Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1202 E. 2021/369 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : ….
KARAR NO : ….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2019
NUMARASI :….

….
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, İmha

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/06/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “….” markalarının sahibi olduğunu, davalının müvekkili şirketin yetkili servisi olarak hizmet vermekteyken …. verdiği ürünlerin sahte çıkması üzerine bu sıfatının sonlandırıldığını, davalı şirket yetkilisinin sahte ürünler için daha dikkatli olunacağı yönündeki bildirimden sonra davalıya tekrar yetki verildiğini, ancak bu kez ….. davalının sattığı ürünlerin sahte çıkması üzerine, davalı aleyhine…. şikayette bulunulduğunu, yetkisizlikle Ankara’ya giden dosyanın….. numarasını aldığını, soruşturma dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda ise gerekli inceleme yapılmadan, davalı tarafından satılan ürünlerin “…. olduğu neticesine varıldığını, sadece görsel inceleme yapan bilirkişilerin ürünlerin tekrar dolum yapılıp yapılmadığı hususunu irdelemediklerini, hatalı mütalaa neticesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan dosyasında takipsizlik kararı verdiğini, ancak seri numaralarından tonerlerin hangi fabrikada üretildiğinin tespit edilmesi ve fabrikalarca belirlenen ağırlıklarının mukayese edilmesi ve toner tozunun mikroskopla incelenmesi neticesinde, partikül şeklinin karşılaştırılması ve tonerlerde bulunan tıpa üzerindeki güvenlik etiketinin kaldırıldığı veya söküldüğü yönünde bir iz olup olmadığının araştırılması gerektiğini, ürünlerin kutularından dahi sahte olduğunun anlaşıldığını, davalının tanınmış…..” markalarını kullanarak haksız yarar sağladığını ileri sürerek, marka tecavüzün ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, el konulan ürünlerin karar kesinleştiğinde imhasını, hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Savcılık tarafından aynı olayla ilgili takipsizlik kararı verildiğini, takipsizlik kararına temel olan raporda marka tecavüzünün olmadığı sonucuna varıldığını, davacının ürettiği ürünlerdeki fabrikasyon hataları konusunda defalarca uyarıldığını, bu nedenle “….. olayının tek başına ürünün sahte olduğunu göstermeyeceğini, müvekkilinin verdiği hizmetlerle davacının yaptığı ticarete katkıda bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya ait “….” markalı toner ürünlerinin satış yetkilisi olan davalının, 15/03/2017 ve 05/04/2017 tarihli sevk irsaliyeleri ile….. satılan ürünlerin “yeniden doldurulmak ve sahte ambalajlara konulmak suretiyle üretilen sahte ürünler olduğu” şeklindeki davacı taraf iddiasının yerinde ve doğru olup olmadığı ve bu açıdan davalı eyleminin marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplandığı, davacı tarafın …… markasını kullanmış olması karşısında, olayda marka ihlalinin bulunduğu ve davacı markalarının kullanılmasından daha çok davalının, markaların yanında hologram, ambalaj gibi şeylerle kendi sattığı ürünün davacının ürünü olduğu algısını yaratmasının haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı taraf eyleminin davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun ve haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, önlenmesine, bilirkişi raporunda belirtilen taklit olduğu ifade edilen tonerlerin karar kesinleştiğinde imhasına, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu kartuşların, davacının Türkiye ….. satın alınarak, dava dışı ….. satıldığını, müvekkilinin davacının yetkili distribütöründen satın almış olduğu ürünleri kar payını da katarak, olduğu gibi…..sattığını, müvekkilinin tedarik ettiği ürünlerin, tedarik edildiği kutu ve ambalajları ile müşterilere gönderildiğini, ayrıca müvekkil tarafından herhangi bir kutulama, ambalajlama veya etiketleme yapılmadığını, dava konusu tonerlerin akıtma olayının tek başına kartuşun dolum kartuş olduğu veya orijinal ürün olmadığı anlamına gelmeyeceğini, kartuşlardaki akıtmanın cihazdaki durum ünitesinin yıpranması sebebiyle toneri tutmaması veya cihaz içine yerleştirirken tonerin cihaz içerisine dökülmesi veya saklama koşulları, nem, ısı onamları, dış darbe ve son kullanma tarihinin geçmiş olması veya toner statik merdanesinin kenar keçeliklerinin sağlıklı olmaması veya bıçağın sorunlu olması nedeniyle de meydana gelebildiğini, bu nedenle mahkemece görüşüne başvurulan raporun hükme esas alınamayacağını, ayrıca dava konusu olayla ilgili davacı tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasının ardından yapılan soruşturma kapsamında savcılık tarafından yapılan bilirkişi incelemesinde; ……” marka tonerin orijinal ürün olduğu ve bu ürünlerin iltibas ve iktibas suretiyle müşteki adına tescilli markalardan doğan haklara tecavüz edilmediğinin” tespit edildiğini, bu nedenle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, müvekkili şirketin davacıya ait marka hakkına tecavüzünün veya haksız rekabetinin olmadığının, ceza mahkemesi kararı ve hükme esas alınmayan bilirkişi raporları ile sabit olduğu olayda, yerel mahkemece verilen kararın hatalı bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, imha istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemenin davalının Altınordu Belediyesi’ne sattığı dava konusu tonerlerin sahte olduğunun tespitinin, sadece tonerlerin akıtma olayına dayanmadığı, tam tersine taraf vekillerinin beraberinde getirdikleri uzmanlara sorular yöneltilmek suretiyle yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi heyet raporu ile davalının ürün kutularının kapak altlarının sıcak silikonla yapıştırılması, tonerin muhafazası için kağıt veya strafor yastıklar yerine havalı yastık kullanılması, orijinal kutuların renklerine göre ton farklılıklarının bulunması, yabancı kelimelerin yazımlarındaki imla hataları, ölçü farklılıkları, matbaa baskı kalitesi düşüklüğü gibi verilere dayandığı, bu şekilde sahteliği tespit edilen tonerler üzerinde, davacının “….. markasının kullanılmış olması karşısında, olayda marka hakkının ihlalinin bulunduğu gibi, davalının eyleminin TTK.’nın 55/1-a ve 55/4. maddeleri uyarınca haksız rekabet de teşkil ettiği, aynı bilirkişi raporunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca suç duyurusunda bulunulmasının ardından yapılan soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda, ürünlerin orijinal olduğuna dair yapılan tespit ile oluşan çelişkinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan raporda hologram, kutu içindeki ve dışındaki ambalajlar, ürün kodları, ambalajlar üzerindeki yazılar, renkler, ambalajların yapıştırılma biçimleri gibi tüm faktörlerin dikkate alınarak bir değerlendirme içermemesinden kaynaklandığının bildirildiği, davalının dava konusu sahte ürünlerin davacının …..A.Ş.’den satın alındığına dair savunmasını ispatlayan hiçbir delilin ise bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip