Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1310 E. 2021/534 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1310
KARAR NO : 2021/534
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/06/2019 tarih ve ……E. – ……..K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardan bu yana aralıksız olarak “…” esas unsurlu markayı kullanmak suretiyle anılan markaya ayırt edicilik kazandırdığını ve “…” ibaresini 3 ve 35. sınıf ürün ve hizmetlerde……. sayı ile adına tescil ettirerek kullanımını sürdürdüğünü, davalının “…” ibareli 3. sınıf ürünleri içeren markanın tescili amacıyla 28.12.2015 tarihinde……. sayı ile başvuruda bulunduğunu, anılan başvurunun müvekkili tarafından yapılan itiraz neticesinde reddine karar verildiğini, bunun üzerine davalının 14.11.2016 tarihinde yeniden “…” ibareli 3. sınıf ürün ve hizmetleri içeren ….. sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğunu, anılan başvurunun da müvekkilinin itirazı sonucunda reddedildiğini, davalının müvekkilinin kullanımlarından haberdar olduğu halde, müvekkilinin markasıyla iltibas yaratmak amacıyla kötü niyetli olarak 13.11.2017 tarih ve…… sayı ile 3. sınıf ürün ve hizmetleri içeren “…….” ibareli markayı adına tescil ettirdiğini, anılan markanın müvekkili markasıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, markaların tüketiciler nezdinde karışıklık yarattığını ileri sürerek, davalı adına……sayı ile tescil edilmiş markanın hükümsüzlüğü ile hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkiline ait “…….” ibareli markanın, “…..” ana markasının bir serisi olarak kurgulanmış ve şekil unsurundan ayrı düşünülemeyecek bir marka olduğunu, müvekkilinin markasında …” ibaresinin ön planda bulunduğunu, taraf markalarının birbirlerinden tamamen farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibareli oldukları, davalı markasının asıl ve ayırt edici unsurunun da “….” ibaresi olduğu, her ne kadar …..” ve……” şeklinde iki ayrı kelimeden oluştuğu iddia edilse de bu iki kelimenin tek başlarına değerlendirilemeyeceği ve davalının markasının da davacının “…” markası ile özellikle fonotik açıdan hemen hemen aynı oldukları, yine davalının “……” ibareli markası ile davacının “…” ibareli markalarının anlamsal, görsel ve sescil olarak, bıraktığı umumi intiba itibariyle ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer olduğu, işaret ve markalarda başka bazı unsurların yer almasının, işareti anlamsal, görsel ve sescil olarak, davacı markalarından ayırt edici kılmadığı, zira bunların başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, davacının … sayılı markasının, davalının markasına göre önceliğinin bulunduğu, davalının markasının kapsamında bulunan tüm ürün ve hizmetlerin, davacının……. sayılı markasının kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı türden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi gereğince tescilli tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece müvekkile ait “………” esas unsurlu seri markaların göz ardı edildiği gibi bütünsel değerlendirmenin de hatalı olarak yapıldığını, müvekkiline ait “………” ibareli markanın, “……..” ana markasının bir serisi olarak kurgulandığını, “……” ibaresinin, “…” ürünlerini kullanan, bu ürünlere son derece bağlı kişileri tanımlamak ve bir marka-tüketici bağı kurup, tüketici aidiyeti oluşturmak amacıyla düşünüldüğünü, bu doğrultuda müvekkiline ait …” ana markası ve “….” esas unsurlu diğer markalar da düşünüldüğünde, esas korunmak istenen ibarenin ve markanın esas unsurunun …” olduğunun ortada bulunduğunu, bunun yan sıra müvekkiline ait markada ana unsur olan …” ibaresinin, orijinal ve tanınmış logosunu muhafaza etmekte ve “issist” ibaresi ise ayrı bir fontta, çok daha küçük ve beyaz arka plan ile yer almakta olduğunu, bütünsel olarak yapılan incelemede, “…….’ın” orjinal şekil unsuru olmadan, müvekkiline ait markanın kullanılamayacağının açıkça görüleceğini, müvekkilinin markasının “şekil” unsurundan ayrı düşünülemeyecek bir marka olduğunu, ortalama tüketicinin bu denli pahalı ürünler üzerindeki markayı karıştırmasının beklenemeyeceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının markasının kapsamında bulunan 3. sınıf malların, davacının …… sayılı markasının kapsamında da aynen yer aldığı, davalının markasının asıl unsurunun “…….” ibaresinden değil, “…….” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin Türkçe’de “…” olarak bilinen ibarenin İngilizce karşılığı olduğu, benzerlik incelemesinin markaların bütünü itibariyle bıraktığı etki nazara anılanarak yapılmasının gerektiği, dolayısıyla taraf markalarının ibareler yönünden de anlamsal, görsel ve fonetik açıdan yüksek düzeyde benzer bulunduğu, dolayısıyla mahkemece davaya konu markanın 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi gereğince, tescilli tüm emtia yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip