Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1342 E. 2021/469 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1342
KARAR NO : 2021/469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/02/2019 tarih ve ……… E. – ………… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin talep ettiği marka isminin … olduğunu, bu ismi ilk kez duyan bir kişinin aklına ilk gelecek hususun “durmak” olacağını, müvekkili şirketin ticaret unvanının esas unsuru olan ve marka olarak da tescilli bulunan… ibaresi ile … markasının aynı anlama geldiğini, bulunmuş bir isim olduğunu, akaryakıt sektörü içinde “…” markasının biliniyor olmasının müvekkili talebinin reddedilmesine yol açamayacağını, “…” ibaresinin bitişik yazılmış bir cümle olduğunu ve anlamı bulunduğunu, … ibaresinin ise anlamsız bir kelime olduğunu, bu iki ibarenin karıştırılamayacağını, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzemediğini, müvekkili şirketin kötü niyetli olarak yansıtılmış olmasının asla kabul edilemeyeceğini ileri sürerek YİDK kararının iptali ile “…” ibaresinin 04., 35., 37. ve 39. Sınıflarda tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu “…” ibaresinin başlı başına bir marka başvurusu olduğunu ve benzerlik değerlendirilmesinin salt bu unsur üzerinden yapılması gerektiğini, bu nedenle davacının dilekçesinde önceki tarihli “molaver” ibareli markasıyla ilgili yapmış olduğu açıklamaların mahkeme tarafından dikkate alınmaması gerektiğini, tüketicilerin dava konusu ibareyi gördüklerinde bunun bir cümle olup olmadığını değerlendirmeyeceğini, bu nedenle akıllarında “…” ibareli markaların canlanacağını ve iki firma arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğu fikrine kapılacaklarını, taraf markaları arasında işitsel benzerliğin de bulunduğunu ve aralarındaki tek farklılığın “.” ve “.” harfleri olduğunu, davacı tarafın “…” ibaresini seçmesinde makul ve inandırıcı bir gerekçesi olamayacağını, bu nedenle başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, bu ibarenin seçilmesindeki amacın müvekkiline ait … ibareli markaların tanınmışlığından yarar sağlamak olduğunu, … markasımım tescili halinde müvekkilinin tanınmış markalarının ayırt edicilik gücünün istismar edileceğini ve markanın çekici gücünden fayda sağlanacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, …sayılı … ibareli davacı marka başvurusu ile … ibareli davalı markaları arasında benzerlik olduğu, başvurunun kapsadığı 04, 35, 37 ve 39. Sınıflardaki tüm mal ve hizmetler yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında “karıştırılma ihtimali” bulunduğu, KHK 8/4 maddesinin somut olaya uygulanmasına gerek olmadığı, davacı marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olarak kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin talep ettiği marka ismi “…” olup; bu ismi ilk kez duyan bir kişinin aklına ilk gelecek hususun “…” olacağını, müvekkili şirketin ticaret unvanının esas unsuru olan ve marka olarak da tescilli bulunan “…” ibaresi ile “…” markası aynı anlama geldiğini, akaryakıt sektörü içinde “…” markasının biliniyor olması müvekkilin talebinin reddedilmesine yol açmayacağını, görsel, işitsel ve anlamsal olarak ibaraler bir birine benzemediğininden; bu iki ibarenin de karıştırılması mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 14/02/2019 gün ve ……E. – …..K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip