Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1209 E. 2021/411 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4.FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI : …

….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/04/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1974 yılından itibaren ilaç sektöründe aralıksız faaliyet gösterdiğini, …. sayılı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının bu marka ile iltibas yaratacak nitelikteki … sayı ile “…” ibareli marka tescil başvurusuna müvekkilinin itirazının, davalı … YİDK’nın 02.10.2017 tarih ve … sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa her iki markanın da 6 harften oluştuğunu, ortak ibaresinin başlangıç kısmında yer alması nedeniyle markaların birbirinin serisi olarak niteleneceğini, markaların emtiasının da aynı olduğunu, dolayısıyla karıştırılma ihtimalinin oluşacağını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, davacının ilaç sektöründe müvekkilinin ise diyet yemeklerinde faaliyet gösterdiğini, “…” ve “…” markalarının görsel, biçimsel, anlamsal, fonetik bir benzerliğinin bulunmadığını, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin oluşmayacağını, İngilizce kökenli “…” ibaresinin ….” anlamının bulunduğunu, “…” ibaresinin ise İtalya’da bir şehir ismi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının ….” ibareli markası ile davacının “… ….” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, taraf markaları arasındaki benzer olan “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbı ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbı ve veterinerlik amaçlı kimyasal reaktif maddeler ile bunların satış hizmetlerinin” reçete ile satıldığından, hedef tüketici (bilinçli) kitlesinin (Doktor-eczacı-veteriner), davalının ….+…” ibareli markasını gördüğünde, davacıya ait “……” bareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, taraf markaları arasında benzerlik olmadığından, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı, davacı vekilinin uyuşmazlık tespitinden ve bilirkişi raporundan sonra, başvuru ibaresinin 556 sayılı KHK 7/1-c maddesi açısından mutlak red sebebi olduğunu iddia etse de bu iddiasının dava dilekçesinde de yer almadığından, iddia ve savunma değişikliği yasağı kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, işbu davanın nispi ret gerekçeleri ile açılmış bir dava olduğunu, markalar arasında bir benzerlik bulunmasına rağmen, bilirkişilerin markaların benzer olmadığı yönündeki kanaatinin, marka hukukunda nispi ret gerekçelerinin işlemez hale gelmesine yol açacağını, böyle bir kanaatin kabulünün “aynı veya ayırtedilemeyecek derecede bir benzerlik” olmadığı sürece, ilaç markaları için dava açmayı fuzuli hale getireceğini, müvekkilinin markasının, ayırtedici gücü yüksek orjinal nitelikte bir marka olduğunu, ilaç etken maddesinden türetilmiş bir marka da olmadığını, bu nedenle zayıf marka sayılamayacağını, mahkemece müvekkilinin markasının ayırt edici gücü yüksek ve orjinal bir marka olduğu hususunun dikkate alınmadığını, mahkemenin görsel, işitsel ve anlamsal olarak ayrı ayrı değerlendirme yapmaksızın, genel ifadelerle taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal bir benzerlik bulunmadığını kabul ettiğini, taraf markalarında harf dizilimlerinin ve harf sayısının birebir aynı olup, markaların büyük kısmını aynı harflerin oluşturduğunu, bu haliyle taraf markaları arasında görsel ve işitsel olarak, markanın bütününe yayılan bir benzerlik bulunduğunu, ilaçların da “reçeteye tabi olan ürünler” ve “reçeteye tabi olmayan ürünler” olarak iki kategoride satışa sunulduğunu, 5/1. sınıf mallar bakımından dahi nihai tüketicilerin, anılan ürünlerin alıcıları sayılmasının gerektiğini, uzman tüketici kitlesinin, farklı iki marka karşısında olduğunu anlasa dahi, “… – …” markaları arasında bir bağ bulunduğu, bu markaların aynı kişiye ait olduğu, bu malları yapan işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu, markaların geldiği kaynağın aynı olduğu yönünde kanaat oluşması halinde iltibas riskinin bulunacağını, ayrıca mahkemece “…” göz önünde bulundurması gereken mutlak ret gerekçelerinin dikkate alınmamasının da hukuka aykırı olduğunu, zira işbu davada, Kurum kararının iptali davasının yanı sıra hükümsüzlük isteminde de bulunulduğunu, bu nedenle davaya konu marka itibariyle hem…. bakımından bir inceleme yapılmasının gerektiğini, bilirkişi raporunda “…” ibaresinin İngilizce kökenli ve Türkçe karşılığının ise “….ı” anlamına geldiğinin tespit edildiğini, bu ibarenin 5. sınıf mallar için ayırt edici olmadığını, dolayısıyla davalı markasının reddinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar taraf markalarının 5/1. sınıfta yer alan mallar ile bu malların satışına özgülenmiş 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinde aynı veya benzer ise de, genel olarak … ürünler olarak tanımlanan 5/1. sınıf “ilaç” ürünlerinin, doktorlar tarafından reçetelenip, eczacılar tarafından hastaya verilen ürünler olduğu, dolayısıyla iltibas değerlendirilmesinin de konunun uzmanı sayılan doktorlar ve eczacıların görüşü dikkate alınarak yapılmasının gerektiği, bu durumda bir veya birkaç harf farklılığının dahi iltibas tehlikesini önleyeceği, mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan ve aralarında bir eczacı ve bir akademisyen doktor bulunan bilirkişi heyetince, başvuruda yer alan “…” ibaresinin …” anlamına geldiğinin ve taraf markalarının sonunda yer alan “….” ibareleri de nazara alındığında, anılan markalarının kapsamındaki emtianın bilinçli tüketicileri olan doktorlar, eczacılar ve ilaç mümessillerince “….” ayırt edilebileceğinin belirtildiği, dolayısıyla mahkemece ibareler yönünden taraf markaları arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin olmadığı, yine davacının mutlak ret nedenlerine YİDK aşamasında ve hükümsüzlük istemini de içeren işbu davada da ön inceleme aşamasına kadar dayanmadığı gibi en erken bilirkişi raporuna itirazlarını içeren 24.12.2018 tarihli dilekçesinde dayandığı, dolayısıyla mahkemece iddia ve savunma değişikliği yasağı kapsamında anılan itirazların değerlendirmeye tabi tutulmamasında da bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip