Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1354 E. 2021/548 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI : ….

….

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/02/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … … ile … A.Ş. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasının birçok ülkede tescilli şekilde korunduğunu, Türkiye’de de “… …” ibaresinin …. sayısı ile tescil koruması altında olduğunu, müvekkilinin …. sayılı “…” marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlık düzeyine eriştiğini, müvekkilinin markası ile davalı …….. sayılı “… … … sayılı markaları ile benzer bulunarak reddedildiğini, müvekkilinin diğer markalardan farklı şekil ve renk kombinasyonu ile kendi markasını tescil ettirmek istediğini ileri sürerek YİDK’nın …. sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekili, müvekkilinin….sayılı “… …” ve … sayılı “… …” markalarının sahibi olduğunu, taraf markalarının, her yönden vasat düzeydeki tüketici nezdinde müvekkili markaları ile benzer olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin markalarındaki “…” ve “…” ibarelerinin çatı markası olduğunu, markaların bu halleriyle benzer görüleceklerini, dava konusu marka kapsamındaki 30. Sınıf emtia ile müvekkili şirket markaları kapsamındaki 30. Sınıf emtiaların benzer olduklarını, davacı tarafın önceki markasının “…” esas unsuru ile birlikte tescilli olduğunu, bu nedenle işbu uyuşmazlık yönünden davacının önceki haktan yararlanamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … AŞ vekili, müvekkiline ait itiraza mesnet markaların kapsadığı ürünler ile davacının tescilini talep ettiği “…” markasının kapsadığı ürünlerin aynı veya benzer olduklarını, müvekkilinin markalarındaki “…”, “…” ve “…” ibarelerinin gruba dahil bir kısım grup şirketlerinin adı olması nedeniyle çatı/ana marka konumunda olduğunu, bu durumun markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırdığından bahsedilemeyeceğini, davacının önceki markasının “… …” şeklinde olduğunu “ arcorun şekerlemesi” anlamına geldiğini, bu nedenle anılan markada “…” ibaresinin ön plana çıktığını, … markasının davacı ile bütünleşmiş bir marka haline gelmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu marka kapsamında yer alan emtianın tamamının, davalıların itirazlarına mesnet markalar kapsamında yer alan emtia ile aynı/aynı tür emtia olduğu, taraf markalarında benzer olarak görülen emtialarda “…” ibaresinin ayırt edici vasfının son derece zayıf olduğu ve hatta bulunmadığı ve cins, vasıf bildirir bir ibare olduğunun kabul edilmesi gerektiği, böyle bir durumda ise “…”, “…” gibi çatı ibarelerin marka içerisinde ön plana çıkacağı ve esas unsur olarak kabul edileceği, yine “…,. gibi sözcüklerle “…” sözcüğünün bir arada kullanılması halinde de esas unsurun anılan sözcükler olacağı, tescil kapsamında yer alan ürünlerin türünü, cinsini ifade eden bir ibarenin, bir şekilde tescil ettirilmiş olunması, anılan ibare üzerine mutlak bir tekel hakkı sağlamayacağı gibi böylesi bir ibarenin sonradan üçüncü kişilerce yapılacak ufak değişiklikler veya başkaca sözcük unsurları ile birlikte kullanımının engellenmesi mümkün olmadığı, dolayısıyla dava konusu başvurunun da “…” şeklinde olduğu ve bu hali ile tanımlayıcı niteliğinden sıyrıldığından bahsedilebileceği, nitekim redde mesnet markalarda da “…” ibaresinin genel olarak bir şemsiye marka veya başkaca bir sözcük ile birlikte kullanılmak suretiyle tescile konu edildiği, anılan ibarenin dava konusu marka başvurusu kapsamındaki “Çikolata, tatlı dolgulu hamur işleri ve gofretler” emtiaları açısından cins, çeşit bildirici bir niteliğinin bulunduğunun tartışmasız olduğu, dolayısıyla anılan ibarenin redde mesnet markalarda da esas unsur kabul edilemeyeceği gibi tek başına “…” ibaresinden oluşan tek marka olan …. sayılı marka yönünden ise gerek anılan markanın kapsamında bu emtiaları yer almıyor olması gerekse de zayıf/tanımlayıcı bir ibarenin bir şekilde tescil ettirilmiş olunduğu hallerde, marka sahibinin, sonradan ufak değişiklikler ile gerçekleştirilecek kullanımlara katlanması gerektiği kabul edilmiş olup daha baştan zayıf karakterli bir sözcük olan “…” ibaresi nedeniyle dava konusu başvurunun reddi kararının yerinde olmadığı, davacının önceki tescilli markadan dolayı müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 06/06/2016 tarih …. sayılı kararının davacının itirazının reddiyle ilgili kısım yönünden iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkile ait toplam 8 markadan oluşan ortak unsuru “…” olan markalar için, “…” cins adıdır, ayırt edici vasfı tek başına marka olarak tescil edilemez, çatı markalar markanın esaslı unsurudur denilirken, “…” hecelerinin arasına konulan bir “…” harfi sonrasında oluşan, “…” markası için, “tanımlayıcı niteliğinden sıyrıldığından bahsedilebileceği gibi, nispeten ayırt ediciliğinin daha yüksek olduğu” yolundaki bir yaklaşımdan sonra tüketicilerin … şeker almak isterlerken taraf markalarını birbirine karıştırmayacakları yolundaki bir gerekçeyi kabul edebilmenin mümkün olmadığını, davacıya ait marka sözcüğünün baş ve sonundaki iki hecesi arasına konulan “….” harfi, görsel ve işitsel anlamda bir farklılaştırma sağlamadığı gibi, davalı markasının anlamını değiştirdiği onu fantezi bir sözcük haline getirdiğinden de söz edilemeyeceği, marka işaretleri arasındaki benzerliğin, aynılık/ayırt edilemeyecek benzerlik boyutunda olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, iki marka arasında benzerlik bulunduğunu, müşteri kitlise tarafından bağlantı kurulması ihtimali olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün…. karar ve 12.04.2017 gün, …. karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalılar … … ile … A.Ş. vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … … ile … A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/02/2019 gün ve ….sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalılar … … ile … A.Ş. vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalılar … … ile … A.Ş. tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalılara ayrı ayrı iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip