Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1244 E. 2021/439 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1244
KARAR NO : 2021/439
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/05/2019 tarih ve…… E. – …….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkilinin tescilli ve tanınmış … markaları ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan hizmetler ile müvekkilinin … markalarının tescilli olduğu hizmetlerin aynı ve benzer bulunduğunu, başvuru markasının …ve … ibarelerinin birleşiminden meydana geldiğini, başvuruda yer alan …ibaresinin İngilizcede …….. anlamına gelen “…” kelimesinin kısaltması olduğunun son derece açık olduğunu, başvurucunun bu markayı kullanmakta olduğu işyerinde (cafe-restoran) müvekkilinin … markalı … ürünlerini satmakta ve kullanmakta olduğu göz önünde bulundurulduğunda …ibaresinin bu markanın kullanıldığı/tescil ettirilmek istendiği “yiyecek ve içecek hizmetleri” bakımından tanımlayıcı olduğunu ve başvuruya hiçbir ayırt edicilik katmadığını, bilakis müvekkilinin … markalarını satmakta ve ürünlerinde kullanmakta olan başvurucunun işyerinin tabelasında ve işyerindeki çeşitli materyallerde … ibaresini kullanmasının müvekkilinin … markaları ile iltibas yaratılmasına sebebiyet vereceğini ve müvekkilinin markalarından haksız kazanç sağlanmasına yol açacağını, kırmızı-siyah renk kombinasyonunun kullanıldığı pek çok marka başvurusu hakkında davalı Kurum ve mahkemeler tarafından verilen emsal kararlarda başvuruların müvekkilinin … markalarına iltibas yaratacak düzeyde benzer bulunarak reddedildiğini, uzun zamandır yoğun şekilde kullanılmakla müvekkili ve onun … markalarıyla özdeşleşmiş olan renk kombinasyonunun taklit edilmesi suretiyle yaratılan ve görsel, işitsel ve konsept olarak iltibas yaratacak derecede benzer olan … ibaresinin aynı ve benzer mal ve hizmetler üzerinde gören tüketicilerin zihninde müvekkili ile maddi ya da manevi bir bağlılık bulunduğu izleniminin oluşacağını, müvekkilinin … markalarının tanınmış olduğu hususunun benzerliğin ve karıştırılma ihtimalinin incelenmesinde dikkate alınması gerektiğini ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde koşulların somut olayda oluştuğunu, davalının başvurusunun kötüniyetli bulunduğunu, müvekkilinin … markalarının tanınmış marka olması nedeniyle YİDK kararının iptali ile müvekkilinin markasını korumak için yaptığı piyasa araştırmaları sırasında davalının … tabelalı işyerinde kendisine ait … markalı ürünleri yoğun şekilde kullanmakta ve satmakta olduğunu ve aynı zamanda bu işyerinde çeşitli materyaller üzerinde müvekkili markalarına benzer kullanımlardan haberdar olmasının üzerine davalının belirtilen kullanımlara ve bu kullanımlar sonucunda müvekkili aleyhine yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabet hallerine son verilmesini ihtar ettiklerini , davalının ihtarnameyi 11.11.2016 tarihinde tebliğ alması ve tarafların arasında sulh görüşmelerinin başlamasına karşın davalının cevabi ihtarnamesi ile talep ve iddiaların kabul edilebilir olmadığını bildirdiğini, davalının ihtarnameyi tebliğ almasının üzerinden 6 gün geçtikten sonra ve cevabi ihtarnamesini göndermesinden 4 gün önce 17.11.2016 tarihinde dava konusu başvuruyu yaptığını, davalı şirketin hukuka aykırı kullanımlarından doğan marka tecavüzü ve haksız rekabet hallerinin tespiti ve önlenmesi talebiyle İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin ……. esasında kayıtlı davanın ikame edildiğini, davalının halihazırda dava dışı …….. sayılı … kelime markası mevcutken müvekkilinin … markasına iltibas yaratacak şekilde oluşturulan … markası için yeni bir başvuruda bulunmasının kötü niyetin başka bir göstergesi olduğunu, başvurucu davalının işyerinde müvekkilinin … markalı ürünlerini yoğun şekilde kullanan ve aynı sektörde faaliyet gösteren basiretli bir tacir olarak müvekkilinin … markasından çok önceden beri haberdar olduğunun açık olduğunu, bunun aksini düşünmenin ve kabul etmenin mümkün bulunmadığını, davaya konu marka başvurusunun salt kötü niyet nedeniyle dahi tümden hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın …….sayılı kararının iptaline, dava konusu 2016/93002 sayılı … markasının tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; taraf markalarının genel izlenim itibariyle benzer olmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların bulunmadığını, kötüniyetin ispatlanamadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili; taraf markaların benzer olmadığını, markalarda olarak yer alan “………. kelimesinin Avrupa dillerinin kökeni olan Latincede işaret eki olan “…..” anlamına geldiğini, davacının markasında yer alan “.” kelimesinin ise ……. vb. kuruyemişleri işaret ettiğini, bu durumda davacı markasının “o fındıklı”, müvekkili markasının ise bu açıklamalar eşliğinde “. ……anlamına geldiğini, davalı müvekkili adına tescilli marka ile davacı adına tescilli markanın farklı sınıflarda tescilli olduğunu, her iki markanın yazım karakterlerinin tamamen farklı olduğunu, davacı markasını havi şişeli ürünlerin, faturalı olarak piyasadan satın alınarak yeniden birçok benzer ama farklı markalı ürünle birlikte satışa arz edilmesi nedeniyle davacı markalarına bir tecavüzden bahsedilemeyeceğini, bu hususların davacı tarafa ihtar edildiğini buna rağmen huzurdaki davanın haksız olarak açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece ; dava konusu marka ile davacının mesnet markalar arasında dava konusu markadaki 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri” bakımından 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, davacının “…” ibareli markasının “……….” bakımından tanınmış olduğu ancak dava konusu marka kapsamında farklı olarak bulunan 43. Sınıfta yer alan “Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” bakımından 556 sayılı KHK m. 8/4 anlamında tescil engelinin söz konusu olmayacağı, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK’nın 16/02/2018 tarih 2018-M -1176 Sayılı kararının davaya konu markanın 43. Sınıfta tescilli “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” bakımından davacının itirazlarının iptali yönünden iptaline, belirtilen mal ve hizmetler yönünden davaya konu 2016/93002 no’da tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, taraf marka işaretleri, parçalara bölünmeksizin bütünsel olarak değerlendirildiğinde, sesçil olarak birbirinden farklı olan ilk kısımlarının dikkat çekici olduğunu, orta unsur olan “…” ibaresinin ikincil sesçil unsuru olarak geri planda kaldığını, bunun yanında “ella” ibaresinin sektörde yaygın kullanılan bir ek haline geldiğini, görsel olarak da taraf markaları arasında benzerliğin bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili; taraf markalarının benzer olmadığını zira markaların yazı tipinin, kompozisyonunun harf sayısının ve renk kombinasyonlarının farklı bulunduğu gibi anlamsal olarak da davacı markasının “………, müvekkili markasının ise bu “…..” anlamına geldiğini, bilirkişi raporundaki muhalif görüşte belirtildiği üzere “…” ibaresinin fındık/fıstık kreması ürünlerinde son kelime olarak kullanımının yaygın olduğunu ve taraf markaları arasında iltibas riskinin bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, Marka YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü ve Terkini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu marka arasında iltibasa neden olabilecek görsel, sescil ve anlamsal benzerlik bulunup bulunmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerektiği, dava konusu “…” ibareli ve itiraza mesnet “…” ibareli markaları arasında, kırmızı siyah renk kompozisyonu ve “…” ibaresinin ortak olması nedeniyle, başvuru kapsamında 43. Sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca ilişkilendirme ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacı tarafça davalı şirket aleyhine İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin….. esasında açılan davada alınan bilirkişi raporunda da, araf marka işaretleri arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davalı şirketin işbu davanın konusunu da oluşturan markasını kullandığı işletmesinde dürüst kulllanım kapsamında değerlendirilemeyecek nitelikte ve davacının “…” markası ile bağlantılı olduğu veya en azından markalar arasında irtibat bulunduğu zannını uyandıracak şekilde “…” markalı ürün ve kavanozlara yer verdiği hususlarının tespit edildiği anlaşılmakla, davalı … ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip