Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1327 E. 2021/513 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1327
KARAR NO : 2021/513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/02/2019 tarih ve ….. E. -……K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının “…” ibareli marka başvurusuna karşı müvekkili adına yapılan itirazların haksız olarak reddedildiğini, davalının …… sayılı ve “…” ibareli marka tescil başvurusunun 12.01.2017 tarih ve … sayılı bültendeki yayınına, bu markanın müvekkilinin …” ibareli markaları ile iltibasa neden olacağı ve aynı sınıfta tescili istendiği için itiraz edilidiğini, ancak itirazının Türk Patent Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, müvekkili adına yayına itirazın yeniden incelenmesi için yapılan 15.09.2017 tarihli ek itiraz neticesinde ise YİDK tarafından “… uyuşmazlık konusu markaların bütünüyle bıraktığı görsel, işitsel ve kavramsal izlenimin de birbirinden önemli ölçüde farklılaşmış olması gibi hususlar birlikte dikkate alındığında, markalar arasındaki farklılıkların benzerliklere göre daha belirleyici rol oynadığı ve söz konusu farklılıkların markalar arasında karıştırılma ihtimalini bertaraf edecek etkide olduğu kanaatine varılmıştır.” denilerek itirazın reddine karar verildiğini, davalı Kurumun gerekçesinin hukuki sebeplerden uzak olduğunu ileri sürerek … sayılı “…”+şekil markasının tesciline ilişkin … sayılı YİDK kararının iptaline, tescil halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş. vekili, müvekkili firmanın tescilini talep ettiği “…” ibaresinde sek ibareli şeklin esaslı unsur olduğunu ve davaya konu markaların ilk bakışta kolaylıkla ayırt edilebildiğini, markaların iltibasa neden olacak bir benzerlik taşımadıklarının açıkça ortada olduğunu, müvekkili firmanın, süt sektörünün en eski ve en tanınan markalarından olan …markası ile süt ürünleri üretimini, gerçekleştirdiğini ve ürünlerini tüm Türkiye çapında satış ve dağıtımın gerçekleştirdiğini,… markasının tanınmış marka olarak yayınlandığını ve bunun yanında … markası ayrıca sektörel tanınmış olarak da kabul olduğunu, Türkiye’de … sektörünün en eski markalarından olan ve …markasının başka bir markanın tanınmışlığından istifade edeceği yönündeki beyanların yerinde olmadığını, markanın bir bütün olarak ele alınması ve marka bölünmeksizin markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiğini, savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu marka ile davacı şirketin “…” ibareli markaları arasında iltibas oluşacak düzeyde benzerlik olmadığı, tüketicilerin bu markalar arasında ilişki kurma riskinin mevcut olmadığı, davacı şirketçe …” ibareli markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında tanınmışlık vasfına haiz olduğunun ispatlanamadığı, somut dava yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanabilirliğinin bulunmadığı, ayrıca markalar arasında iltibas bulunmadığından kötü niyetten de bahsedilemeyeceği, dava konusu başvuru yönünden hükümsüzlük ve YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, fit ibaresinin gıda emtiası bakımından zayıf bir ibare olmayıp ayırt ediciliği yüksek olduğunu, kaldı ki, asla kabul anlamına gelmemekle beraber, çağrışımsal gücü yüksek bir markanın, zayıf dahi olsa tescilli olduğu sürece asgari korumayı haiz olduğunu, markanın esas unsurunun müvekkilinin markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın ise, müvekkili adına tescilli …” ibaresini aynen içeren ve arkasına hiçbir ayırt ediciliği olmayan … kelimesinin eklenmesi ile oluşturulan davalı markası “…” şeklinde olduğunu, …ve… ibarelerinin iş bu davada yapılacak iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, markalar arasında iltibas yaratacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, yerel mahkeme kararında markaların tescil sınıflarının benzerliğinin iltibası arttırmaya yönelik etkisine değinilmemesi eksik inceleme niteliğinde olduğunu, yerel mahkemece iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin yanlış yorumlandığını, davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, davalı Şirketin ………”+şekil ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacının “…sıl unsurlu markaları ile benzerlik bulunduğu iddiasıyla başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının nihai olarak YİDK tarafından … sayılı karar ile reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca somut uyuşmazlıkta, taraf markalarının sınıfsal açıdan benzerliği hususunda değerlendirildiğinde, başvuru kapsamında bulunan mal ve hizmetler ile davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin aynı ve benzer olduğu, dava konusu marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalarının 32. Sınıfta yer alan “……………” dışında birebir örtüştüğü, 32. Sınıfta yer alan “………”nin de, alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, davacının itirazına mesnet olan markalarının kapsamlarında bulunan “…………………………………” malları ile ilişkili olduğu, dolayısıyla anılan KHK maddesinin aradığı ilk şart olan emtia benzerliği şartı, somut uyuşmazlıkta sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta işaretlerin karşılaştırılması hususu değerlendirildiğinde, davalının başvurusunun “…”+şekil ibaresinden, davacının itirazına mesnet markalarının ise “… asıl unsurundan oluştuğu görülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve… E.-… K. sayılı kararında, davalı tarafın marka başvurusunun “…” ibaresi ile çikolata sözcüğündeki “…” ibaresinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu, bir başkası adına tescilli markayı birtakım tanımlayıcı ekler ilave edilerek, markaların ayırt edici kılınmasının mümkün olmadığı,… ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği hukuki gerçeğine işaret edilmiştir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/03/2020 tarih ve …E.-…K. sayılı kararında da …” ibareli marka tescil başvurusu, davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunmuştur. Somut olayda da davalının”….” ibareli markasında, …markasının çatı marka olması nedeniyle iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmayacağı, davacının itirazına mesnet markasının aynen davalının başvurusu içerisinde bulunduğu, taraf markaları arasında ibareler yönünden de 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmış olup, mahkemenin taraf markaları arasında benzerlik olmadığı yönündeki değerlendirmesisi isabetli olmamıştır.
Diğer taraftan, her ne kadar dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ileri sürülmüş ise de bu iddianın ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/02/2019 gün ve … E. – … K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, …nun …sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescil edilen … sayılı “…”+…ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkinine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 27,90.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 201,50.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 79,40.TL olmak üzere toplam 2.080,90.TL yargılama gideri ve 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.143,70.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip