Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2019
NUMARASI : ….
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
….
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan
Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
….
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan
Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/03/2019 tarih ve … sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, müvekkili …’in … ile arkadaş olduğunu ve … kitap serisini oluşturduklarını, …’un kitapta yer alan hikayeleri yazdığını, müvekkilinin ise hikayelere uygun çizimleri yaptığını, kitapların bu şekilde ortaya çıktığını, davacının eserin oluşturulması aşamasında yaptığı çizimlerin, yaratıcı çaba niteliğinde olduğunu ve esere katkı sağladığını, müvekkilinin esere ilişkin çizim çalışmalarına 1968 yılında başladığını, çizimlerin yaklaşık iki üç yıl olduğunu, on ayrı kitaptan oluşan … kitap serisinin 1971 yılında tamamlandığını, birinci sınıfların okumayı sevmesini sağlamaya yönelik kitabın yazılarından çok resimlerinin dikkat çektiğini ve algıyı kuvvetlendirdiğini, günümüzde … denildiğinde ilk akla gelenin müvekkilinin çizimleri olduğunu, …’un varisleri tarafından … kitap serisinin… adına marka olarak tescil edildiğini, kitapların basımı ve satımının halen… tarafından yapıldığını, satışa arz edilen kitaplar ile … internet adresinde eserin resimlerini çizen davacının adının belirtildiğini, bu durumun müvekkilinin eser sahibi olduğunun davalı tarafından da kabul edildiğine açık bir gösterge olduğunu ileri sürerek, FSEK’in 66. maddesi gereğince davalının tecavüzünün refine, usulsüz marka tescilinin iptaline, … kitap serisinin mevcut ve ileride yapılacak basımlarında dış kapağına … isminin çizen olarak yazılmasına, FSEK’in 68/2. maddesi gereğince hesaplanacak telif tazminatı için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL tazminatın eserin davalı şirket tarafından ilk basım tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, FSEK’in 70/3. maddesi kapsamında marka tescil tarihinden dava tarihine kadar eserin çoğaltılarak satışından elde edilen ticari gelirden pay olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, FSEK’in 70/1 maddesi gereğince eserin sahibinin izni dışında basılarak satışa sunulması ve orijinal çizimlerin marka tescilinde tahrif edilmesi nedeniyle 40.000 TL manevi tazminatın eserin davalı şirket tarafından ilk basım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı …. vekili, müvekkili Şirketin müdürü …, … serisinin yaratıcısı …’un kızı olduğunu, öğretmen olan …’un öğrencilerine okumayı öğrenmelerine yardımcı olmak için 1968 yılında on kitaplık … serisini yarattığını, FSEK m.8/1 hükmü uyarınca … ismi ile bu isimle ilişkilendirilen bütün çizim ve tasarımlardan kaynaklanan hakların …’un kızı ve mirasçısı…’a ait olduğunu, FSEK m.11 hükmüne göre eser nüshasında adı kullanılan …’un … eserinin sahibi olduğunu, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 14.12.1988 tarihli kararla…’un …’un temsilcisi olduğunun sabit olduğu, anılan haklar kapsamında verilen izne bağlı olarak … ibaresi ile logosunun… adına marka olarak tescil edildiğini, davacının ortak eser sahipliğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığını, … eserinin çizimlerinden hikayelerine kadar …’un kişisel eseri olduğunu, o dönem …’un öğrencisi olan …’in yalnızca … tarafından taslakları dahi tamamlanan çizimlerin son haline ulaşmasına kısa bir süre için yardımcı olduğunu, davacının hikayelerin yaratım sürecinde ve çizimlerin yapılması aşamasında herhangi bir katkısının bulunmadığını, …’un babasına yardımcı olan öğrencisi …’in adına da babasının yaşadığı dönemin anısı için internet sitesinde yer verdiğini, davacı ile ortak eser sahipliğinin söz konusu olmadığını, davacının eserin oluşturulmasından 46 yıl sonra ve arkadaşı olduğunu iddia ettiği …’un ölümünden sonra kötüniyetli olarak eser sahipliği iddiasında bulunduğunu, davalının, gerçek hak sahibi mirasçılardan aldığı yetkiye dayanarak hakları kullandığından davacının taleplerinden sorumlu tutulamayacağını, davacının taleplerinin kabul edilebilmesi için öncelikler eser sahipliğini ispat etmesi gerektiğini, davacının, davalı ile aralarında bir sözleşme olmadığından bahisle ileri sürdüğü taleplerin yerinde olmadığını, manevi tazminat talebinin de fahiş olduğunu, marka tescillerinin 2005 yılında yapıldığını, manevi tazminata ilişkin taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada Tasfiye Halinde …. vekili, görülmekte olan davada marka hükümsüzlüğü talebinin yanında eser sahipliğinin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinin de bulunduğunu, … dava konusu kitapların basım ve dağıtımı ile hiçbir ilgisinin olmadığını bu nedenle davanın pasif husumet yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu … serisinden oluşan ürünlerin, sahibinin hususiyetini taşıması ve FSEK m.2/1 hükmü kapsamında ilim ve edebiyat eseri, seride kullanılan çizimlerin ise FSEK m.4 hükmü bağlamında ise güzel sanat eseri niteliğinde olması sebebiyle FSEK kapsamında eser niteliği taşıdığı, davanın eser sahipliğine ilişkin çekişmeli kısmının, davacının eserlerde yer alan çizimlerin yaratıcısı dolayısıyla … ile birlikte eser sahibi olup olmadığı hususuna ilişkin olduğu, FSEK’in eser sahipliğinin belirlenmesi konusunda bir takım karineler öngördüğü, FSEK m.11 hükmüne göre yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adı veya bunun yerine tanınmış müstear adı kullanan kimsenin, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılacağı, dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde, … serisini oluşturan kitapların kapağında …’un adının yer aldığı, iç kapakta ise …’un “…” olarak belirtildiği, serinin 2015 tarihli basılarında ise ön kapakta … adının yer aldığı, iç kapakta ise …’un adının “yazan” olarak yer aldığı, söz konusu baskılarda davacının adının yer almadığı, “……” kitabının iç kapağında baskı tarihinin 1969 olarak belirtildiği, …’nin … kitabının iç kapağında baskı tarihinin 1970 olarak belirtildiği, … … kitabının iç kapağında baskı tarihinin 1970 olarak belirtildiği, ….. kitabının iç kapağında baskı tarihinin 1970 olarak belirtildiği bu kitaplarda …. “resimleyen” olarak belirtildiği, 22 Eylül 1966 tarihli gazete kupüründe …. alanında geliştirdiği metotlardan söz edildiği, 1968 yılına ait ilköğretim teftiş raporunda …’un … kitaplarının yazarı ve sahibi olduğunun belirtildiği, … internet adresinde kitabın ilk baskısının 1968 yılında yapıldığının belirtildiği, “…” serisi ürünlerde davacının davalı ile birlikte eser üzerinde “,,,” olarak belirtildiği ancak bunun aksinin davalı tarafından belirtilerek davacının esere katkısının FSEK m.10/3 hükmü bağlamında eserin meydana getirilmesinde teknik hizmet vermesiyle sınırlı olduğu ifade edilmesi ve 10.06.1968 tarihli müfettiş raporunda …’un … hikaye kitaplarının yazarı ve sahibi olduğunun belirtildiğini iddia ve ispat etmesi karşısında FSEK m.11’de yer alan karinenin ispat yükü davacı tarafa düştüğü, davacı tarafından da aksinin kanıtlanamadığı, davacının … kitap serisinden oluşan eser üzerinde hak sahipliğinin bulunmadığı, davacının esere katkısının, FSEK m.10/3 hükmüne göre; bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar olduğu, davacının … kitap serisinden oluşan eser üzerinde hak sahipliğinin bulunmaması nedeniyle, davalılar adına tescilli markaların, bu dava bağlamında hükümsüzlüğünü gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığı, ayrıca davacının marka tesciline uzun süre sessiz kalma suretiyle dava açmayarak davalının marka tescilini kabul ettiği, hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığı, davacının, … kitap serisinin dava tarihine kadar pek çok baskısının olmasına rağmen 46 yıl sessiz kaldıktan sonra dava açmasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, davacının bunca yıl sessiz kalmasının emeğinin karşılığını aldığının göstergesi olduğu, TMK’nın 2 maddesine göre davacının aradan 46 yıl geçtikten sonra hak sahipliği için dava açmasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı tarafça dosyaya sunulan ve hükme esas alınan 10.06.1968 tarihli ilköğretim teftiş raporunun, müvekkilinin dava konusu “…” hikaye kitaplarında yer alan çizimlerin sahibi ve … ile birlikte müşterek eser sahibi olmadığı hususlarına delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını, 10.06.1968 tarihli teftiş raporunda, “…” kitap serisinin çizimlerinin davacı müvekkile ait olduğu ve davacı müvekkilin öğretmen … ile birlikte müşterek eser sahibi bulunduğu hususlarının yer alması beklenemeyeceğinden işbu raporun yerel mahkemece davacı müvekkilinin hak sahibi olmadığına delil kabul edilmesinin hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmadığını, ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu, müvekkilinin dava konusu eserlere katkısının davalı tarafın ispata muhtaç iddialarında ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde teknik hizmet ve teferruata ait yardımlar kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte tamamen müvekkilinin hayal gücünün ve el becerisinin sonucu olan resimlerin, bir an için davalı tarafın iddia ettiği gibi … tarafından taslaklarının dahi hazırlanmış olduğu kabul edilecek olursa son derece basit ve teknik resim bilgisi gerektirmeyen figürlerin çiziminde neden davacı müvekkile ihtiyaç duyduğu ve neden kitaplara resimleyen olarak davacı müvekkilin adının yazıldığı hususunun da açıklığa kavuşturulmasının gerektiğini, müvekkilinin kitapların iç kapaklarında adının resimleyen olarak yer almasının yanında, dış kapaklarında ve resimli ve matematikli fişlerde çizmiş olduğu resimlerin üzerinde imzası da bulunduğunu, müvekkilinin, hem adının hem de imzasının bulunduğu eserler üzerindeki hak sahipliğini ispatla mükellef olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik kararının kaldırılmasını, davaların kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, fikir ve sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, dava konusu “…” serisinden oluşan kitapların, sahibinin hususiyetini taşıması ve FSEK md. 2/1 hükmü kapsamında ilim ve edebiyat eseri, …,olarak kabul edildiği, dosya kapsamında sunulan “…” serisi kitaplarda davacının davalı ile “resimleyen” olarak belirtildiği, ancak davacının esere katkısının FSEK md. 10/3 hükmü uyarınca eserin meydana getirilmesine teknik destek verilmesinden ibaret olduğu, FSEK md. 11’deki karinenin ispat edilemediği, … serisi üzerinde davacının eser sahipliğinin bulunmadığı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda “…” serisinden oluşan ürünlerin FSEK kapsamında eser oldukları, ancak davacının bu eserin ortak ya da iştirak halinde sahiplerinden biri olmadığı, dolayısı ile mali ve manevi haklarının ihlalinin söz konusu olmadığı, davalılara ait… sayılı markalarının da hükümsüzlüklerini gerektirecek bir durum olmadığı, davacının 46 yıl sessiz kaldıktan sonra dava açmasının iyiniyet kurallarına aykırı gerekçesi ile yukarıda açıklanan gerekçe ile davaların reddine karar verilmiştir.
Davacının asıl ve birleşen davaya yönelik iş bu kararlara yönelik istinaf itirazlarının incelenmesi amacıyla Dairemizce duruşma açılmasına karar verilmiş, bu doğrultuda bilirkişi asıl ve ek raporları alınmış, bu kapsamda inceleme ve değerlendirme yapılmıştır.
Dairemizce alınan bilirkişi asıl raporunda özet olarak, davacı … … tarafından yaratılan “…” tiplemesinin FSEK 1/B maddesi anlamında eser, FSEK’in 4. maddesi anlamında da güzel sanat eseri olduğu, bir çocuk kitabının pedagojik açıdan uygun resimleme olmaksızın anlam ifade etmeyeceği, “…” çizimlerinin metne katkı yaptığı, bu katkının FSEK m.9 anlamında olduğu, FSEK 10/3 anlamında teknik yardım olarak nitelendirilemeyeceği, davacının yarattığı “…” tiplemesinde, FSEK 21-25 ile 45’de düzenlenen eser sahibinin mali hakların ihlal edildiği, davacının FSEK 14-17 arasında düzenlenen manevi haklarından, adının belirtilmesi isteme hakkı ile eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkının ihlal edildiği, davacının tecavüzünün durdurulmasını, mahkemece gerekli tedbirlerin alınmasını (FSEK 66), zararın üç katına kadar bedel ödenmesine ve çoğaltma hakkının ihlali halinde öngörülen diğer talepleri (FSEK 68) talep hakkının bulunduğu, davacının, FSEK 70/1-2 bağlamında manevi tazminata hak kazandığı, marka hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu belirlenmiştir.
Dairemizce alınan bilirkişi asıl ve ek raporları ile dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda Dairemizce, asıl davaya ilişkin olarak, aşağıdaki kanaatlere ulaşılmıştır.
Kitapların 1968 yılındaki ilk baskısından itibaren resimleyen … ibaresinin bulunması nedeniyle, davacı … … tarafından yaratıldığı dosya kapsamından anlaşılan “…” tiplemesinin, FSEK’in 1/B maddesi anlamında eser, FSEK’in 4. maddesi anlamında da güzel sanat eseri olup olmadığı yönünde inceleme yapılmıştır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1/B maddesine göre, eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder. FSEK’in 4. maddesinde ise, bir ürünün, güzel sanat eseri sayılması için, estetik değer taşıması şart olarak belirlenmiştir. Bu şart yerine getirilmek kaydıyla, yağlı ve suluboya tablolar, resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tazhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi ve serigrafiler (ipek baskılar), heykeller, kabartmalar ve oymalar, mimarlık eserleri, el işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil ve moda tasarımları, fotografik eserler ve slaytlar, grafik eserler, karikatür eserleri, her türlü tiplemeler, FSEK’in 4. maddesi uyarınca güzel sanat eseridir.
Dairemizce alınan bilirkişi raporunda bu doğrultuda “…” çizimleri teknik açıdan da değerlendirilmiş olup, bu değerlendirmede, çocuk kitaplarının nitelikleri gereği resimli olmaları gerektiği, çocuk kitaplarının, şekilsiz-illüstrasyon-resimleme olmaksızın başarılı olamayacağı, eğitim, öğretim işlevini yerine getiremeyeceği, ayrıca çocuk kitaplarındaki resimlerin sayfadaki oranı, çocuk yaş grubuna göre değişeceği, dava konusu ürünlerde olduğu gibi, 6-7 yaş grubuna hitap eden ve henüz okuyamayan çocuklara hitap eden bir kitap serisinde yazı kadar, hatta daha fazla kitap resmi önem kazanacağı, kitaptaki metin resim oranının ve uyumunun, kitabın bu şekilde yayıma hazırlanması, çizim ustalığı yanında ciddi bir pedagojik uzmanlık gerektireceği, bu doğrultuda illüstrasyon ile kitap resimleme özel bir uzmanlık alanı olup her ressam her çizer kitap resimleme çalışması yapamayacağı, çocuk kitaplarında resimlerin, anlaşılır, basit, çocuğun hitap edilen yaş grubuna uygun, metni açıklayıcı ve tamamlayıcı olacak biçimde tasarlanmasının çok önemli olduğu, “…” kitap serisinin çizimlerinin de yeni okuma yazma öğrenen öğrencilere yönelik olarak bilinçle hazırlanmış, yalın ve öğretici nitelik taşıyan çizimler olduğu, “…” tiplemesinin halka mal olduğu belirlenmiştir.
Dairemizce alınan bilirkişi raporunda da açıkça belirlendiği üzere, FSEK m. 4 anlamında “…” serisinin çizimleri “güzel sanat eseri” niteliğinde bulunup, FSEK kapsamında korunması gereken bir “eser” olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan FSEK tarafından “hususiyet” olarak ifade edilen ve bir ürüne FSEK anlamında “eser” niteliği veren özelliğin de “…” tiplemesinde bulunduğu, bu tiplemenin “sahibinin hususiyetini” taşıdığı da tespit edilmiştir.
Diğer taraftan, davacı vekilince eserin ilk yayınlandığı 1968 tarihinde yürürlükte bulunan FSEK’in 8/3. maddesine göre aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça bir veya birden fazla kişiler tarafından yayımlayanın tayin ettiği plan dairesinde bir eser vücuda getirilmiş ise bu eserin sahibi yayınlayandır hükmüne dayanılmakta ise de, talimata uygun bir eser hazırlanıldığında somut olayda olduğu gibi davacının adının resimleyen olarak yazılmaması gerektiği, diğer taraftan bu madde hükmünün bir kanuni karine olduğu, bu karinenin aksinin ispat edilebileceği, dosya kapsamından davacı ile … arasındaki ilişkinin yayımcının planı dairesinde bir iş yapmak kavramına girmediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu bağlamda davacının eser sahibi olarak bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca dava konusu iddia “…” kitap serisinin ilk basım tarihine dair olmayıp, 2013 ve 2014 yıllarında yapılan basılara yönelik olduğu, bu tarihlerden önce arada basım yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin de dosya kapsamında bulunmadığı anlaşıldığından, davalı tarafça savunulan 46 yıl boyunca sessiz kalma durumunun da somut olayda bulunmadığı, davacının sessiz kalma nedeni ile hak kaybına uğramayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, “…” karakterinin … tarafından çizilerek oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Kitabın ilk basılarında yazar ve çizen ayrı ayrı belirtilmiş olup, resimleyenin “…” olduğu ilk basımlarda belirtilmiştir. Bilirkişilerce de, resimleyen …’in özel bir karakter çiziminin olduğu, konuları, mekanları, figürleri ustalıkla ve akılcı bir şekilde yerleştirdiği, karakterize ettiği ve çizgi anlatımında iyi bir ifade yakaladığı bunun da kitabın başarısında en az yarı yarıya katkıda bulunduğu değerlendirilmiştir.
FSEK’e göre, eser sahibi, söz konusu eseri meydana getiren gerçek kişiyi ifade etmekte olup, eser, bir kişi tarafından meydana getirilebileceği gibi eserin birden çok kişinin ortak çalışması ile de oluşturulması da mümkün bulunmaktadır. Bu hallerde FSEK’te tanımlanan iki durum ortaya çıkmaktadır. Bunlar iştirak eser sahipliği ve müşterek eser sahipliğidir.
FSEK’in 9/1. maddesinde müşterek eser sahipliği düzenlenmiş olup, bu hükme göre, birden fazla kimsenin vücuda getirdikleri eserin kısımlara ayrılması mümkün ise, bunlardan her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır. Müşterek eser sahipliğinde, her bir eser sahibinin yarattığı kısım bellidir ve her biri yarattığı kısmın sahibidir. Bunun sonucu olarak, her bir eser sahibi, kendi yarattığı kısım üzerinde eser sahipliğinden doğan hak ve yetkilerini kullanabilir.
İştirak halinde eser sahipliği FSEK’in 10/1. maddesinde de tanımlanmış olup, buna göre de, birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir. Bu durumda eser sahipliği tek tek şahıslara değil, onların oluşturduğu birliğe aittir.
Bütün bu açıklamalar çerçevesinde … çizimlerinin FSEK md 4 anlamında güzel sanat eseri olduğu, çizimlerin kitapların parçası olması nedeniyle ve davacı tarafından çizildikleri belli olmakla birlikte, davacının FSEK md. 9 anlamında ortak eser sahibi olduğu, eseri vücuda getirenlerin meydana getirdikleri kısımların ayrılabilmesi mümkün bulunuğundan her birinin vücuda getirdikleri kısmın sahibi sayıldığı değerlendirilmiştir.
FSEK’in 18. maddesi uyarınca mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine ait olup, 20. madde uyarınca da alenileşmiş bir eserden eser sahibine münhasıran tanınan faydalanma hakkı, bu Kanunda mali hak olarak gösterilenlerden ibarettir. Bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı (FSEK m.21), bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle, tamamen veya kısmen, doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak çoğaltma hakkı (FSEK m.22), bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı (FSEK m.23) ve bir eserden, doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarıyan aletlerle umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı (FSEK m.24) munhasıran eser sahibine aittir.
Dosyadaki belgelerden davalı …, kitap ressamı …’in iznini almaksızın kitabın yeni basımını dijital ortamda gerçekleştirdiği, sonraki basımlarda da görsel çizim ve karakterlerin özgün çizimlerle birebir örtüştüğü, aynı karakterlerin aynı şekil ve konseptlerde tıpkı basım denilecek ölçüde aynı olduğu bilirkişilerce yapılan tespitlerden anlaşılmakta olup, sahibinin hususiyetini taşıyan … tiplemesinin davalı …. tarafından kullanıldığı kanaatine varılmıştır. Bu durum karşısında davacının yarattığı … tiplemesinin davalı …. tarafından kullanılması nedeni ile davacının FSEK 21-25 ile 45 de düzenlenen mali haklarının ihlal edildiği kabul edilmiştir.
Davacının FSEK’ten kaynaklanan manevi haklarının ihlal edilip edilmediği irdelenmiştir. FSEK’e göre manevi haklar, eseri kamuya sunma hakkı (md.14), eserde sahibinin adını belirtme hakkı (md.15), eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkı (md.16), eser sahibinin eserin üzerinde cisimlendiği malın malik ve zilyedlerine karşı olan haklarından (md.17) ibarettir.
Müşterek eser sahipliğinde umuma arz fiilinin tüm eser sahiplerinin rızası ile gerçekleştirilmesi gerektiği, izin alınmaması halinde umuma arz hakkının ihlalininin oluşacağı, somut olayda da eser sahibi davacının izninin bulunmaması nedeni ile eserin umuma arz edilmesi bir ihlal oluşturmaktadır. Yine eser sahibinin adının belirtilmesi hususunda mühnasır bir hakkı olup, eser sahibinin adsız olarak umuma arz edilmesini istemediği bir eserinin ad belirtilmeden umuma arzı da FSEK 15’ten kaynaklanan hakları ihlal etmekte olup, somut uyuşmazlıkta da bu şartlar gerçekleşmiştir. Diğer taraftan … kitap serisinin çizerinin izni alınmaksızın değiştirilmesi ve adının belirtilmeden yayınlanması da FSEK 16. maddedeki hakkını ihlal etmektedir.
Davacının tecavüzün durdurulması (FSEK 66), zararın üç katına kadar bedel ödenmesine ve çoğaltma hakkının ihlali halinde öngörülen diğer taleplerinin (FSEK 68) yerinde bulunup bulunmadığı değerlendirilmiştir. Mali ve manevi hakların ihlali halinde hak sahibine saldırının durdurulması için dava açma hakkı FSEK’in 66. maddesinde tanınmış olup, tecavüzün refi davasının açılabilmesi için tecavüz eyleminin başlamış ve halen devam etmesi gerekmektedir. FSEK’in 68. maddesi ise FSEK’in 66. maddesinin özel bir uygulaması niteliğinde olup, mali hakkı haleldar edilen kimse FSEK’in 68. maddesi kapsamında talepte bulunması halinde, FSEK’in 66. maddesindeki genel şartlar ve FSEK’in 68. maddesindeki özel şartların aranması gerekmektedir.
Mali haklara tecavüz halinde FSEK’in 68/1. maddesi gereğince, eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
FSEK’in 68. maddesinde sözleşme yapılmış olması halinde istenebilecek bedelin en çok üç kat fazlasının istenebileceği düzenlenmektedir. Somut uyuşmazlıkta mali haklar bakımından yetkili bulunan davacı ile davalı taraf arasında imzalanmış bir sözleşme dosya kapsamında bulunmadığı gibi emsal telif bedelinin sorulduğu Karikatürcüler Derneğinden de olumlu bir yanıt verilmemiştir. Bu doğrultuda FSEK’in 68. maddesi anlamında bir hesaplama yapılabilmesi için taraflar arasında geçerli bir sözleşme olsa idi davacı tarafından istenebilecek telif ücretinin, emsal piyasa rayiçlerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında yer alan …. 25.10.2016 tarihli yazısında, bandrol otomasyon sisteminde isimleri belirtilen dava konusu eserler için 13.11.2014 tarihinden geriye doğru yapılan araştırmada herhangi bir bandrol başvurusuna rastlanılmadığının, söz konusu eserlere için sistemde bulunan stok bandrollerine ilişkin ibraz edilmiş belgelerin birer suretinin gönderildiği bildirilmişse de; bu belgelerde davalı şirketlerin isminin bulunmadığı, ….. Müdürlüğünün 19.10.2016 tarihli yazısında, …’nin markası olan … Yayınları tarafından … … adlı esere 19.06.2015 tarihinde…. numarası verildiği belirlenmiştir.
Bu doğrultuda dava konusu kitapların davalı şirket tarafından hangi tarihte yayınlanmaya başladığı net olarak tespit edilemediğinden haksız fiil tarihi olarak dava tarihi olan 13.11.2014 tarihi esas alınmış, bu doğrultuda bilirkişi heyeti tarafından yapılan araştırmada, kitap resimleme illüstrasyon işi için, piyasa rayiçleri uyarınca ön-arka kapak ve sayfa sayısı dikkate alınarak ayrı ayrı hesaplama yapılması gerektiği tespit edilmiş, 2014 yılı emsal telif ücretinin ön-arka kapak için 175 TL, resimli sayfalar için 35 TL olacağı değerlendirilmiş, dava konusu … kitap serisi için FSEK’in 68. maddesi uyarınca 7.595,00 TL’nin üç katı olan 22.785,00 TL telif tazminatı talebinde bulunabileceği bilirkişi tarafından değerlendirilmiştir. Dairemizce bilirkişi raporu denetlenebilir olduğundan hüküm kurmaya da elverişli bulunmuş, davacının talebi kısmen yapıldığından bu FSEK’in 68. maddesi kapsamında yapılan fazlaya ilişkin hakkı da saklı tutulmuştur.
Diğer taraftan mali ve manevi hakları saldırıya uğrayan kimse, zarara uğraması ve zarar verenin kusurlu olması halinde tazminat davası açabilir (FSEK m.70/1-2). Ancak saldırıya uğrayanın malvarlığında bir eksiklik olmadığı halde, saldırgan, haksız eylemi neticesinde haksız kazanç elde etmiş olabilir. Bu şekilde elde edilen kazancın, saldırıya uğrayan hak sahibine verilmesi imkanı FSEK’in 70/3. maddesinde hükme bağlanmıştır. Ayrıca saldırıya uğrayan hak sahibi kazancın devri yanında, saldırının durdurulması bağlamında kanunun (FSEK 68) kendisine tanıdığı medeni ceza talebinde bulunmuş ise, bu durumda FSEK’in 68. maddesi bağlamında talep edilen bedel bu kazançtan indirilir. Buna göre mali hakları ihlal edilen hak sahibi, saldırının önlenmesi bağlamında Kanunun kendisine tanıdığı bedel ile elde edilen karın kendisine verilmesini talep ettiğinde, devredilecek miktardan talep edilen bedel indirilecektir. Eğer medeni ceza miktarı elde edilen kazançtan fazla ise kazancın devrine de imkan bulunmayacaktır.
Bu kapsamda yapılan irdelemede, bilirkişiler, …, … ve …. tarafından düzenlenen 16.07.2020 tarihli ek raporda, verilen görev doğrultusunda, 13.11.2014 (dava) tarihinden geriye doğru kitap satışlarının incelendiği ve davalı şirketin 46.089 adet … kitapları satışından 195.169,45 TL net kar elde ettiği tespit edilmiştir. Ancak, yukarıda belirtildiği üzere dava konusu eserde davacı ile davalı …’un FSEK md. 9 anlamında ortak eser sahibi olduğu, tarafların eser üzerindeki haklarının ½ oranında olacağı, bu doğrultuda davacının, FSEK 70/III uyarınca talep edebileceği temin edilen kar bedelinin 195.169,45 : 2 = 97.584,72 TL olacağı bilirkişi raporunda belirlenmiştir. Dairemizce bilirkişi raporu denetlenebilir olduğundan hüküm kurmaya da elverişli bulunmuştur. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere, saldırıya uğrayan hak sahibi kazancın devri yanında, saldırının durdurulması bağlamında kanunun (FSEK 68) kendisine tanıdığı medeni ceza talebinde bulunmuş ise, bu durumda FSEK’in 68. maddesi bağlamında talep edilen bedel bu kazançtan indirileceği için davacının FSEK 70/3 hükmüne göre talep edebileceği belirlenen 97.584,72 TL’den FSEK 68 uyarınca belirlenen 22.785,00 TL’nin indirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda da davacının FSEK 70/3 kapsamında talep edebileceği miktar 74.799,72 TL olup, davacının talebi şimdilik 1.000 TL olarak yapıldığından, talebin 1.000 TL’lik kısmı kabul edilmiş, fazlaya ilişkin hakkı da saklı tutulmuştur.
Mali hakların ihlali halinde tazminat talep edilebileceğini öngören FSEK’in 70/2. Hükmü haksız fiile atıf yaptığı için mali hakların ihlali halinde maddi tazminatın yanı sıra manevi tazminat da söz konusu olabilir. Yukarıda ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere davalının eylemi ile davacının FSEK’ten kaynaklanan manevi hakları olan, eseri kamuya sunma hakkı (md.14), eserde sahibinin adını belirtme hakkı (md.15) ve eserde değişiklik yapılmasını yasaklama hakkının (md.16) ihlal edildiği, davacının davalı ….’den manevi tazminat istemekte haklı bulunduğu, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile tarafların sosyo ekonomik durumları ve ihlalin niteliğine göre 30.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından … sayılı markaların hükümsüzlüğü de talep edilmiş olup, dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa 556 Sayılı Markalar Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanması gerektiği, 556 Sayılı KHK’nın 8/5. maddesine göre, tescil için başvurusu yapılan markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedileceği, somut uyuşmazlıkta da davalı ….’nin, kendisinin eser sahibi olmadığını bildiği, başkaları tarafından meydana getirilen bir güzel sanat eserini marka başvurusuna konu etmesinde kötü niyetli olduğu, ayrıca bu hususun 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesine de aykırılık oluşturduğu kanaatine varıldığından davacının davalı ….’ye asıl davada yönelttiği iki adet markanın hükümsüzlüğü yönündeki talebin de kabulü yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Asıl davaya yönelik tüm bu açıklamalar karşısında, davacı … … tarafından yaratılan “…” tiplemesinin FSEK 1/B maddesi anlamında eser, FSEK’in 4. maddesi anlamında da güzel sanat eseri vasfında bulunduğu, dava konusu eylemin … kitap serisinin ilk basım tarihine dair olmayıp, 2013 ve 2014 yıllarını kapsaması nedeniyle davacının sessiz kaldığından bahsedilemeyeceği, davacının “…” çizimlerinin metne katkı yaptığı, bu katkının FSEK’in 9. maddesi anlamında olduğu, davacının çizimlerinin FSEK’in 10/3. maddesi anlamında teknik yardım olarak nitelendirilemeyeceği, davacının yarattığı “…” tiplemesinin davalı tarafça davacıdan izin alınmadan kullanılması sonucunda davacı eser sahibinin mali hakların ihlal edildiği, diğer taraftan bu durumun davacının eser sahipliğinden kaynaklanan manevi haklarını da ihlal ettiği, davacının susma nedeni ile hak kaybına uğradığından bahsedilemeyeceği, zira davacının yeni basımlar üzerine iş bu davayı açtığı, davacının tecavüzünün durdurulmasını, mahkemece gerekli tedbirlerin alınmasını (FSEK 66), zararın üç katına kadar bedel ödenmesine ve çoğaltma hakkının ihlali halinde öngörülen diğer talepleri (FSEK 68) talep hakkının bulunduğu, davacının, FSEK 70/1-2 bağlamında manevi tazminata hak kazandığı, davacının FSEK’in 68. maddesi uyarınca 7.595,00 TL’nin üç katı olan 22.785,00 TL telif tazminatı talebinde bulunabileceği, davacının, FSEK 70/III uyarınca talep edebileceği temin edilen kar bedelinin 74.799,72 TL olabileceği, davacının FSEK 68 ve FSEK 70 uyarınca taleplerinin şimdilik 1.000’er TL olarak yapıldığından, davanın taleple bağlı kalınarak kabul edildiği, davacının bu taleplere yönelik belirlenen miktarlara yönelik fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması gerektiği, FSEK’in 66. maddesi uyarınca davalının tecavüzünün ref’i talebinin karşılanması gerektiği, … Kitap serisinin dava tarihinden sonraki basımlarında dış kapağına … isminin çizen olarak yazılması talebinin kabulünün gerektiği, … ibareli markaların hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu kanaatine varılmış ve asıl davanın kısmen kabulüne yönelik olarak aşağıda gösterildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
Birleşen davaya yönelik yapılan incelemede ise, esasen birleşen dava dava konusu markaların müşterek sahibi bulunması nedeni ile davalı …. karşı yöneltilmiş ise de, dava dilekçesinin bu şekilde hazırlanmadığı, asıl davada ileri sürülen taleplerin birleşen davada da davalı …. yöneltildiği, gerek davalı Şirketin tasfiye halinde olması, gerek davalı şirketin davacılara yönelik bir haksız fiilininin bulunmaması, gerekse de davacının beyanından bu taleplerin sehven yöneltildiği anlaşıldığından birleşen davada davacı tarafından davalıya yöneltilen marka hükümsüzlüğü talebi dışındaki taleplerin reddine karar verilmiş, marka hükümsüzlüğü davası yönünden ise markaların dava sırasında diğer davalı … devir edilmiş bulunması nedeni ile davalı … hakkında bu talep yönünden konusuz kalan dava için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21.03.2019 gün ve … sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile
a) FSEK 68/2 madde uyarınca 1.000,00 TL telif tazminatının 20.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı …… Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
b) FSEK 70/3 maddesi uyarınca belirlenen 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …… Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
c) FSEK 70/1 maddesi uyarınca 30.000,00 TL manevi tazminatın 20.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı …… Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine,
ç) FSEK 66 maddesi uyarınca davalının tecavüzünün ref’ine,
d) … Kitap serisinin dava tarihinden sonraki basımlarında dış kapağına … isminin çizen olarak yazılması talebinin kabulü ile … Kitap serisinin dava tarihinden sonraki basımlarında dış kapağına … isminin çizen olarak yazılmasına,
e) … Kitap serisinin dava tarihi itibariyle mevcut basımlarında dış kapağına … isminin çizen olarak yazılması talebinin REDDİNE,
f) Marka hükümsüzlüğü yönündeki talebin kabulü ile … ibareli markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
4-Asıl dava yönünden Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 2.185,92.TL nispi karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 717,30.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.468,32TL’nin, asıl davada davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Asıl davada davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre maddi tazminat talepleri için tayin ve tespit olunan takdiren 2.000,00.TL, kabul edilen manevi tazminat talepleri yönünden 5.900,00.TL, ve tecavüzün refi talebi için 5.900 TL ve marka hükümsüzlüğü talebi için 5.900 TL olmak üzere toplam 19.700,00.TL vekalet ücretinin asıl davada davalıdan alınarak asıl davada davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre reddedilen manevi tazminat yönünden tayin ve tespit olunan 5.900,00.TL vekalet ücretinin asıl davada davacıdan alınarak asıl davada davalıya verilmesine,
7-Asıl davada davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 362,30.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 4.000,00.TL bilirkişi ücreti, 313,50.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 6.475,80.TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre takdiren 4.933,95.TL’ye 717,30.TL peşin harç ve 25,20 TL başvurma harcı bedeli eklenerek toplam 5.676,45.TL’nin asıl davada davalıdan tahsili ile asıl davada davacıya verilmesine, bakiye kısmın asıl davada davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Asıl davada davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.353),
10-Birleşen davada davalı …… Ltd. Şti’ye yöneltilen usulsuz marka tescilinin iptali yönündeki talebinin konusuz kalması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada davalı ….. Ltd.Şti’ye yöneltilen diğer taleplerin REDDİNE,
11-Birleşen dava yönünden Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 717,26.TL harçtan mahsubu ile bakiye 657,96.TL’nin, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Birleşen davada davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre reddedilen maddi talepler yönünden 2.000,00.TL, reddedilen manevi tazminat talepleri yönünden 5.900,00.TL, reddedilen ref talebi için 5.900 TL olmak üzere tayin ve tespit olunan 13.800,00 TL vekalet ücretinin birleşen davada davacıdan alınarak birleşen davada davalıya verilmesine,
13-Birleşen davada davacı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
14-Birleşen davada davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
15-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
16-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
17-Davacı kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve birden fazla duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 4.080,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
18-Davalılar kendilerini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve birden fazla duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 4.080,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 17.03.2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…