Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1241 E. 2021/438 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1241
KARAR NO : 2021/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/06/2019 tarih ve……. E. -…… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; müvekkiline ait ……sayılı “…” ibareli marka başvurusunun, davalı şirketin “…” markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak YİDK tarafından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle reddedildiğini, oysa davacının uzun yıllardır yem ve gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının şirket isminde bulunan ….ibaresinin Konya’nın ilçesi olduğunu, davacının tanınmışlığının sınai mülkiyet anlamında korumanın gerekliliği olarak düşündüğü için 13 adet marka başvurusu yaptığını, bir ilçe isminden hareketle oluşturulan davacı markasının hem anlam hem de harf dizisi itibariyle davalıya ait “…” ibareli markalardan farklı olduğunu, “…” ve “…” markaları arasında, aynı alanda faaliyet göstermelerine rağmen, bilinçli tüketiciler açısından iltibas ihtimalinin bulunmadığını, davalıya ait “…” markası ile davacı markası” …” arasında bir harften kaynaklanan ancak anlamı açık şekilde değiştiren bir farklılık olduğunu, davacının … ilçesinde hatta Konya ilinde … denildiğinde akla ilk olarak davacının geldiğini, “…” ibaresini kullanımı sonucu ayırt edici hale getirdiklerini bu hususun YİDK tarafından göz ardı edildiğini, müvekkilinin 1973 yılından beri kullandığı “…” ibaresini marka olarak tescilini talepte haklı olduğunu ileri sürerek 23.03.2018 tarih ve ……… sayılı YİDK kararının iptali ile marka başvurularının tescili işlemlerine devam edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili; davacının marka başvurusu ile redde mesnet marka işaretleri benzer olduğu gibi kapsadıkları emtia ve hizmet sınıfının da aynı/aynı tür ve benzer bulunduğu, taraf marka işaretleri arasındaki tek harften kaynaklanan farklılığın benzerliği ortadan kaldırmadığını, davacının tescilsiz marka kullanımı ve bu kullanım sonucu ayırt edici hale gelindiği iddiasının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesinde düzenlendiğini ancak anılan maddenin itiraz sebebi olabileceğini , davacı tarafça “…” ibareli marka tescillerinin bulunduğu iddia edilmişse de bu markaların müktesep hak teşkil ettiğini ispatlayamadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili, davalının 1996 yılından bu yana tavukçuluk sektöründe ekipmanlar, kafes sistemleri ve makine üretimi yaptığını, geniş bir pazar ağının olduğunu, yüksek hacimli üretim alanlarının mevcut olduğunu, … ismi ile çeşitli firmalarının ticaret sicilinde tescilli olduğunu, … çekirdek ifadesinin uzun süredir kullanıldığını, davalının 19 adet tescilli markası olduğunu, … markasının maruf ve meşhur hale geldiğini, taraf markaların aynı emtia ve hizmetler için faaliyet göstereceğini, markalarda bir harf dışındaki tüm harflerin aynı olduğunu, farklı olan …… harfinin, davacının markasını ayırt edici hale getiremediğini yazılış, söyleniş ve zihinde bıraktığı etki itibariyle … markasının iltibasa neden olacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; dava konusu ……..ayılı … markası ile davalı markalarından …… sayılı ve… sayılı “…” ibareli marka işaretlerinin benzer olduğu, zira taraf markalarının bir bütün olarak bıraktığı izlenim değerlendirilmesinde, her ne kadar taraf markalarının sonunda bulunan san ibaresinin sanayi kelimesinin kısaltması olması, dava konusu markada bulunan … ibaresinin bir ilçe adı olması, davalı markasında yer alan ….. ibaresinin Türkçe anlamı olan bir ibare olması durumu söz konusuysa da ortalama tüketicinin markaları bölerek anlamlarını değerlendirmek gibi bir eğilimi olmadığı ve markaları bir bütün olarak değerlendireceği, … ve … ibarelerinin bir bütün olarak herhangi bir anlamı da olmadığı, markaların, görsel ve işitsel olarak benzer bulunduğu da nazara alındığında markaların bir bütün olarak bıraktığı izlenim açısından benzer olduğu , markası arasında emtia benzerliğinin de bulunduğu bu itibarla dava konusu marka ile davalı markalarından ……sayılı ve ……sayılı “…” ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davacının uzun yıllardır yem ve gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının şirket isminde bulunan … ibaresinin Konya’nın ilçesi olduğunu, davacının tanınmışlığının sınai mülkiyet anlamında korumanın gerekliliği olarak düşündüğü için 13 adet marka başvurusu yaptığını, bir ilçe isminden hareketle oluşturulan davacı markasının davalıya ait “…” ibareli markalardan farklı olduğunu, markalarda yer alan”san” ibaresinin sanayi kelimesinin kısaltması olup davacı markasında yer alan “…” Konya’nın ilçesi olduğunu, davalının markalarında yer alan “….” ibaresinin de “……..” anlamlarına geldiğini, müvekkilinin 2013 yılında tescil ettirdiği markası nedeniyle müktesep hakkının bulunduğunu, 45 yıldır “…” ibaresini kullandıklarını, anılan ibare ile özdeşleştiklerini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve marka başvurusunun tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin “…” ibaresinin tescili için davalı Kuruma başvurduğu, davalı şirket tarafından “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak YİDK’ın…sayılı kararı ile , davalının itirazına mesnet …………. sayılı ve “…” ibareli markaları ile dava konusu başvuru arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle kabul edilerek dava konusu başvurunun reddine karar verildiği, iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, dava konusu başvuru ile davalının redde mesnet ……sayılı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi gereğince iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup karara karşı dava konusu başvuru sahibi davacı tarafça istinaf isteminde bulunduğundan, istinaf incelenmesine konu uyuşmazlık dava konusu başvuru ile davalının redde mesnet ….. sayılı markaları arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 31 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetler ile redde mesnet ……., ……. sayılı markaları kapsamında yer mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmaktadır. İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “…” ve “……” ibarelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan standart karakterlerle yazılmış, “…” ibaresinden, redde mesnet belirtilen markalar da “..” ve “…” ibarelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan, yine standart karakterle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Taraf markalarında yer alan “.” ibaresinin sanayi kelimesinin kısaltması olduğu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin Konya iline bağlı ilçe adı olması, redde mesnet davalı markalarında yer alan “………” ibaresinin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre …….. anlamına geldiği gözetildiğinde “…” ve “…” asıl unsurlu taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal bir benzerlik bulunmamaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu başvurunun, davalı markalarına göre tek farkının “…. harfinden kaynaklandığı, tek harften kaynaklanan farklılığın markaların genel intıba olarak benzerliğini ortadan kaldırmadığı bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu açıklanmış ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu değerlendirmeye itibar edilmemiş, taraf markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar, davacı davada dava konusu ibare üzerinde önceki marka tescillerinden kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu iddia etmiş ve bu iddiası bakımından mahkemece bir değerlendirme yapılmamışsa da, yukarıda açıklandığı üzere taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacının bu iddiasının tartışılması sonuca etkili görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Davacı tarafça YİDK kararının iptali ile birlikte, dava konusu marka başvurusunun tescili işlemlerinin devam edilmesi yönünde karar verilmesi talebinde de bulunmuştur. 556 sayılı KHK kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetki bulunmamaktadır. Tescil işlemi idari nitelikte bir işlem olup Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuçtur. Yine davacının tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesi istemi ayrı bir dava olarak değerlendirilemez. Bu nedenledir ki, açılan davada iki ayrı talebin olduğu ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik isteminde reddedildiği gerekçesiyle davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemez. Dolayısıyla Dairemizce davacının başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebin reddine karar verilmiş, ancak bu nedenle davalılar yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Yargıtay’ın emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay HGK.’nın 22.03.2017 gün ve 2017/11-78 E.-521 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu başvuru ile davalının ……….. sayılı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/06/2019 gün ve ……..E. – ….K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile davalı TPMK YİDK’nın 2018-M-2283 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davacı vekilinin başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00.TL maktu vekaletin ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00 TL. bilirkişi ücreti, 300,00 TL. posta ve tebligat gideri ile istinaf aşamasında yapılan 38,40 TL. tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.138,40 TL. yargılama gideri ve 35,90 TL başvuru harcı ve 35,90 TL peşin harç bedeli toplamı 2.210,20 TL.’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kurum ve davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2021

Başkan Üye Üye Katip
… … … …

.