Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1309 E. 2021/533 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1309
KARAR NO : 2021/533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2018
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/04/2018 tarih ve ……E. – …..K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, 1 nolu müvekkilinin….,…, …, …,…,…,…, ….. ibareli, 16.sınıf ürünleri içeren …; 2 nolu müvekkilinin de… ibareli 16.sınıf ürünleri içeren… sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, müvekkillerinin ayrıca … gibi tescilsiz marka kullanarak 41. sınıf hizmetlerin sunumunu da yaptığını, …tanıtım işareti ve markalarının tüm Türkiye’de tanınan, maruf ve meşhur markalar olduğunu, müvekkili …nün 1930’lu yıllardan bu yana eğitim hizmeti sunduğunu, …ÜNİVERSİTESİ’nin 1997 yılında kurulduğunu, kötü niyetli davalının müvekkili markalarıyla iltibas yaratan ve onlara tecavüz oluşturan 20.01.2016 gün ve… kod numaralı, “…” ibareli, 41. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkillerinin kötüniyet, iltibas ve tanınmışlık ile yanıltıcılık ve vasıf bildirme vakıalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının, nihaî olarak YİDK tarafında… sayılı kararla işaret ve markaların iltibas yaratacak derecede benzer olmaması gerekçesiyle reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkillerinin seri markalarının arasına sızdığından iltibasın kaçınılmaz olduğunu, öte yandan müvekkilinin … tanıtım işareti ile uzun yıllardan bu yana eğitim hizmeti sunarak markalarına tanınmışlık vasfı kazandırdığını, başvurunun müvekili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece başvuru kapsamındaki ürün ve hizmetlerin genel olarak davacı markalarının kapsamında yer aldığı, ancak başvuru konusu “… ibareli işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak yapılan gözlemde görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacıların tanınmışlık vasfı bulunan “… ibareli markaları ve unvanı ile benzer olmadığı, bu marka ve işaret ile sunulan 41. sınıf ürün ve hizmetlerin idari ve ekonomik olarak bağlantılı şirketler tarafından verildiği şeklinde herhangi bir ilişkilendirme kurmayacakları, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekli olduğu, bu sebeple daha ileri bir tahkikata girilmesinin de gereksiz bulunduğu, başvuru konusu işaretin somut ve soyut ayırt edicilik niteliklerini taşıdığı, tescili için bir izin veya bildirimin gerekli bulunmadığı, gerçekçi olarak bir yanıltıcılık taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece bilirkişi raporu alınmadan ilk celse hüküm kurulduğunu, oysa marka benzerliğinin, aralarında sektör bilirkişilerinin de bulunduğu bilirkişi heyetince teknik olarak incelenmesinin gerektiğini, müvekkilleri adına tescilli 50 marka olup, hepsinin içinde “…” ibaresinin yer aldığını, itirazlarını sadece kendi markalarına değil, halihazırda hukuksal ihtilaf içinde oldukları 3. kişilerin tescilli markalarına da dayandırdıklarını, yaklaşık 350/400 civarında markaya dayalı itirazlarının mahkemece tek tek karşılaştırma yaparak ilk celsede hüküm kurmasının teknik olarak mümkün bulunmadığını, kararda da bu yönde bir değerlendirmenin yapılmadığını, TÜRKPATENT kararında müvekkillerinin ve 3. kişilerin itirazı sonrası dava konusu markadan “eğitim ve öğretim hizmetleri” alt sınıfının çıkartıldığını ve kalan kısımlar yönünden tescil kararının verildiğini, dolayısıyla mahkemenin dava konusu …………..” markasında “…” ibaresinin öne çıkmadığını ve 41. sınıf bakımından benzerlik arz etmediği yönündeki tespiti ile TÜRKPATENT tarafından yapılan bu tespitin de uyuşmadığını, tescil kapsamı içinde bir sınıf hizmetler için benzer bulunan markanın, tescilli diğer sınıflar için benzer bulunmamasının da açık bir çelişki ve mantık hatası oluşturduğunu, davacılar adına tescilli markaların, başvuruda kalan 41. sınıfta yer alan hizmetlerle aynı türde hizmetleri de kapsadığını, bu durumda tüketiciler nezdinde iltibas meydana geleceğinin de açıkça anlaşıldığını, ayrıca müvekkillerinin tescilli markalarının tanınmışlığından dolayı da diğer tüm mal ve hizmetler için söz konusu marka başvurusunun tescilinin iltibas meydana getireceğini, başvuru markasının, müvekkillerinin tescilli/tescilsiz marka ve hizmetlerinin devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesinin bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve ……………E.- … K. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün bulunduğu, mahkemece de davacının itirazında dayandığı tüm markaların dosyaya getirtilerek incelendiği, davacının bu türden bir davada kendisine ait olmayan, halihazırda hukuksal ihtilaf içinde olduğu 3. kişilerin tescilli markalarına da dayanamayacağı, kaldı ki davacının işbu davada Türkpatent nezdinde sunduğu itiraz veya mahkeme nezdinde sunduğu dava dilekçelerinde böyle bir markaya da dayanmadığı, davalının “………” ibareli başvuru konusu işaretin ayırt edici ve baskın unsurları bakımından görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacıların “…” ibareli markaları ve unvanı ile benzer olmadığı, zira bu marka ve işaret ile sunulan 41. sınıf ürün ve hizmetlerin ortalama tüketicilerinin, sadece eğitim ve öğretim hizmetleri alt sınıfı bakımından değil, 41. sınıfın tüm alt sınıflarındaki hizmetler yönünden dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, dolayısıyla taraf markalarını oluşturan işaretler arasındaki kelime ve şekil farklılıkları da dikkate alındığında, anılan sınıf yönünden taraf markaları arasında, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında bir benzerlik bulunduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay’ın emsal uygulamasının da bu yönde olduğu (Yargıtay 11. HD.’nin 25.05.2016 gün ve 2015/10945 E.- 2016/5739 K.), yine davalı başvurusunun 556 sayılı KHK.’nın 7/1-c, f, g bentleri uyarınca da cins, çeşit, vasıf, coğrafi kaynak bildirmediği gibi, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalardan olmadığı veya yetkili mercilerden izin alınmasını gerektirecek markalardan bulunmadığı, Yargıtay 11. HD.’nin 23.11.2020 gün ve 2020/751 E.- 2020/5272 K., 11.06.2019 tarih ve 2018/2802 E.- 2019/4274 K., 15.04.2019 gün ve 2018/957 E.- 2019/2922 K. sayılı ilamlarının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip