Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1221 E. 2021/470 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1221
KARAR NO : 2021/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/02/2019 tarih ve …. E. – …ayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı … davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin köklü bir firma olduğunu, ……..sayılı “….” ibareli markanın sahibi bulunduğunu, davalı gerçek kişinin ise ……..sayılı “……” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca kabul edildiğini ve başvurunun reddedildiğini, ret kararına karşı davalı başvuru sahibi tarafından itirazda bulunulduğunu, itirazı inceleyen YİDK’in, davalı itirazını kabul ederek ret kararından döndüğünü, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, davalının, müvekkil marka hakkına tecavüz edecek şekilde başvuru konusu markayı kullandığını, öte yandan ticaret unvanı nedeniyle de müvekkili itirazının haklı bulunduğunu, müvekkili markasının tanınmış olduğunu ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca da başvurunun tescil edilemeyeceğini, davalının kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’in …….. sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “… ibareli markası arasında dava konusu marka başvuru kapsamında yer alan 35. sınıftaki “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” dışında kalan tüm emtia yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, 35. sınıftaki “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” dışında kalan tüm emtia yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, diğer kısımlar yönünden ise iltibas koşulunun oluşmadığı, hükümsüzlük istemi yönünden ise; davalının marka başvurusu ile fiili kullanımının bilirkişi raporunda belirtilen şekilde farklı olduğu, bu şekilde davacı markasına yakınlaşmaya çalıştığı, bu durumun kötü niyet göstergesi olduğu gerekçesiyle YİDK kararının iptali yönünden açılan davanın kısmen kabulüne, ………. sayılı YİDK kararının dava konusu 2016/86393 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıftaki “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” dışında kalan tüm emtialar yönünden iptaline, 35. sınıftaki “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” malları yönünden YİDK kararının iptali için açılan davanın reddine, hükümsüzlük davasının kabulüne, dava konusu 2016/86393 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili katılma yoluyla, mahkemece davanın kısmen reddine karar verilen mallar yönünden de iltibas tehlikesinin bulunduğunu, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının, kısmen redde ilişkin kısmı ile yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, somut olayda ibarelerin bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim dikkate alındığında dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katıldığını, işaretler arasında benzerlik olmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığını, kötü niyet iddiasının ispat edilemediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli marka arasında, başvuru kapsamında yer alan “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” mallarına özgü perakendecilik hizmetleri hariç diğer mallara özgülenmiş 35/05. alt sınıftaki perakendecilik hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira markaların asli unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu ve başvuruda farklı olarak yer verilen “… ibaresinin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, “Araç tekerlekleri için metalden olmayan takozlar.” mallarına özgü perakendecilik hizmetleri yönünden ise iltibas tehlikesinin bulunmadığı, mahkemece vekalet ücreti ile yargılama giderinin hesaplanmasında bir yanlışlık yapılmadığı, her ne kadar davalının fiili kullanımları gözetilerek dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru değil ise de bu yönden davalı gerçek kişi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, Dairemizce hükümsüzlük davasında kurulan hükme yönelik bir istinaf incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı … davalı … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ile davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı ile davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ile davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ile davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı ile davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/04/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip