Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1196 E. 2021/396 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI : ….
…..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/04/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin İngiltere’de kurulan ilk … operatörü olarak 01.01.1985’te ilk mobil görüşmesini yaptığını, 32 ülkede faaliyette bulunduğunu, Türkiye’de de 3300’den fazla çalışanı olduğunu, 18.4 milyon abonesi bulunduğunu, “…?” ibareli marka başvurularının ayırt ediciliği bulunmadığı gerekçesiyle nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa marka olarak tescil ettirmek ibarenin slogan niteliğinde olup ayırt edici vasfına haiz olduğunu, müvekkilinin anılan ibareyi yurt içi ve yurt dışındaki reklam ve tanıtım faaliyetlerinde yoğun şekilde kullanarak ayırt edici hale getirdiğini, marka olarak tescil ettirmek ibarenin tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin karakteristik özelliklerine atıfta bulunmadığını ileri sürerek dava konusu … sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; dava konusu başvurunun ayırt ediciliği bulunmadığını, davacının kullanıma ilişkin sunduğu delillerinde tanınmış “…” markası ve çeşitli görsel pozisyonların yer aldığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; dava konusu başvurunun “…?” şeklinde ön plana çıktığı, başvuru kapsamındaki 09,35,38,41,42. sınıftaki emtia ve hizmetler yönünden ayırt edicilik özelliği taşıdığının söylenemeyeceği, işareti gören ortalama tüketici kitlesinde, tescil kapsamındaki mallar/hizmetler açısından bu işaretin marka olarak yani bir ticari işletmenin mallarını tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mallarından ayırt edildiğini sağlayan bir algılama oluşturmasının mümkün bulunmadığı, bu ibarenin başvuru kapsamındaki emtialarda her tacir tarafından seçilip kullanılabilir nitelikte bir slogan olduğu, ortalama tüketiciler tarafından ticari kaynak belirten bir işaret olarak algılanmasının mümkün bulunmadığı, bu açıdan başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesindeki mutlak red sebebi oluşturduğu, ayrıca “…?” şeklindeki ibarenin, başvuru tarihinden önce kullanıldığı ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandırıldığı kanıtlanmadığından 6769 sayılı SMK’nın 5/2 maddesindeki koşulun da oluşmadığı, YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, dava konu ibarenin… firmaları tarafından kullanılan dünyaca ünlü bir slogan olduğunu, müvekkilinin tüm reklam ve tanıtım kampanyalarında bold karakterlerle ön plana çıkarıldığını, bu nedenle anılan ibareyi gören tüketicinin marka olarak algılamasının kaçınılmaz olduğunu, “…” ibaresinin tescili talep edilen mal ve hizmetlerle herhangi bir anlamsal ilişkisinin bulunmadığını, ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu, anılan ibarenin müvekkili tarafından faaliyet gösterilen sektörde daha önce hiçbir firma tarafından markasal olarak kullanılmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı Kanun’un 5/1-b maddesinde, herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceklerinin düzenlendiği, madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bu hükme göre, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin, marka olarak tescil edilmelerinin mümkün bulunmadığı, buna göre dava konusu “…?” ibareli başvurunun ayırt ediciliğinin bulunmadığı yönündeki ilk derece mahkemesinin kabulünde bir isabetsizlik görülmediği, davacı tarafça 6769 sayılı SMK’nın 5/2 maddesi gereğince kullanım yoluyla başvuru konusu ibareye ayırt edicilik kazandırıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip