Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1296 E. 2021/506 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1296
KARAR NO : 2021/506 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2019
NUMARASI :

BİRLEŞEN ANKARA 4. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN …/… ESAS …/… KARAR SAYILI DOSYASI

DAVANIN KONUSU : FSEK’e Aykırılık

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/03/2019 tarih ve …/… E. – …/… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Diyanet İşleri Bakanlığı ile Sosyal Hizmet Vakfı işbirliği ile 2008 yılında … …’in …. şehrinde inşa edilen ve ……. ….. Cami ismi verilen cami projesinin müvekkili …’e ait olduğunu, bahse konu yere inşa edilen cami ve sözleşmede yer alan eklentileri ile ilgili tüm proje ve tasarımın yine müvekkiline ait olduğunu, eserin müvekkilinin mimarlık alanındaki 40 yıllık birikiminin ürünü olarak tasarlandığını ve FSEK gereğince tüm haklarının müvekkiline ait olduğunu, davalı … ve Mimarlık Ltd. Şti.’nin anılan cami inşasında (danışman) firma olarak görev yaptığını, bu projeyle ilgili tüm fikir ve yaratıcılığın müvekkilinin ürünü olmasına rağmen davalı yanın, müvekkilinden hiçbir izin almadan, bir şekilde proje kayıtlarını ele geçirerek …….. ……. Cami (………. …… ……) ve eklentilerinin bir benzerini … ….. Sanayide inşa edilen cami projesine uyguladığını, davalı … şirketinin hiçbir emek sarf etmeden ve karşılık ödemeden projeyi izinsiz ve haksız olarak kullandığını, davalı yanın bununla da kalmayıp orijinalinden farklı olarak ve aslına sadık kalmayarak uygulamak suretiyle müvekkilinin mimarlık kariyerine leke düşürdüğünü, davalının bu davranışı ile FSEK md. 21’de yer alan işleme hakkının sınırlarını da aştığını, davalının bu eyleminin intihal kapsamında olduğunu, kullanılan projede müvekkilinin adının dahi zikredilmediğini, bu davranışın aynı zamanda FSEK 15/son maddesinin de ihlali olduğunu, davalının haksız maddi çıkar elde ettiğini, dava konusu yer dışında …. … … ve ……… Üniversitesi Kampüsüne inşa edilen cami projelerine de uygulandığını, müvekkilinin maddi yönden de birçok kez zarara uğratıldığını, müvekkilinin dava konusu mimarlık projesinin sadece bir yerde uygulanması için yaklaşık olarak 300.000 TL proje ücreti aldığını ve bu projenin tavan proje olarak her uygulandığı yer için ödenmesi gereken bedelin proje başına 200.000 TL den aşağı olmadığını, projenin zemine bizzat uygulanması ve denetimi suretiyle de bir hizmet verilmesi halinde mimarlık şirketine işveren tarafından ödenmesi gereken bedelin ortalama 500.000 TL civarında olduğunu, böylece davalı yanın müvekkilinden izinsiz olarak kullandığı proje ile asgari 700.000 TL’lik maddi çıkar elde ettiği gibi telif hakkı da ödemeyerek asgari 300.000 TL maddi çıkar elde ettiğini, bir an için davalı yanca uygulanan proje ile müvekkiline ait eserin (proje) tıpa tıp birbirinin aynısı olmasa dahi işlemeden kaynaklanan hakkın işleyen açısından eserin, sahibinin izniyle işlenmesinden sonra varlık kazanacağını, müvekkilinden böyle bir izin de alınmadığından davalının işleme hakkına sahip olduğunun da söylenemeyeceğini, FSEK md. 71/3 başkasının eserini kendi eseriymiş gibi gösterme durumunu manevi haklara tecavüz olarak düzenlendiğini ve manevi haklara tecavüz hallerinde hangi cezalara hükmedileceğinin belirlendiğini ileri sürerek davalının izinsiz olarak ve eserin kendisine aitmiş gibi tanıtması nedeniyle ödemesi gereken telif hakkı karşılığı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlar için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği (projelerin uygulandığı) tarihten itibaren davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, davalı yanın müvekkiline ait eseri orijinaline sadık kalmayarak müvekkilinin unvan ve şerefine gölge düşürmesi ve eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması ve haksız eylemini birçok kez gerçekleştirmiş olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar için 50.000 TL manevi tazminatın fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak müvekkiline verilmesini, davalının internet sitesindeki haksız tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamanın kaldırılmasını, FSEK md. 15 gereğince eserin görülen bir yerine müvekkilinin adının silinmeyecek şekilde yazılmasını talep etmiş, 23.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 11.290,00.-TL, manevi tazminat istemini 50.000 TL’ye yükseltmiş, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin beyan edilen cami inşasında müşavir (danışman) olarak faaliyet yürüttüğünü, davacı yanın iddia ettiği camiinin Ankara’daki hayırsever kuruluşların da katılımı ve girişimi ile Diyanet İşleri Bakanlığı, Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı’nın birlikte çalışması ile oluşturulduğunu ve inşaatı tamamlanarak kullanıma açıldığını, camiinin yapım aşamasında dava dışı … ve ……. Hizmet Vakfı’nın davacı yan ile bir sözleşme yaptığını, belirtilen süre içerisinde davacının edimlerini yerine getirmediğinden ve projeyi tamamlamadığından bu işin yürütümünü davacı yandan aldığını, davacının iddia ettiği camii projesinin kendisine ait olduğuna dair herhangi bir noter tespiti, tescili olmadığını, eserin kendisine ait olduğunu belirtmek amacı ile yaptığı resmi tescil talebinin de bulunmadığını, bunun üzerine ……. …….. ………… şehrinde muhkim bir mimara camii projesinin hazırlatıldığını, ilgili yerin yetkili mercilerinden projenin onaylanmasıyla inşaatın tamamlandığını, bu nedenle davacı yanın ……… ………. ……….. …………. Camii’nde herhangi bir hak sahipliğinin olmadığını, davacının ………. ……….. Camii’nin eser sahibi olduğunu ispatlamak zorunda olduğunu, dosyada bununla ilgili bir delil arz edemediğini, sadece “sonradan eklenme olasılığı dahi bulunan bir beyan” ile projeye onay verdiğini iddia ettiğini, bu çerçevede HMK 327-329.maddeler kapsamında davacı hakkında hukuki işlem yapılmasını da talep ettiklerini, iddia edildiği gibi “… …’in … şehrinde inşa edilen … … Camii” üzerinde de davacının eser sahipliğinin olmadığını, bu projenin davacı adına tescilli olduğunu gösterir belge, resmi başvuru, tescil talebinin bulunmadığını, Diyanet İşleri Bakanlığı ve Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı kayıtlarına başvurulduğunda caminin kime ait olduğu hususunun netlik kazanacağını, davacı yanın dilekçesinde iddia ettiği mezkur caminin ve eklentilerinin bir benzerinin … Organize Sanayide davacının rızası olmaksızın inşa edildiğini, … … de yapılan caminin tamamlanıp ibadete açılma tarihinin 2008, … Organize Sanayi bölgesindeki caminin açılış tarihinin ise 2015 olduğunu, bu caminin … tarafından yaptırıldığını, mimari, teknik projesi ve diğer altyapılarının tümüyle …nın işletme ve tasarrufunda olduğunu, … … Camii projesinin davacı yana ait olmadığını, bu konuda herhangi bir belge ve tescil başvurusunun bulunmadığını, … Organize Sanayi Odasına ve Diyanet İşleri Bakanlığı’na camiinin kime ait bir proje olduğu ve nasıl yapıldığı sorulduğunda dava konusu uyuşmazlığın tümüyle çözüleceğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi dava konusu proje bedelinin iddia edildiği gibi 300.000 TL ederinde olmadığını, bu konuda davacının haksız ve sebepsiz zenginleşmeye gitmek niyeti ile kötü niyetli olarak dava ikame ettiğini, müvekkilinin projeden 700.000 TL ederinde kazanç elde ettiği iddiasının ise hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın açıkça suiniyetli davranarak meslek yaşantısı boyunca ulaşamadığı bir zenginliğe tek bir davayı kullanarak ulaşmak niyetinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 05.11.2012 tarihinde … … Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde … Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projeleri ile davalıların 13.04.2014 tarihinde, … Organize Sanayi Bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projelerinin aynı olmadığı, ancak ikincisinin öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturduğu, davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği (a) bendindeki projeleri ile … Vakfının gönderdiği 2008 yılında … … ‘te uygulanan ve proje sahibi başka bir kişi olarak görülen projenin aynı olduğu, davacının 29.11.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu proje ile … …’te 2008 yılında uygulanan projenin aynı olduğu, davalıların … Organize Sanayi bölgesindeki cami inşaatında uyguladıkları projenin, davacının izni olmaksızın uygulanması sebebiyle davacının manevi haklar kapsamındaki, umuma arz yetkisinin (FSEK m. 14), eser sahibi olarak adın belirtilmesi yetkisinin (FSEK m. 15) ve eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisinin (FSEK m. 16) ihlal edildiği, mali haklar kapsamındaki; yayma (FSEK m. 22) ve çoğaltma yetkisinin (FSEK m. 23) ihlal edildiği, sözleşme yapılmış olsaydı veya rayiç değeri itibari ile davacının isteyebileceği telif bedelinin 6.000,00 TL civarında olacağı, davaya konu proje ile davacı yana ait olduğu ileri sürülen, …-… … cami projesindeki tek benzerliğin, kısmen de olsa kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme şeklinde olduğu; vaziyet planı, kat planları, A-A ve B-B kesitleri, sistem detayları bazında herhangi bir benzerliğin olmadığı, anılan proje için … Sanayi Odası Organize Sanayi Bölge Yönetimi ile bir sözleşme yapılmış olsa idi, mimari projenin uygulanması karşılığında talep edilebilecek ücretin, serbest piyasa rayiçlerine göre;2014 yılı için = 9.879,00TL, 2016 yılı için = 11.290,00TL olabileceği anlaşılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını gösteren araştırma sonucu, ve tüm dosya kapsamından davacının mali ve manevi haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 11.290,00.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00.-TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının internet sitesindeki tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamaların kaldırımasına, FSEK 15. md. gereğince eserin görünen bir yerine ve projeye davacının adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasına, ayrıca “bu eser mimar …’in … … …’daki … … Cami’nin bir kopyasıdır.” şeklinde adının yazılmasına, masrafların davalıdan karşılanmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … ve … … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, husumet açısından yapılan itirazların hiçbir şekilde bu durumu değerlendirmediğini, huzurdaki davada, davacı … tarafından fikri haklarının ihlali iddiasında bulunulmuş ise de, davacı tarafından dosyaya sunulan projelerde … … … firmasının kaşesi yer aldığını, dosya mündericatında yer alan ve davacı tarafından sunulan proje müellifi olarak … Mimarlık Mühendislik Ltd. Şti. görüldüğünü, dosya kapsamın yönünden aslında tüm mimari projelerin dayanağı olan ve uyuşmazlığın kaynağında bulunan … … … … Camii açısından, davacının bu eserde hak sahibi olmadığını, bilirkişiler tarafından dayanak … … … … Camii ile diğer projeler teknik ve mimarı açıdan karşılaştırılmadığını, zayıf benzerliğin iki eser arasında karıştırılma (iltibas) oluşturmayacağını, davacının mimari projeyi hazırladığı kabul edilse dahi, projeyi … Mimarlık Mühendislik firmasına devrettiği için umuma arz hakkının kullanıldığı kabul edilmiş olacağını, FSEK 15. madde kapsamında eser üzerinde adın belirtilmesini talep hakkı mimari eser sahiplerinin sahip olduğu bir hak olduğunu, mimari proje sahiplerinin mimari eser üzerine adlarını yazdırmak için talepte bulunma hakları olmadığını, kabul etmemekle beraber davacının eser sahibi olduğu farz edilse bile FSEK md. 16’ya göre eserde değişiklik yapılması önleme manevi hakkının ihlal edildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, mali haklarını dava dışı … Mimarlık Mühendislik firmasına devreden davacının herhangi bir maddi tazminat talebinde bulunması davacının kötüniyetli olduğunu ve haksız olarak menfaat sağlamaya çalıştığını gösterdiğini, bu projenin 2016 yılı rayiç değeri 6.000,00 TL iken, mahkemenin 11.290,00 TL bedeli maddi tazminat olarak belirlemesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, husumet açısından yapılan itirazların hiçbir şekilde bu durumu değerlendirmediğini, huzurdaki davada, davacı … tarafından fikri haklarının ihlali iddiasında bulunulmuş ise de, davacı tarafından dosyaya sunulan projelerde … Mimarlık Mühendislik firmasının kaşesi yer aldığını, dosya mündericatında yer alan ve davacı tarafından sunulan proje müellifi olarak … Mimarlık Mühendislik Ltd. Şti. görüldüğünü, dosya kapsamı yönünden aslında tüm mimari projelerin dayanağı olan ve uyuşmazlığın kaynağında bulunan … … … … Camii açısından, davacının bu eserde hak sahibi olmadığını, bilirkişiler tarafından dayanak … … … … Camii ile diğer projelerin teknik ve mimarı açıdan karşılaştırılmadığını, zayıf benzerliğin iki eser arasında karıştırılma (iltibas) oluşturmayacağını, davacının mimari projeyi hazırladığı kabul edilse dahi, projeyi … Mimarlık Mühendislik firmasına devrettiği için umuma arz hakkının kullanıldığı kabul edilmiş olacağını, FSEK 15. madde kapsamında eser üzerinde adın belirtilmesini talep hakkı mimari eser sahiplerinin sahip olduğu bir hak olduğunu, mimari proje sahiplerinin mimari eser üzerine adlarını yazdırmak için talepte bulunma hakları olmadığını, kabul etmemekle beraber davacının eser sahibi olduğu farz edilse bile FSEK md. 16’ya göre eserde değişiklik yapılması önleme manevi hakkının ihlal edildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, mali haklarını dava dışı … Mimarlık Mühendislik firmasına devreden davacının herhangi bir maddi tazminat talebinde bulunması davacının kötüniyetli olduğunu ve haksız olarak menfaat sağlamaya çalıştığını gösterdiğini, bu projenin 2016 yılı rayiç değeri 6.000,00 TL iken, Mahkemenin 11.290,00 TL bedeli maddi tazminat olarak belirlemesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili adına alınan tebliğlerin usulsüz ve hukuka aykırı nitelikte olduğunu, 16.05.2016 tarihinde açılan asıl dava ile 01.12.2016 tarihinde açılan birleşen dava dilekçeleri, tensip zabıtları, duruşma gününü bildirir davetiyeler, bilirkişi raporları, ıslah dilekçesi, gerekçeli karar dahil hiçbir tebligat usulüne uygun olarak müvekkili …’ye tebliğ edilmediğini, müvekkilinin iş bu dosyanın varlığını ve hakkında davanın açıldığını ve dosyanın içeriğini dosyaya vekaletnamenin sunulduğu tarih olan 19.09.2019 tarihi itibari ile öğrendiğini, müvekkili adına çıkarılan tüm tebligatların “… … … …/… …/…/Ankara” adresine gönderilmiş olup bu adres müvekkilin eski işyeri adresi olduğunu, 18.09.2019 tarihli sigortalılık tescil ve hizmet kaydı tespitine ilişkin belgeden görüleceği üzere müvekkilinin diğer davalı … Ltd. Şti.’den 25.11.2014 tarihinde ayrılmış ve bu şirket ile hiçbir bağlantısı kalmadığını, yargılama sırasında çıkarılan tüm tebligatlar davalı … Ltd. Şti. çalışanları tarafından tebliğ alınmış olup yapılan bu tebliğler usulsüz ve hukuka aykırılık içerdiğini, UYAP sisteminde tarafımızca yapılan sorgulamada davalı … Ltd. Şti. Vekili Av. … tarafından 20.05.2019 tarihinde müvekkili adına Ankara 33. Noterliğinin 09.06.2014 tarih ve … yevmiye nolu vekaletname sunulduğu ve gerekçeli karar evrakının vekile tebliğ edildiği görülse de dosyaya sunulan vekaletname müvekkilin oğlu olan … … ilişkin olduğundan ve iş bu davada temsil edilmesi için müvekkilin Av. …’i vekil tayin ettiği herhangi bir vekaletname ve görevlendirme de bulunmadığından gerekçeli kararın Av. …’e tebliğinin usulsüz nitelikte olduğunu, dava konusu proje ve projeye ilişkin atılmış diğer imzaların müvekkiline ait olmadığını, dava konusu cami projesinde proje sahibi olarak müvekkilinin ismi gözükse de müvekkilin böyle bir projenin varlığından haberdar dahi olmadığı gibi bu projenin altındaki imzaların ve bu projeye ilişkin olarak başkaca yerlere atılmış olan hiçbir imzanın müvekkiline ait bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, fikir ve sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre, tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
Dosya kapsamında, davalı …’ye yapılan tebligatların, davacı tarafça bildirilen “… … … …/… …/…/Ankara” adresine yapıldığı görülmekte olup, yine davalı tarafça sunulan kayıtlardan bu adresin davalının eskiden çalıştığı iş yeri olduğu ve dava tarihinde bu iş yerinde çalışmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla dosya kapsamında davalı …’ye yapılan tebligatların tebligata elverişli bulunmayan adrese yapıldığı yani usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca da, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılacak ise de, bu maddenin uygulanabilmesi için tebligat yapılacak kişinin vekiline vermiş olduğu bir vekaletnamesinin varlığı gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan evrakların incelenmesinden de davalı … tarafından Av. …’e verilen bir vekaletname bulunmadığı için, bu vekile yapılan tebligatın da usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır.
Yargılamanın davalı …’ye tebligat yapılmadan görülüp karara bağlanması nedeni ile davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır (Yargıtay HGK 17.12.2014 tarih, 2013/1372 esas ve 2014/1065 karar). O halde, mahkemece yapılacak iş, davalı …’ye asıl ve birleşen dava dilekçelerinin tebliği, davacıya cevaba cevap, davalıya 2. cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin verilen karar usul ve yasaya aykırıdır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak ve davalının savunma hakkı kısıtlanarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre asıl ve birleşen davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/03/2019 gün ve …/… E. – …19/… K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;

2-Dosyanın, asıl ve birleşen davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Asıl ve birleşen davada davalılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde davalılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip