Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1239 E. 2021/429 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2019/1239 – 2021/429
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1239
KARAR NO : 2021/429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/04/2019 tarih ve……. E. – ……K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin…,… ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 25.08.2014 tarihinde “…” ibareli, 30. sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu,….. kod numarası verilen başvurunun ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından ….sayılı kararla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin…,………………….. esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini ileri sürerek YİDK kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürünler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını, zira başvuruda … ibarelerinin bulunduğunu, benim ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük seviyede olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının… ve……….. esas ve ayırt edici unsurlu olduğu, davalının….sayılı başvurusunun ise … ibareli olduğu, başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf ürünlerin davacı markasının kapsamında aynen yer aldığı, yani ürünlerin aynı türden oldukları, davacının… ve…ibareli markasıyla davalının … ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, çünkü benim ibaresinin ayırt ediciliği bulunmadığı, davalının başvurusunun sadece…sözcüğünü içermediği,… ibare ve biçimli olduğu, başvurudaki sözcüğün de sadece…değil,… olduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 30.sınıf ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde,… ibareli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun… ve…ibareli markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, bunun sonucunda… ve…markasıyla sunulan ürünleri satın almak isterken… ibareli başvuru konusu işaretle sunulan ürünleri satın alma yahut hizmetlerden yararlanma biçiminde bir yanılgıya düşmeyeceği, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece sınıfsal benzerlik tespit edilmiş olmasına böyle bir karar verilmesinin mümkün olamayacağını, doktrin ve yargıtay tarafından kabul edildiği üzere mal ve hizmet sınıfları arasında ayniyet bulunma zorunluluğunun dahi bulunmasına gerek olmadığını, “…” ibaresinin davacı markasının ticaret ünvanı ve lider markası olduğunun hiçbir surette dikkate alınmadığını, mahkemece yapılan incelemenin … ibareleri dahil edilerek yapıldığını, dava konusu markalar açsısından sözcük unsurları açısından benzerlik olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, tanınmış markalarda iltibas ihtimalinin diğerlerine göre daha yüksek olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava,YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının … sayılı başvurusunun “…” ibareli, davacının itirazına mesnet markalarının “…” esas ve ayırt edici unsurlu olduğu, başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf ürünlerin davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, ancak davacının itirazına mesnet gösterdiği markaları ile davalının başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bir benzerlik bulunmadığı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescili için başvuruda bulunmanın kötüniyetli değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.