Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1198 E. 2021/395 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
NUMARASI :….

….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/05/2019 tarih ve … sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili; davalının “…” ibareli marka başvurusuna, “…” ibareli markalarına dayanarak yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa itirazlarına mesnet tanınmış, “…” ibareli markaları ile dava konusu marka arasında karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu markadaki asli unsurun “… “ibaresi olduğunu, aynı zamanda “…” ibaresinin, müvekkilinin ticaret unvanın çekirdek unsuru olarak yer aldığını, bu nedenle davaya konu olan “…” markasının tüketiciler nezdinde ilişkilendirme ihtimalinin son derece yüksek olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin … ibareli seri markalarından birisi olarak algılanacağını ileri sürerek YİDK’nın 13.11.2017 tarih ve… sayılı kararının iptalini,…. sayılı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü ve terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt edici gücünün yüksek olmaması, şekilsel/fonetik/ anlamsal farklılıklar ve bütünsel izlenimlerin farklı bulunması nazara alındığında davacının itirazına mesnet markları ile dava konusu markanın benzer olmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili, “…” kelimesinin anlamının sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır, kalpte oluşan duyguları kaynağı anlamına geldiğini, “…” kelimesinin ise apayrı iki sözcük öbeği olup anlam itibariyle farklı olduğunu, TPMK nezdinde “…” ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, bazılarının tescil tarihlerinin davacının markasınınkinden daha eski olduğunu, davacının itirazına mesnet marklarının tanınmış olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiği, davalının “…” ibareli başvuru markasıyla davacının … …, … … ve diğer … asıl unsurlu markaları yönünden kısmen, “…… yönünden de tamamen emtia benzerliği nedeniyle taraf marka işaretleri arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğu, bilirkişi raporunda aynı yöndeki görüşe aynı gerekçelerle iştirak edildiği, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, tesçilli marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının … …, … … ve diğer … asıl unsurlu markaları ile “…… ibare ve biçimli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, taraf markalarının idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı, işletmesel kökenlerinin aynı olduğu konusunda ortalama düzeydeki tüketici kesiminde bir yanılgı yaşanabileceği bu açıdan 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile …. sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu …. sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili; taraf markalarında yer alan “…” ibaresinin ayırt edici gücünün düşük olduğunu, anılan ibarenin çeşitli sektörlerde sıklıkla kullanıldığını, taraf markalarının….anlamsal olarak farklı oldukları gibi bütünsel izlenimlerinde farklı bulunduğunu, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu marka arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı gibi dava konusu markanın, davacının seri markası olarak algılanabilecek nitelikte olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili; müvekkili ile davacı şirketin hiçbir alanda rakip olmadıklarını, …” kelimesinin anlamının sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır, kalpte oluşan duyguları kaynağı anlamına geldiğini, “…” kelimesinin ise apayrı iki sözcük öbeği olup anlam itibariyle farklı olduklarını, markalarındaki asli unsurun ” …” ibaresi olduğunun kabul edilmesinin yerinde bulunmadığını,TPMK nezdinde “…” ibareli birçok marka tescilinin olduğunu, bazılarının tescil tarihlerinin davacının markalarından daha eski bulunduğunu, davacının öncelik hakkının bulunmadığını, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında, uyuşmazlık konusu mallar bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, davacı markaları ile “….” ibaresini benzer gören Yargıtay 11. HD.’nin 26.06.2019 tarih ve …. sayılı ilamının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla, davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90’ar TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip