Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1235 E. 2021/459 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1235
KARAR NO : 2021/459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka YİDK iptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/05/2019 tarih ve ……E. – …….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili firmanın 1984 yılında dondurma sektörüne giriş yaptığını, ismini doğadaki hayvanlardan birisinden aldığını,… isminin iki heceli, kolay hatırlanır, sempatik ve birçok lisanda aynı şekilde telaffuz edilir olmasından dolayı tercih edildiğini, “…” ibaresinin müvekkili firma adına uzun yıllardır tescilli olduğunu, davalı adına tescil edilmek istenen ve diğer davalı tarafından 29. ve 30. Sınıfta tescil sürecinin devamına karar verilmiş olan “… …” ibareli markaya karşı müvekkili firma itirazlarının reddedilmesinin 2002 yılından bu yana adına tescilli bulunan markalarının varlığı nedeni ile kabul edilemeyeceğini, markalar arasına ortalama seviyedeki tüketici tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu ve iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini 15 yıldır kesintisiz bir şekilde kullandığını, markanın nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale geldiğini, davalı yan markasının müvekkili firma markasıyla aynı sınıfta yer aldığını, tüketicilerin, işbu markayı taşıyan malların aynı işletmeden geldiğini ya da üreticileri arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğu düşüncesine kapılacaklarını, bu durumda karıştırılma ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, markalar arasındaki yüksek benzerliğin yanı sıra davalı yanın davaya konu markasını kötüniyetli olarak tescil başvurusuna konu ettiğini ileri sürerek YİDK’nın 08.05.2017 tarih ve ……. karar sayılı ret kararının iptalini ve……. sayılı “… …” marka başvurusunun reddi ile marka tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “… …” markasını 29. ve 30. Sınıftaki mallar üzerinde birçok ülkede tescil ettirdiğini, davacı yan markalarında yer alan “…” kelimesinin ürünün şekersiz, yağsız, sınıf kalori vb. olduğunu tanımlayan bir ibare olduğunu, bu durumda markaların benzer olduğundan söz edilemeyeceğini, davacı markalarının esas unsurlarının “…” ve “…” ibarelerinden oluştuğunu, davacı beyanlarının aksine “…” ibaresinin tanınmış bir marka olmadığını, müvekkilinin “… …” marka başvurusunun itiraza dayanak markalar ile karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, görsel, işitsel ve kavramsal açıdan da benzemediğini, “…” sözcüğünün tek başına ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve tek bir firmanın kullanımına bırakılmayacağını, “… …” ibaresinin markalarla ortak olarak kullanımasından yola çıkılarak başvurunun kötüniyetle yapıldığından bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarında ortak unsur olarak yer alan “…” ibaresinin, İngilizce “…………..” anlamına geldiği, söz konusu ibarenin gıda sektöründe bir ürünün “……….” olduğunu ifade etmek üzere kullanıldığı, tanımlayıcılık içeren zayıf bir marka işareti olduğu, taraf markaları 29 ve 30. Sınıflardaki çekişmeli mallar açısından aynı/aynı tür emtiaları kapsadığı, somut olayda davacı markaları “… …”, “… … …”, “… … … …”, “… …”, “… …”, “… …” ibarelerinden, davalı … başvurusunun ise “…” anlamına gelen “… …” ibaresinden oluştuğu, gıda emtiası bakımından yapılan iltibas değerlendirmesinde, taraf markalarında yer alan diğer sözcük ve unsurların, yeterli ayırt ediciliği sağladığı, “… …” ibareli davacı markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında “tanınmış marka” olduğu iddiasının ve davalı … başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davalı firma tarafından tescil başvurusu yapılan “… …” ibaresinin marka olarak tescili imkanı bulunmadığını, “… …” ibaresinin 29 ve 30. sınıf bakımından tescilinin açıkça mevzuata aykırı olduğunu, müvekkiline ait mesnet markalar ile dava konusu markanın benzer olmadığı yönündeki kararın kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında ortak unsur olarak yer alan “…” ibaresinin gıda sektöründe bir ürünün “kalorisiz, şekersiz” olduğunu ifade etmek üzere kullanılması nedeniyle tanımlayıcılık içeren zayıf bir marka işareti olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının “… …”, “… … …”, “… … … …”, “… …”, “… ….”, “… …” ibarelerinden, davalı … başvurusunun ise “… …” ibaresinden oluştuğu, gıda emtiası bakımından taraf markalarında yer alan diğer sözcük ve unsurların, yeterli ayırt ediciliği sağladığı, davacı tarafta mutlak ret nedenlerinin yargılama sırasında ileri sürülmediği, davacının itirazına mesnet markalarının “tanınmış marka” olduğu ve davalının marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddialarının dosya kapsamına göre sabit bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip