Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1339 E. 2021/517 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1339
KARAR NO : 2021/517
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2019 tarih ve… E. – …K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; davalı şirketin 2016/30261 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna, müvekkiline ait “…” ve “…” esas unsurlu markalarına dayanarak yaptıkları itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım hizmetlerin çıkarıldığını, bu karara karşı yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkiline ait esas unsuru “…” ve “…” ibareli olan markalar ile itiraza konu marka arasında görsel ve işitsel açıdan benzerlik olduğunu, itirazlarına mesnet “…” ve “…” markalarının herkes tarafından bilinen markalar olduğunu, “….” ibareli markanın, müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız olarak yararlanacağı gibi bu durumun haksız rekabet oluşturacağını, söz konusu markanın müvekkil şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz bulunduğunu, itiraza konu marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 06, 07, 11, 17 ve 35. sınıf ile itirazlarına mesnet markaların tescil kapsamında bulunun sınıflarının birbirleri ile ilişkilendirilebileceğini, bu nedenle markalar arasında görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerlikte olduğundan ortalama tüketici nezdinde iltibas ihtimalinin artacağını, somut olayda tüketicinin, itiraza gerekçe gösterilen “…/…” ibareli markaları ile itiraz konusu “…….” ibareli markayı birbirinden ayırt edebilse bile, bunların müvekkili firmadan geldiğini ya da müvekkili firma ile “….” ibareli markanın üreticisi arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşüneceğini, bir an için, müvekkili firmaya ait “…” ve “…” esas unsurlu markalar ile tescili talep edilen markanın benzer olmadığının düşünülse dahi, müvekkile ait “…” ve “…” markalarının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu marka başvurusunun reddi gerektiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek……. sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili; davacı tarafın , Kurum nezdindeki itiraz aşamasında dayanmadığ……. sayılı markalarına iş bu davada dayanamayacağını, belirtilen markalar dışında, davacının itirazına mesnet hiçbir markasının kapsamında , davaya konu mal ve hizmetlerin yer almadığını, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markalarının benzer olmadığını, dava konusu markada “…” ibaresinin bulunmadığını, müvekkilin uzun yıllardır “…” ibaresini kullandığını, “…/…” ibareli birçok marka tescili bulunduğunu, mezkur markaların ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, “…” ibaresinin dava dışı ……….A.Ş. adına…….. özel no ile tanınmış marka statüsünde tescilli olduğunu, bu durumunda davacının tanınmış marka olduğuna ilişkin iddialarının yerinde olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin uyuşmazlık konusu mal ve hizmet bakımından önceki tarihli markaları nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu, davacı yanın kötü niyet iddialarının yerinde olmadığını müvekkilinin “…” markasını 1998 senesinden beri kullandığı aynı renk ve yazı karakteri ile 2001 senesinde tescil ettirdiğini, müvekkilin, mavi ve turuncu renkleri kurumsal yapısında bugüne kadar hep kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları ile dava konusu marka kapsamında kalan bir kısım mal ve hizmetlerin ortak olarak yer aldığı, bir kısmının ise benzer bulunduğu, ancak davacının itirazına mesnet, büyük geniş anlamına gelen “…” ve bu ibarenin İngilizce karşılığı olan “…” ibareli markalari ile davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, çünkü tekel altına alınmasına izin verilmeyen Türkiye’de yaşayan herkesin büyük, geniş ve uzun anlamlarıyla bildiği sıfatlar kullanılarak oluşturulan bu markaların baştan itibaren zayıf marka konumunda oldukları, bu tür markalar arasındaki iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile bertaraf edilebilebileceği, dolayısıyla bu tür işaretleri marka olarak seçenlerin, önceden alınmış olan markalardan küçük bir takım değişiklikler yapmak suretiyle aynı zayıf ayırt edicilik taşıyan sözcüklerin kullanıldığı başkalarına ait yeni isimlere/markalara engel olabilme olanağının daha baştan itibaren ortadan kalkıp zayıfladığı, somut olay açısından da aynı hususun söz konusu olduğu, marka sahibi davacının daha baştan zayıf karakterli bir sözcük olan … ibaresini markasına koyarken, sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin markaları içerisine konulabileceğini öngörmesi ve buna katlanmak zorunluluğunun bulunduğu, nitekim davacının markalarının da zaten sadece … sözcüğünden oluşmadığı, anılan zayıf ayırt edici sözcüğe başka bazı sözcükler, renk ve şekiller eklenerek oluşturulduğu, bu sayede de kendisinden önce tescilli … ibareli marka tescillerinden olumsuz biçimde etkilenmeden tescil edilebildiği, davalının markasının da sadece … ibaresinden oluşmadığı, onunla birlikte bütünleşmiş diğer renk ve kelime unsurlarının bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu, her iki tarafın yargılama konusu da edilen belirtilen iştigal mevzularında, 2000 yılından bu yana eş zamanlı olarak ticari faaliyette bulundukları, eğer her iki tarafın iştigal mevzuunda bulunan ürün ve hizmetler için anılan tanıtım işaretlerini ünvansal ve markasal olarak kullanımları bir iltibasa sebebiyet vermiş olsaydı, şu ana kadar kullanım önceliği olan tarafın bu konuda bir dava açmasının beklenebilir bir hal olduğu, oysa sunulan kanıtlar kapsamına göre her iki taraf için de böyle bir hukuki yola başvurulmadığı, her iki tarafın anılan tanıtım işaretlerini marka ve ticaret unvanı olarak eş zamanlı kullanımları sırasında bir iltibas doğmadığı, böyle bir kanıtın bulunmadığı, en azından bu kullanımlardan kaynaklanan bir uyuşmazlık doğduğu hususunda tarafların sunmuş olduğu bir iddia ve savunma ile delil de bulunmadığı, bunun davacı markaları ile davalı tanıtım işareti arasında fiilen iltibasın gerçekleşmesinin ve birbirlerinin bilinirliğinden yararlanmalarının imkansız olduğunu gösterdiği, diğer yandan davalının, önceki markalarının tescilinin kapsamındaki ürün ve hizmetleri yeniden tescil ettirdiği, davalı şirketin davacının markaları ile kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetlere yanaştırma niyet ve arzusu ile hareket etmediği gibi, böyle bir sonucun da doğmadığının açık bulunduğu, dava konusu işaretin ve içeriğindeki ürün ve hizmetlerin, davalının tescilli 2000 ve 2001 yılından bu yana kullandığı ticaret unvanı ve tescilli markasal kullanımının konusu olan işaret ve ürün yahut hizmetlerle ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, başvuru konusu işaretin renkler bakımından önceki markalardan kısmi farklılaşmış olmasının, dava konusu işareti davalının önceki markalarıyla ilişkilendirilmekten koparmadığı, davacıya ait “…” ibaresini içeren markalarının “süpermarketler” sektöründe bilinirliği olmasına rağmen bu durumun dava konusu markanın başvuru kapsamında kalan mal/hizmetler bakımından davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağladığı ve kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, dava konusu markada, davacı yana ait isim, fotoğraf, telif hakkı veya başka herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içeren bir unsur da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalı şirketin dava konusu markasına benzer nitelikte yaptığı marka başvuruları nedeniyle açılan davalarda alınan bilirkişi raporlarında müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalar arasında benzerlik bulunduğunun bildirildiğini, mahkemeceler de benzerlik olduğu kabul edilerek karar verildiğini, hatta markalar arasında benzerlik bulunduğu bildirilen bilirkişi heyetinde işbu dava dosyasında rapor düzenleyen bilirkişinin de bulunduğunu, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamına iltibas tehlikesinin olduğunu, dava konusu markada müvekkilinin redde mesnet markasına yer alan mavi ve turuncu renklerin kullanılarak görsel olarak benzerlik yaratmaya çalışıldığını, dava konusu markada müvekkilinin itirazına mesnet markaların asli unsuru olan “…” ve……..” aynen yer alması nedeniyle işitsel benzerlik bulunduğunu, uyumazlık konusu mal ve hizmetlerin itirazlarına mesnet marka kapsamlarında yer aldığını, dava konusu markanın müvekkili ile ilişkilendirileceğini, ortalama tüketicinin “…/…” ibareli markaları ile itiraz konusu “……….” ibareli markayı birbirinden ayırt edebilse bile, bunların müvekkili firmadan geldiğini ya da müvekkili firma ile “…….” ibareli markanın üreticisi arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşüneceğini, dava konusu markanın aynı zamanda müvekkiline ait ticaret ünvanı , işletme adı ve alan adının esas unsuru olan”…” ibaresini içerdiğini, davalının önceki tescilli markaları nedeniyle müktesep hakkının bulunmadığını, dava konusu markanın tamamen müvekkiline ait markanın tanınmışlığında yararlanmak amacıyla oluşturulduğunu, Mahkeme kabulünün aksine müvekkilinin “…” ve “…” ibareli marklarının tanınmış olduğunu ve somut olayda 556sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluştuğunu ,davalının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de………… anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerektiği, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvuruda “…” ibaresinin yanında “………. ibaresi ile renk ve şekil unsurlarına yer verildiği gözetildiğinde, dava konusu markanın davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/02/2021 tarihli ve ………../………….. E …………./…….. K sayılı kararı ile “…………. …………………” ibareli marka başvurusunun, 10/06/2020 tarihli …………./…………… E …………/……………….. K sayılı kararı ile “… …………..” ibareli marka başvurusunun, 01/10/2019 tarihli ………./…………. E ……………./………….. K sayılı kararı ile “……..” ibareli marka başvurusunun , 29/04/2019 tarihli …………/……… E ………../……….. K sayılı kararı ile ….” ibareli marka başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği Dairemiz kararlarının onandığı, ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/09/2017 tarihli ………../……. E ………./……….. K sayılı kararı ile ………” ibareli marka başvurunun, 13/11/2013 tarihli ………./…….. E ……./………… K sayılı kararı ile ” ……… ” ibareli marka başvurusunun, 12/03/2013 tarihli …………/…………. E ………../…………. K sayılı kararı ile ” …….. ltd. Şti.+ şekil” ibareli başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği mahkeme kararlarının onandığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının ve davalı şirketin dava konusu marka başvurusu üzerinde müktesep hakkı bulunup bulunmadığının tartışılmasının sonuca etkili olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip