Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1243 E. 2021/441 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1243
KARAR NO : 2021/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/05/2019 tarih ve …….E. – ….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; davalının “…….” ibareli marka başvurusuna, müvekkilinin “……. ibareli tanınmış markalarına dayanarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, dava konusu markada yer alan “……”ibaresinin tescili istenen 43. sınıf yiyecek ve içecek hizmetleri bakımından ayırt edici bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” esas unsurlu markaları ve bu markaların tanınmışlığının da göz önüne alındığında dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluştuğunu, davalının kötü niyetli olduğunu savunarak YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili; taraf markaları arasında benzerlik ve iltibas ihtimalinin olmadığını, “….” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğunu, SMK’nın 6/5 koşullarının oluştuğunun ve kötüniyet iddiasının ispatlanamadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili , taraf markalarının benzer bulunmadığını, müvekkilinin markasının esas unsurlarının ….” ve ….” ibareleri olduğunu, tarafların faaliyet alanlarının farklı bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu markasını uzun süreden beri kullandığını ve müvekkilinin kendi bölgesinde “……………”olarak bilindiğini, davacının tanınmışlık iddialarının ispata muhtaç olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece ; dava konusu marka “………. ibareli olup davaya mesnet gösterilen “……. ibaresi ise başvuru konusu markadaki söz dizimi içinde yer alan ve baskın ya da ayırt edici özelliği olmayan bir sözcükten ibaretten bulunduğu, dava konusu marka bir bütün olarak ele alındığında “…” ibaresinin , hiçbir şekilde davacı markaları ile karışıklığa/iltibasa yol açma ihtimali bulmayacak şekilde, “… … …” bütünü içinde yer aldığı, bunun yanı sıra görsel ve sesçil unsur açısından da davalı markası ile itiraza mesnet gösterilen markalar arasında SMK 6/1 anlamında herhangi bir benzerlik bulunmadığı ve ortalama dikkat ve özene sahip tüketici kitlesi tarafından iltibasa yol açacak şekilde algılanmasının mümkün olmadığı gibi “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğu, davacıya ait “…” ibareli ve ……figürlü kırmızı ve mavi şeritli markanın tertip tarzı ve şekil unsuru ile birlikte tanınmış marka olduğu, bu durum karşısında davacı tarafın tertip biçimi ve şekil unsuru bakımından tanınmış markası ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan başvuru markasına karşı tanınmışlık iddiası ileri sürmesinin hukuken bir değeri bulunmadığı, kötüniyet iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkiline ait “…” ibareli ve “…” esas unsurlu markalarının ayırt edilemeyecek derece benzer olduğunu, dava konusu markada yer alan “…” ve “…” ibarelerinin tescili istenen 43. Sınıf yiyecek ve içeçek sağlanması hizmetleri bakımından ayırt edici bulunmadığını, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, markaların benzerliği konusunda bilirkişi raporu alınmaksızın gerekli teknik incelemeden yoksun biçimde karar verildiğini, müvekkilinin itirazına mesnet markasının tanınmış olduğundan SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu zira müvekkilinin tanınmış markasından haberdar olmayacağının düşünülemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanı kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün bulunduğu, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği ve davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, ülkemizde yaygın kullanılan bir ad ve soyad olduğu, aynı zamanda bir hayvan ismi olarak bilindiği bu nedenle ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğu gözetildiğinde, bir bütün olarak “… … …..” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, 6769 Sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davalı şahsa ait başvuru markasının tamamen farklı algıya yol açtığı, işaretler arasında benzerlik bulunmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip