Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1324 E. 2021/512 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1324
KARAR NO : 2021/512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/06/2019 tarih ve …/… E. – …/… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünleri içeren …/……; … ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünleri içeren …/…; … … ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünler ile 35.sınıf hizmetleri içeren …/…; … … ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünler ile 35.sınıf hizmetleri içeren …/…; … … ibareli 29 ve 30. sınıf ürünler ile 35.sınıf hizmetleri içeren …/…; … ibareli 29, 30 ve 32. sınıf ürünleri içeren …/… (Müddet) sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 07.10.2017 tarihinde “…” ibareli, 30.sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, ……../…….. kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından …/M-… sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kötüniyetli başvurunun tescilinin müvekkilinin … esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceğini, YİDK kararının tescili istenen 30. sınıf için iptali ile davalı adına tescili halinde markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının … ibareli markalarının 29, 30, 32, 35 ve 43.sınıftaki gıda ürünleri ve bununla ilgili hizmetlerin sunumu bakımından bu özelliği itibariyle zayıf bir marka olduğu, zayıf markaların ayırt edici gücü yüksek markalar gibi korunmasının mümkün olmadığı, zayıf markaları adına marka olarak tescil ettirenlerin, sonraki zamanlarda anılan işaretleri başkalarının da diğer ayırt edici eklerle ve şekillerle birlikte tescil edilebileceğini öngörmeleri ve buna katlanmaları beklentisinin marka hukukunun evrensel bir prensibi olduğu, davacının …; …; … …; … …; … …; … ibareli markalarıyla davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak genel izlenimde ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, davalı markasında … ibaresinin yalnız bulunmadığı, “…” ibaresinin bütün olarak bulunduğu, “…” ibaresi ile özgün biçimde yazılmış “…” ibarelerinin ayrılmaz biçimde birleştirildiği ve yeni, önceki anlamlarından arınmış tamamen farklı bir görsel, sescil ve anlamsal etki bırakan yeni bir işaret oluşturulmuş bulunduğu, diğer yandan … ibaresinin gıda sektöründe yer alan mal ve hizmetler bakımından diyet amaçlı zindeliği koruyan ve yüksek kalori içermeyen ürünleri tanıtmak amaçlı kullanılmasının bu yargıya varılmasını zorunlu kıldığı, esasen 29, 30 ve 35.sınıf hizmetleri içeren davacı markalarında … ibaresi yanında başka bazı ayırıcı ekler de olduğu, bunun yanında başvuruda da … ibaresi yanında başka bazı unsurların da yer aldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “…” ibareli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun …; …; … …; … …; … …; … ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, bunun sonucunda davacının …; …; … …; … …; … …; … markalı ürünlerini satın almak isterken, “…” ibareli başvuru konusu işareti taşıyan ürünleri satın alma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği, taraf markaları arasında 6769 SK 6/1 anlamında iltibas olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının yerinde olmadığını, “…” markasının zayıf/ tanımlayıcı marka statüsünde olmadığını, ilgili markanın yanına eklenen ekler ile herkesin kullanımına açık olduğu iddiasının mesnetsiz olup hukuka aykırı bulunduğunu, “…” markasının yoğun kullanım sonucu yüksek ayırt edicilik kazanmış olup ilgili husus pek çok yerel mahkeme kararında da tespit edildiğini, markalar arasındaki benzerlik incelemesinin farklılıklardan ziyade benzerliklere odaklanılarak gerçekleştirilmesi gerektiğini, mevcut olayda “…” ibaresinin davalı şirket markasında herhangi bir değişikliğe uğramadan markanın asli unsuru olarak yer aldığını, ortalama gıda tüketicilerinin çok büyük bir kısmını çocukların oluşturduğunu, bu hususun iltibas ihtimalini arttırdığını, dava konusu marka “…” ibaresinden oluşmakta olup öne çıkan unsurun “…” kelimesi olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalının “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, itirazların önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından ….-M-… sayılı kararla reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu “…” markası ile davacının itirazına mesnet “…” esas ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Açıklananlar çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markasının davalının başvurusunda başlangıç kısmında yer aldığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.11.2019 tarih 2019/253 Esas 2019/7113 Karar ve 2020/957 Esas, 2020/5792 Karar ve 10/12/2020 Tarihli kararlarında da belirtiği üzere karıştırma ihtimali değerlendirilirken markaların ilk kısımlarının son kısımlarına göre daha çok göze çarpacağı ve tüketicileri etkileyeceği, bu kapsamda davaya konu başvuru markasında ibare “…” olmakla birlikte, tüketicilerin bir bütün olarak anlamı olmayan bu ibareyi “… …” şeklinde algılayacaklarından davalı başvuru markasındaki esaslı unsurlardan birinin de “…” ibaresi olduğu, bu ibareye eklenen “…” ibaresinin başvuru markasına yeterli düzeyde ayırt edicilik katmadığı, SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca davalının başvurusuna konu markasının davacı markaları ile iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa tatbik edilebilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yapılan irdelemede davalının başvurusunun 30. Sınıfı kapsadığı, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında da başvuru kapsamında bulunan emtianın bulunduğu anlaşıldığından SMK’nın 6/1. maddesindeki emtia benzerliği koşulunun sağlandığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, her ne kadar dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ileri sürülmüş ise de bu iddianın ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/06/2019 gün ve …../…… E. – …../…. K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;

2-Davanın KABULÜ ile, …nun …….-M-….. sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescil edilen ……/……… sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden terkikine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 143,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 102,80.TL olmak üzere toplam 245,80.TL yargılama gideri ve 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 317,60.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip