu markaların değerlendirme kapsamına alınmadığını, 29. Sınıftaki emtiaların birbiri yerine ikame edilebilir olduklarını, örneğin fındık ve fıstık ezmeleri ile tahinler emtialarının aynı yerde yan yana satıldığını, mezkur markalar birbirine benzediğinden, aynı sınıfta ve bağlantılı benzer mallar için iltibasın kaçınılmaz olacağını, müvekkilinin … markalarının aynı zamanda T/02430 sayısı ile tanınmış marka statüsünde tescilli olduğunu, tanınmış markaların farklı mal ve hizmetler yönünden yapılan başvuruları da engelleyebileceğini, dolayısıyla tanınmış markanın benzeri olan bir işaretin tescilinin talep edilmesi halinde, başvurunun sırf tanınmışlıktan ötürü dahi reddedilmesi gerektiğini, davaya konu başvurunun kötüniyetli olduğunu, ileri sürerek davanın kabulünü istemiştir.
Davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin davacının tekeline bırakılmasının kabul edilebilir olmadığını, müvekkili şirketin ticaret unvanını yıllardan beri kullandığını, bu durumun davacı markalarına tecavüz olarak adlandırılmasının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, bu markaların “…” ve “….” esas unsurlarına sahip olduğunu, dava konusu markadaki logonun müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır kullanıldığını, müvekkil sadece söz konusu ibareye eklemeler yaparak markalarını genişlettiğini, müvekkili şirketin zaten 5 yılı aşkın süredir dava konusu ibareyi kullanmakta olduğunu, davacının da bu zamana kadar müvekkili kullanımlarına karşı bir itirazının bulunmadığını, davacının 29. maddede tescilli olduğunu ileri sürdüğü markaların, markaların asıl sahibi olan … Şirketler Grubu …. A.Ş.’den devir suretiyle alınmış olduğunu, zaten müvekkilinin de markalarının aynı şirketten devraldığını, müvekkilinin zaten 29. Sınıfta “… …” markalarının bulunduğunu, davacı yanın iddialarının aksine “…” ibaresini 29. Sınıfta yıllardan beri kullanmadığını, müvekkili markalarının sadece “…” ibaresinden oluşmadığını, gerek tescil edilen marka şekil gerek ayırt edici unsurlar gerekse tescilli olduğu sınıf bakımından farklı olduğunu, markanın bütün olarak şekil ve sözcük unsurundan oluştuğunu, şekil unsurunun ayırt edici olması halinde markanın da bütün olarak ayırt edicilik kazanabileceğini, markaların parçalara ayrılarak karşılaştırılmalarının doğru olmayacağını, taraf markalarının hitap ettikleri tüketici kitlesinin tamamen bilinçli tüketicilerden oluştuğunu, taraf markaları arasında markasal veya işletmesel bağlantı kurulmasına neden olacak bir karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin tamamen kendi özgü unsurları ile ayırt edici niteliğe sahip markasının, ilgili sektörde de yoğun kullanım sonucu tanınır hale geldiğini, … ibaresinin pek çok firma tarafından marka olarak ya da ticaret unvanı olarak kullanıldığını, hal böyleyken gerçekleştirilen itirazların yerinde olmadığını, taraf markalarının kolaylıkla ayırt edilebilir olduklarını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu …/… sayılı marka kapsamında kalan 29. Sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hazır çorbalar, bulyonlar. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin.” emtiası açısından da davacı yanın önceki tarihli markalarından işlem dosyasına mesnet tuttuğu ve davalı kurumca da benzer görülen …/… sayılı marka arasında ve yine davacı yanın hükümsüzlük iddialarına mesnet …/… ve …/… sayılı markaları arasında 556 s. KHK 8/1-b bendi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunduğu, davacı yanın 43. Sınıfta tescilini bulunan “…” esas unsurlu (…………………….. vs dayanak markaları) markaları açısından da Yüksek Yargı kararları uyarınca dava konusu markada kalan 29. Sınıf emtia bakımından benzerlik ve iltibas ihtimalinin mevcut olduğu, davacı yanın … markalarının tanınmışlığının dava konusu emtialara sirayet edecek mahiyette olmadığı, bu nedenle 8/4 maddesinin şartlarının oluşmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle gerçekleştirildiğini ispatlanamadığı, davalı yanın, müktesep hak iddialarına dayanak önceki tarihli herhangi bir markasının, uyuşmazlık konusu …/…. sayılı marka yönünden davalı lehine müktesep hak oluşturmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK nın 01/11/2017 tarih ..-M-… sayılı kararının davacının itirazının reddiyle ilgili kısım yönünden iptaline, davalı adına tescilli …/… sayılı …. ibareli markanın tescilli olduğu 29 sınıf ürünler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemece yapılan incelemede dava konusu markalar bakımından benzerliğin düşük görüldüğünü, ne var ki sadece gıda ürünü olması sebebiyle olmayan bir benzerliğin var kabul edilmesi son derece hukuka aykırı bulunduğunu, davalı şirkete ait markaların, davacı markalarından görüntüsel açıdan farklı olduğunu, davacıya ait tescilli markalardaki ‘’…’’ ibaresinden değil, bizzat müvekkili şirketin ticari unvanındaki ibareden kaynaklandığını, hal böyleyken ‘’…’’ ibaresinin davacının tekeline bırakılmasının elbette kabul edilebilir olmadığını, müvekkili şirketin gerek … gerekse yücedoğa esas unsurlu ve ibareli birçok markanın maliki olup, markalarını yoğun ve ciddi surette kullandığını, yerel mahkeme kararında davacının tanınmışlığının eğitim ve öğretim alanında olduğu gerekçesiyle bu iddiası reddedilirken müvekkili şirketin 29. sınıf bakımından tescilli aynı benzer görsele sahip markalarının daha aynı piyasada tanınmayan davacıya mal edilmesi abesle iştigal olduğunu, davacı taraf tamamen farklı sektör olan eğitim sektöründe olup müvekkili şirket gibi söz konusu sektörde birfiil faal olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru kapsamında bırakılan emtia açısından markalar arasında iltibas ihtimelinin bulunmadığı, yeterli farklılaştırmanın bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Şirket ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 18/04/2019 gün ve ../..E. – …/…. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı Şirket ve davalı … vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı Şirket ve davalı … tarafından ayrı ayrı yatırılan 44,40’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip