Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1319 E. 2021/541 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1319
KARAR NO : 2021/541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/05/2019 tarih ve …./… E. – …./… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava konusu …/…. kod nolu “…” ibareli marka başvurusunun, davacının “…”ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, bu benzerliğin iltibas yarattığını, davacının “…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşan 242 adet tescilli markası olduğunu, davacının “…” seri markalarının yeni bir versiyonu, devamı olduğu izlenimi yarattığını, davacı markalarının gücünü ve etkileme alanını zayıflatacağını, kaynak belirtme fonksiyonunu zayıflatacağını, Ankara 2. FSHHM’nin …./… esas sayılı dosyasında “cepclinic” markasının davacının “…” ibareli markalarına benzerliğinin tespit edildiğini, YİDK kararının iptal edildiğini, Yargıtay tarafından onandığını, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek 31.01.2018 tarih ve …-M-… sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davalı şirketin, daha önce davacı tarafından yapılan itirazlarının reddedilerek tesciline karar verilen “ …”, “…”, “…” ibareli markaları olduğunu, davacının “…” ve/veya “…” sözcüğünün geçtiği markalara karşı itirazlarda bulunduğunu, davalar açtığını ve haklı olarak reddedildiğini, Yüksek Mahkemede de bir çok emsal karar olduğunu, “…” ve “…” sözcüklerinin haberleşme hizmetleri, telefon/elektronik ürünler gibi alanlarda herkes tarafından kullanılabilecek, tanımlayıcı, jenerik haline gelmiş bir unsuru olduğunu, TDK Sözlüğünde “…” kelimesinin açıkça … telefonu anlamına geldiğinin ifade edildiğini, yine Türkçe-İngilizce sözlüklerde “…” (…) ibaresinin bilgi teknolojilerinde “…” ( … ) anlamına geldiğini, hizmetin, ürünün vasfını, cinsini belirttiğini, “…” ibaresinin algı ve tanımına ilişkin son yıllarda Yargıtay tarafından verilen kararlarla da algının değiştiğini, davacı adına tescilli “… “markaları var ise de ayırt edici niteliği zayıf “…” sözcüğüne getirilecek çeşitli ekler ile yeni ve ayırt edici başka bir marka yaratılmasının mümkün olduğunu, “…” markası ile davacı markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu, …./… kod nolu “…” ibaresi ile davacı markalarının, benzer olmadığı, dava konusu …/… kod nolu marka kapsamındaki mal ve hizmetlerden “…” malları hariç kalan tüm mal ve hizmetlerin davacı markaları ile aynı olduğu, dava konusu …/… kod nolu “…” ibareli marka ile davacı markalarının ilişkilendirilme dahil, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının “…”, “…” markalarının tanınmış marka olmadığı, dava konusu marka tescili ile davacı markalarından haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya davacı markalarınınn ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği yönündeki koşulların oluşmadığı, dava konusu marka başvurusu hakkındaki kötü niyet iddiasının da kanaat oluşturmaya yeterli olacak bilgi ve belgelerle ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında 556 s. KHK 8/1-b anlamında benzerlik olmadığı, davaya konu markaların tüketiciler tarafından karıştırılmaya konu olmayacağı tespiti hatalı olup kabule imkan bulunmadığını, davalı markanın asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturması nedeni ile tüketicilerin markayı müvekkili ile ilişkilendirmesi ve müvekkilinin markalarının devamı, yeni bir versiyonu olarak algılaması kaçınılmaz olduğunu, ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve tescil halinde marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin başvurusuna konu “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” esas ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip