Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1329 E. 2021/542 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1329
KARAR NO : 2021/542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/05/2019 tarih ve ……./……. E. – …../…… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1953 yılından beri ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan “…” ibaresini kullandığını, “…” markasının “… ve …” sektöründe tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin, …../…. numaralı “… … … …” ibareli marka başvurusuna ………. tescil numaralı … ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın Markalar Dairesince ve bu karara yaptıkların itirazın ise 02.03.2018 tarihli ……-M-…… sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, davalı tarafın slogan markasının kendi içerisinde müvekkilinin … markasını nitelediğini ve vurgunun … ibaresi üzerinde olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirketin bilhassa 05. Sınıf emtiada tanınmış markaları ile iltibas yarattığını ve ilgili tüketici kitlesi bakımından markalar arasında bağlantı kurulması ihtimalini doğurduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili müvekkili şirketin “… … … …” markası ile davacı tarafın … markasının karıştırılmaya neden olacak derecede benzer olmadığını, müvekkilinin dava konusu markasını oluşturan ögelerden birinin alınarak marka karşılaştırılması yapılmasının doğru olmadığını, markaların bir bütün halinde değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin markası ile davalı markasının görsel olarak da tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin markasının slogan marka olup, herhangi bir şekil içermediğini, oysaki davacı markasının …… + …… markası olduğunu, taraf markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, müvekkili şirketin dava konusu markasının 03 ve 05. Sınıf emtiayı, davacı şirketin markasının ise sadece “tıbbi müstahzarları” içerdiğini, davacı markasının 05. Sınıf “…… müstahzarlar” emtiası bakımından tescilli olması nedeniyle ilgili tüketici kitlesinin bilinçli tüketici kitlesi olduğunu ve bu tüketici kitlesinin markaları karıştırma ihtimalinin çok düşük olduğunu, davacı tarafın markasının tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, markalarda ortak olan “…” ibaresinden kaynaklı olarak işaretlerin benzer unsur taşımaları, özellikle ilgili tüketici kitlesinin niteliği göz önüne alındığında yanılgı doğuracak mahiyette sonuçlar yaratmayacağı, zira “…” ibaresi yaratılmış bir kelime olmadığı gibi ilgili emtia bakımından da genel olarak kullanılan (. .., … …. vs) bir ibare olduğu, dava konusu marka başvurusunda anılan ibarenin hiçbir şekilde ön plana çıkartılarak davacı markasına yanaşma kastını göstermediği, aksine markadaki tüm kelimeler ile aynı font ve büyüklükte bir slogan markası yaratıldığı, bu sayede tüketiciye bir mesaj verilmenin amaçlandığı, davacı yanın iddiaları doğrultusunda taraf markaları arasında bir iltibas ihtimalinin kabulü halinde markadaki her biri denk ve eş büyüklükte yazılmış kelimeler açısından da başka başka markalarla iltibas yaratacağı gibi afaki bir durumun ortaya çıkacağı, marka içerisinde “…” ibaresinin ön ses olarak konumlandırılmış olmasının da yine bu algıyı değiştirmeyeceği, nitelik, bilinç ve dikkat düzeyi yüksek olan 05. Sınıf emtianın ilgili tüketici kitlesinin, böylesi bir slogan ile davacı markaları arasında yanılgıya düşmeyeceği, davalının “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığı ve markadaki öncelikli esas unsur olduğu bir durumda davacı markasının tabi ki korunması gerekeceği, ancak iltibas değerlendirmesinin başvuru konusu edilen işaret üzerinden yapılması gerektiği, işaretin fiili kullanımlarının ne şekilde olabileceği ihtimalleri üzerinden bir iltibas değerlendirmede bulunulamayacağı, böyle bir işaretin tesciline izin verilmesi halinin davacı markasından bir imaj transferine de yol açmayacağı, nihayetinde taraf markaları arasında benzer görülen emtia bakımından “…” ibaresinden kaynaklı olduğu iddia olunan benzerliğin, hitap ettiği tüketici kitlesinin niteliği, anılan ibarenin özgün bir kelime olmaması göz önüne alındığında karıştırmaya yetecek düzeyde bir benzerliğin olmadığı, 6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunmadığı, somut olayda taraf markaları birbirleri ile benzer olduğu düşünülen 5. Sınıf emtiada benzer görülmedikleri gibi dava konusu markanın 3. Sınıfta ve ve 5. Sınıfta benzer görülmeyen sair emtiada tesciline izin verilmesi halinin de bulunmadığı, SMK’nın 6/5 maddesinin şartlarının somut uyuşmazlıkta oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının, “…” ibaresinin tanınmış marka olduğu gerçeğini yok saydığını, bu hususlara ilişkin tüm deliller dava dosyasına sunulduğunu, “…” ibaresinin 5. sınıf malları için tanınmış marka olduğu, bu haliyle tanınmış olduğu sektörde ayırtedicik düzeyi” mevcut olduğu gözetilmediğini, yerel mahkemenin markaların benzerlik değerlendirmesi marka hukukuna aykırı olduğunu, dava dosyasına sunulan delillerin tümünün dikkate alınmadığını, taraf markalarının kapsadıkları mallar yönünden yaptığı değerlendirme eksik ve hatalı olduğunu, taraf markalarının 5/1, 5/2, 5/7 sınıf itibariyle aynı malları kapsadığını, 5. sınıfın diğer alt grupları itibariyle de benzer malları kapsadığını, taraf markalarındaki “ilaçlar” mallarının ortalama tüketici kitlesi itibariyle karışıklığa yol açmayacağı yönündeki tespitin “…” markasının “… sektöründe” “tanınmış marka” olması itibariyle eksik ve hatalı olduğunu, davalı markasının anlamsal değerlendirmesi itibariyle markanın mutlak ret nedeni taşıdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “… … … …” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markası arasında 6769 sayılı SMK’nin 6/1 maddesi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunmadığı, zira “…” ibaresinin davacı tarafça yaratılmış bir kelime olmadığı, genel olarak kullanılan bir kelime olduğu, diğer taraftan davalının başvurusunda bulunan “…” ibaresinin öne çıkarılmadığı, davacının markasına yanaşma olarak nitelendirilebilecek bir durumun da bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip