Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1349 E. 2021/595 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1349
KARAR NO : 2021/595
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2019 tarih ve …/… E. – …/52…K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” ibareli markaları gıda sektöründe ilk kez kullanan, tanıtan ve TPE nezdinde ilk olarak 2012 yılında adına tescil ettirmekle birlikte WIPO nezdinde de tescil ettiren, portföyünde bisküvi, çikolata, kek, kraker, çikolata kaplama bar, gofret ve krem çikolatadan oluşan 7 ana kategoride 300’den fazla ürün çeşidi bulunan bir şirket olduğunu, 108 adet “…” ibareli tescilli markasının bulunduğunu, davalının 18.09.2015 tarih ve …/… sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yayınına yaptıkları itirazın, Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabul edildiğini, ancak yayına itirazlarının yeniden incelenmesi için yaptıkları itirazın, diğer davalının 11.02.2017 tarihli…….. sayılı YİDK kararı ile “itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı” sonucuna varılarak reddedildiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı başvurusunun müvekkilinin markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı sınıflara ilişkin bulunduğunu, markada yer alan ve İngilizce “…” anlamındaki “…” ibaresinin herkese açık bir kelime olup, ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalı markasında esas unsurun “…” olduğunu, müvekkilinin markalarında “…” ibaresine getirilen “…”, “…”, “…” gibi ibarelerin de aynı şekilde yan unsurlar olduğunu ve müvekkili markalarının esas unsuru olan “…” ibaresinin davalı başvurusunda aynen yer aldığını, markalar arasındaki küçük farklılıkların iltibas tehlikesini ortadan kaldırmadığını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, müvekkilinin dava konusu marka başvurusunun 29. sınıfa dahil mallar için 08.03.2017 tarihi itibariyle tescil edildiğini, bu emtialar veya benzer hiçbir emtia için davacının tescilinin bulunmadığını, taraf markalarının tescil edildiği emtiaların birbirinden tamamen farklı olduğunu, farklı ihtiyaçları gidermekte kullanıldıklarını, birbirleri yerine ikame edilemediklerini, iddia edildiği gibi aynı reyonlarda yan yana satılmadıklarını, satış ve dağıtım kanallarının birbirinden farklı olduğunu, özel yazım biçimi itibariyle oluşturulan markalar arasında herhangi bir benzerliğin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının markalarında ortak esaslı unsur konumundaki “…” ibaresinin, ayırt ediciliği oldukça yüksek bir ibare olduğu, ortalama tüketici açısından hiçbir anlam taşımadığı, dava konusu “…” ibaresi ile “…” ibareleri arasında da farklılık bulunmadığı, zira her markanın … ürünler çıkarmakta ve bu … ürünleri “…/…” ibaresi eklenerek piyasaya sürülebildiği, taraf markalarının emtiaları arasında çekişmeli malların bir kısmı bakımından (örneğin; 29. sınıf kurubakliyat ve 30. sınıf pirinç emtiası, 29. sınıf pastane ürünü puding ve 29. sınıf sütlü tatlı arasındaki benzerlik) benzerlik, bir kısmı bakımından ise zayıf bir benzerlik bulunduğu, ancak 29 ve 30. sınıf ürünlerin gıda niteliğinde olup, çoğu kez aynı dükkanlarda veya mağazaların yakın reyonlarında satışa sunulduğu, benzer ihtiyaçları gidermekte ya da yemek-tatlı gibi yiyeceklerin yapımında birlikte kullanıldığı, marka işaretleri arasındaki benzerlik ile emtialar arasındaki benzerliğin, karşılıklı bir denge içerisinde değerlendirilmesinin gerektiği, bunlardan biri arasındaki kuvvetli benzerliğin, diğer taraftaki zayıf benzerliğe rağmen karıştırılma tehlikesi doğurabileceği, somut uyuşmazlıkta taraf markaları açısından da, her ne kadar bazı emtialar yönünden zayıf bir benzerlik bulunsa da, davacının “…” markasının özgün niteliği ve yapısından kaynaklanan güçlü ayırt ediciliğinin yanı sıra, markalar arasındaki kuvvetli benzerliğin, taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesini doğurabilecek boyutta olduğu, bu nedenle davalı markasının 29. sınıf mallar açısından da karıştırılma tehlikesini oluşturduğu, sonuçta çekişmeli tüm mallar yönünden dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı tarafça markasının tanınmışlığının ispatlanamadığı, ancak yukarıdaki kabul karşısında 556 sayılı KHK.’nın 8/4. maddesinin olaya uygulanmasına gerek olmadığı, başvurunun kötü niyetli olduğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Türkpatent YİDK.’nın 11/02/2017 tarih …-M-… sayılı itirazın reddiyle ilgili kararın iptaline, davalı adına tescilli …/… sayılı “…” ibareli markanın, tescilli olduğu 29. sınıfın tamamı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … ve Marka Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının davacı yararına oluşmadığı gibi davalının kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin başvurusunun 29. sınıfına dahil mallardan oluşmakta iken davacının tescilli markalarının, tebliğin 30. sınıfına dahil mallardan oluştuğunu, mahkemece “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Yumurtalar, yumurta tozları.” yönünden davacının markaları kapsamındaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. . Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” emtiaları arasında düşük/orta düzeyli bir benzerlik olduğunun belirtildiğini, bu görüşün kabul edilebilmesi imkanının olmadığını, bu iki ürün grubu arasında hiçbir benzerliğin bulunmadığını, bu malların birbirinin yerine kullanılabilmesinin söz konusu olmadığı gibi birbirini tamamlayan ya da birbiri yerine ikame edilebilen mallardan da olmadığını, zira hiçbir “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Yumurtalar, yumurta tozları.” emtiasının pastanede satılmayacağını, sırf gıda maddelerini her yaş kesiminden kişilerin tüketiyor olmasının, mallar arasında karıştırılma ihtimalini doğurabileceği şeklinde izah edilemeyeceğini, tarafların mallarının da birbirinden tamamen farklı ihtiyaçları gidermekte kullanılan ve birbiri yerine ikame edilemeyen mallar olduğunu, iddia edildiği gibi aynı reyonlarda yan yana satılmadığı gibi gerek dağıtım kanallarının gerek satış kanallarının birbirinden tamamen farklı olduğunu, diğer yandan müvekkili adına tescil edilen “…” ibaresinin, “…” ve “…” şeklinde ayrı iki kelimeden oluşmadığını, böyle bir kabulün markaların her şekilde bir çok kelimeye ayrılmasına olanak vereceğini, markalar arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinde de markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenime, tümüne hakim olan görünüşe bakmak gerektiğini, sadece müvekkilinin markasının değil, davacı yana ait markanın da “şekil” unsuru ve özel yazım biçimiyle tescil edilmiş bir marka olup, işaretlerin birbiriyle benzerliğinden söz etmenin de imkansız olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacının markalarında ortak esas unsur konumundaki “…” ibaresinin, herhangi bir anlamı olmayan, ayırt ediciliği çok yüksek ve türetilmiş bir ibare olduğu, davalının “…” ibareli marka tescil başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında da bir farklılık bulunmadığı, zira her markanın … ürünler çıkardığı ve bu … ürünleri “…/…” ibaresini ekleyerek piyasaya sürülebildiği, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında, her ne kadar bazı mallar yönünden zayıf bir benzerlik bulunsa da, davacının “…” markalarının özgün niteliğinden ve yapısından kaynaklanan güçlü ayırt ediciliğinin yanı sıra, markalar arasındaki kuvvetli benzerliğin, taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesini arttıracak boyutta olduğu, bu nedenle davalının marka tescil başvurusunda kalan 29. sınıf mallar açısından da davacının 30. sınıfta tescilli markaları ile karıştırılma tehlikesini oluşturduğu, sonuçta çekişmeli tüm mallar yönünden dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … vekili ile Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip