Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1336 E. 2021/522 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1336
KARAR NO : 2021/522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2019 tarih ve …….. E. -…….. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili; müvekkilinin “…” ve …” ibareli markaların sahibi bulunduğunu, “…” ibareli markasının tanınmış olduğunu, davalının “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin itirazına mesnet markaları ile dava konusu markanın benzer olup iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek … Sayılı YİDK kararının iptalini, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin yaşam ve kariyer koçluğu yaptığını, sektöründe bilinen ve saygı duyulan biri olduğunu, müvekkilin 2000 yılından bu yana çok sayıda katılım, teşekkür ve başarı belgesi bulunduğunu, pek çok gazetede röportajlarının yayınlandığını,… yaşam ve kariyer koçluğu alan adının google aramasında ilk sırada yer aldığını, eriştiği insan sayısının oldukça geniş olduğunu, müvekkilin facebookta da paylaşılan bazı aktivitelerinin ana noktasının … eğitimi olduğunu bu nedenle … sözcüğünün müvekkil tarafından uzun süredir markası ile birlikte kullanıldığını, taraf markalarının farklı olduğu gibi kullanıldıkları alanlarında farklı bulunduğunu, davacı sektörel bazda tanınmış olduğunu iddia etmişse de müvekkilinin açıkça farklı hizmet grubunda faaliyet gösterdiğini, her ne kadar sınıf gözetilmeden bu markanın reddedilmesi iddiasında bulunulmuşsa da koçluk hizmeti almaya çalışan bir tüketicinin, inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir marka ile karıştırmayacağını bu nedenle sınıf sisteminin istisnası tanınmış marka olsa da bu kadar geniş yorumlanamayacağını, tescil edilen mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, özellikle müvekkilinin tüketici kitlesinin bilinçli olduğunu ve uzun araştırmalar sonucunda bu markaya ulaştığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait “…” esas unsurlu markaları ve… sayılı ve “…” ibareli markası ile davalıya ait dava konusu… sayılı “…” ibareli markanın 556 s. KHK m.8/1-b anlamında benzer olmadığı, davacı yanın “…” markası üzerinde 8/3 maddesi uyarınca kazanılmış hakkının bulunmadığı, davacı yanın dosya kapsamına sunduğu deliller neticesinde dava konusu markanın tesciline 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi çerçevesinde engel olunamayacağı, davalı yanın başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu, dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, müvekkilinin itirazına mesnet “…” ibareli markan ile dava konusu “…” ibareli markanın benzer olduğunu, mahkemece yalnızca itirazlarına mesnet “…” ibareli markanın dikkate alındığını, dava konusu marka kapsamına yer alan mal ve hizmetlerin müvekkilinin itirazına mesnet markalarının tescil kapsamında bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının tanınmış olduğunu, buna ilişkin delillerin ibraz edildiğini, mahkemece kendi içinde çelişkili yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kaldırılmasını talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 02.11.2011 gün, 2011/11–567 esas, 2011/676 karar ve 14.11.2012 gün, 2012/11–417 esas, 2012/791 karar, 14.01.2015 gün, 2013/11-1316 esas, 2015/34 karar, 01.04.2015 gün, 2013/11-1572 esas, 2015/1133 karar ve 12.04.2017 gün, 2017/11-74 esas, 2017/728 karar sayılı ilamlarında da benimsendiği üzere, mahkemece gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere, kararın ekinde yer verilebilir ise de, hükmün gerekçe kısmında, HMK.’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi ve Anayasa’nın 141. maddesi hükümlerine uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi, davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüde neden olunmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir. Somut uyuşmazlıkta da mahkeme kararının gerekçe kısmında dava konusu markalara ilişkin görünümlere yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun bulunmadığından, Dairemizce hükmün kaldırılması gerekmiştir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2019 tarih ve …….E. -…… K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip