Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/05/2019 tarih ve….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin mali haklarını kullanma yetkisine sahip olduğu … bilgisayar yazılımlarının, davalı tarafından herhangi bir sözleşme ve izin olmaksızın, şifre kırmak suretiyle bilgisayarlarında kullanıldığını, davalının bu şekilde haksız kazanç elde ettiğini, müvekkiline ait bilgisayar programlarının davalı tarafından izinsiz ve lisansız kullanılmasının, müvekkilinin mali haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek, FSEK’in 68. maddesi uyarınca şimdilik 55.800,00 TL’nin haksız eylemin gerçekleştiği tarih olan 17/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari (reeskont) faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 28/12/2018 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 150.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, söz konusu programın, iş yerinde bulunan bilgisayarlara kendilerince değil iş yerinde bulunan bir çalışan tarafından kurulduğunu, kurulumu yaptığı tespit edilen bu kişinin iş akdini feshettiklerini, davacının internet sitesinde, söz konusu programın bir kereye mahsus satın alınması durumunda birden fazla bilgisayara yüklenebileceğinin belirtildiğini, müvekkili tarafından programın satın alınması durumunda birden fazla bilgisayarda kullanılabileceği düşünüldüğünde, davacının bir adet lisans bedeli üzerinden tazminat isteyebileceği, davacının 4 adet sözleşme yapılmış gibi tazminat talep etmesinin, sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını ve kötü niyetli bir talep olduğunu, ayrıca dava konusu programın güncel sürümü üzerinden talepte bulunulduğunu, oysa müvekkili bilgisayarlarında tespit edilen en yüksek sürümlü programın … 6 Pro programı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafın … adlı bilgisayar programlarının mali hak sahibi olduğu, davalı tarafın iş yerinde yapılan tespitte, 4 adet bilgisayarda davacıya ait … adlı programın 6.0, 7.0, 5.0 ve 4.0.2 sürümlerinin kurulu, yüklenmiş ve çalışır vaziyette olduğunun belirlendiği, bilgisayarlarda kurulu bulunan programlar nedeniyle davacının FSEK’in 68. maddesi uyarınca 3 kat toplam 193.435,50 TL talep edebileceği, ancak ıslah talebi ile davacı tarafça 150.000,00 TL’nin talep edildiği ve HMK’nın 26. maddesine göre talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 150.00,00 TL telif tazminatının 17/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, mahkemece dosyaya sundukları uzman görüşünün dikkate alınmadığını, uzman görüşünde de açıklandığı üzere davacının sattığı programdan alınacak tek bir lisansın, lisansı alan kişiye ait sayısız bilgisayarda kurulabileceğini, yine yeni sürüm geldiğinde eski sürümün ortadan kalktığını ve güncel olmayan yazılımın kullanılmasının mümkün bulunmadığını, yazılımın 4 bilgisayarda bulunmasının, hepsinin kullanılıyor olduğu anlamına gelmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın yerinde olmadığını, eski sürümlerin yeni sürümler ile aynı fiyattan hesaplanmasının isabetli bulunmadığını, ayrıca bu raporun eksik incelemeye dayandığını, hüküm altına alınan tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, FSEK’in 68. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı iş yerinde yapılan delil tespiti sonrasında bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, toplam 4 adet bilgisayarda, 5 adet kurulu ve çalışır durumda … isimli yazılımın bulunduğu, beş yazılımın üçünün 6.0 versiyonu, diğerlerinin ise 4.0.2 ve 5.0 versiyonları olduğu açıklanmıştır. İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında sunulan bilirkişi raporunda da, davalı bilgisayarlarında kurulu bulunan … programının ilim ve edebiyat eseri niteliğinde olduğu, davacının söz konusu programın mali haklarını kullanma yetkisine sahip bulunduğu, davalının bu yazılımları izinsiz olarak kurduğu, bu şekilde davacının çoğaltma hakkının ihlal edildiği belirtilmiştir.
5846 sayılı FSEK’in 22. maddesinde, eser sahibinin mali haklarından olan çoğaltma hakkı düzenlenmiştir. Buna göre, bir eserin herhangi bir şekilde çoğaltılması hakkı münhasıran eser sahibine ait olup, maddenin son fıkrası uyarınca çoğaltma hakkı, bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiillerini de kapsamaktadır. Davalı iş yerindeki 4 adet bilgisayarda, beş ayrı … programının yüklü ve çalışır vaziyette bulunduklarının tespit edildiği, davacıyla sözleşme yapılmadan veya davacının izni olmadan gerçekleşen bu eylem ile davacının çoğaltma hakkının ihlal olunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça söz konusu programları, bilgisayarlara indiren ve kullanan şirket çalışanının şirket yetkilisi tarafından tespit edildiği ve iş akdine son verildiği, bu programlarının indirilmesinin kendileri yönünden gerekmediği savunulmuş ise de davalı iş yerinde bulunan bilgisayarlarda, söz konusu programların kurulu olması, ayrıca programın kurulmasının ve çalışır vaziyette olmasının çoğaltma hakkının ihlali için yeterli bulunması karşısında, davalının bu savunmaları yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davalı taraf, davacıya ait programdan bir adet alındığında, bu lisansın istenilen kadar bilgisayara kurulabileceğini ve çalıştırılabileceğini, dolayısıyla tek bir lisans fiyatına göre değerlendirme yapılmasını savunmuş, buna ilişkin olarak ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında dosyaya uzman görüşü sunulmuştur. İlk derece mahkemesince davalının bu savunması üzerinde durulup, sunduğu uzman görüşü de değerlendirilmediğinden, Dairemizce hem sunulan uzman görüşünün değerlendirilmesi hem de davalı tarafın ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptığı itirazların karşılanması için ek rapor alınmıştır.
Dairemize sunulan bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan ek bilirkişi raporunda; davalı iş yerinde yapılan tespit sonrasında bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, davalı bilgisayarlarında bulunan yazılımların yüzer lisans olduğuna dair herhangi bir açıklamanın olmadığı, şayet lisansların yüzer lisans olması durumunda bunun raporda belirtilmesinin gerektiği, diğer bir deyişle tespit raporunda, yüzer lisanstan bahsedilmemesinin, bu hususa bakılmadığını değil bu hususun olmadığını gösterdiği, sunulan uzman görüşünün de doğru ancak eksik bulunduğu, … programı için genel bir tespit yapıldığı, sanki yazılımın her daim yüzer lisans şeklinde yüklendiği ve/veya kullanıldığı algısının oluştuğu, … yazılımının hem yüzer lisans hem de tekil lisanslamayı desteklediği, tespit esnasında yüzer lisans kontrolü de yapıldığından, bu hususun yazılmamasının, yüzer lisans tespit edilemediğini gösterdiği açıklanmıştır. Bu durumda davalının, davacının mali haklarını kullanma yetkisini haiz olduğu bilgisayar yazılımlarını izinsiz biçimde bilgisayarlarına kurduğu, söz konusu yazılımların hem yüzer lisans hem de tekil lisanslamaya uygun oldukları ve tespit bilirkişi raporunda, yazılımların yüzer lisanslı olduklarına dair herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, davalı tarafça sunulan uzman görüşünün de, davalı bilgisayarlarında yapılan incelemeye dayanmadığı, genel olarak … programının yüzer lisanslı olduğunun açıklandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, sırf davacıya ait programın yüzer lisanslı olarak da kullanılabilmesinin, davalının hukuka aykırı eyleminin de bu kapsamda olduğunu göstermeyeceği, zira söz konusu programın tekil lisanslamayı da desteklediği kanaatine varılmış, davalının bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacı vekilince, Dairemize sunulan ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, 30.06.2021 tarihli duruşmada, mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verildiği halde bilgisayar mühendisi bilirkişiden ek rapor alındığı ve bu nedenle raporun hükme esas alınamayacağı açıklanmış ise de, Dairemizce yalnızca dava konusu yazılımların satışının bulunup bulunmadığı ve fiyatlarının belirlenmesi konusunda talimat yoluyla mali müşavir bilirkişiden rapor alındığı, talimat cevabının gelmesi üzerine bu rapordaki satış fiyatları da gözetilerek rayiç bedelin tespiti, davalının ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazlarının karşılanması ve uzman görüşünün değerlendirilmesi için 30.06.2021 tarihli celsenin bir nolu ara kararı ile ek rapor alınmasına karar verildiği, karar içeriğinden açıkça hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan bilgisayar mühendisinden ek rapor alınmasına karar verildiğinin anlaşıldığı, zira kararda talimat yoluyla alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin gözetilmesi gerektiği belirtildiği gibi mali müşavir bilirkişiden talimat yoluyla rapor alınmasına karşın ek rapor için talimat yazılmasına ilişkin bir karar verilmediği gözetildiğinde, davacı vekilinin ek raporun usulsüz olduğuna ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafın eyleminin, davacının kullanmaya yetkili olduğu çoğaltma hakkının ihlali niteliğinde olduğunun tespitinden sonra, davacının FSEK’in 68. maddesi uyarınca talep edebileceği tazminatın belirlenmesi gerekmektedir. FSEK’in 68. maddesi, “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm kapsamında, sözleşme yapılmış olması halinde istenebilecek bedelin (varsayımsal sözleşme bedeli) ne şekilde tespit edileceği konusunda HGK’nın 20.03.2002 tarih, ….. sayılı ilamı yol gösterici niteliktedir. Anılan kararda, varsayımsal sözleşme bedelinin, eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta gibi kriterler dikkate alınarak eser sahibinin tecavüzde bulunanla sözleşme yapması halinde isteyebileceği bedele göre belirlenmesi gerektiği açıklanmıştır. Varsayımsal sözleşme bedeli belirlenirken, varsa ihlal konusu mali hakkın devrine ilişkin önceki sözleşmelerden yararlanılabilir. Bu tür sözleşmeler emsal alınırken, sözleşmenin dava konusu olaya ne ölçüde uyduğunun, aradaki farklılıkların ve benzerliklerin neler olduğunun gözetilmesi zorunludur. Somut olayda, davaya konu programın, davacı tarafça satışa sunulan bir program olması ve benzer uyuşmazlıklardaki Yargıtay uygulamaları da gözetildiğinde, izinsiz olarak kurulan programın varsayımsal sözleşme bedelinin tespitinde, davacının satış fiyat listesinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tespiti yapılan yazılımın distribütör şirket tarafından verilen fiyatları herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan esas alındığından, Dairemizce, davalı bilgisayarlarında tespit edilen eski sürüm yazılımların satışının yapılıp yapılmadığı, satışı yapılıyorsa fiyatlarının ne olduğu, bu yazılımlar satılmıyorsa yazılımın hangi versiyonunun satıldığı, bu versiyonun satış fiyatının ne olduğu, liste fiyatları üzerinden yapılan standart bir indirim oranı olup olmadığı, dava konusu yazılımların en son hangi tarihte ne fiyatla satıldığı hususlarında, HMK’nın 221. maddesi uyarınca dava dışı şirketin ticari defter kayıtları ve faturaları üzerinde bir mali müşavir bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir. Talimat yoluyla alınan mali müşavir bilirkişi raporundan, dava konusu … yazılımının, 4.0.2, 5.0 ve 6.0 versiyonlarının satışlarının yapılmadığı, satışı yapılan versiyonun 7.0 olduğu, önceki sürümlerin de 2.999,00 EURO üzerinden satıldığı, satışlarda herhangi bir indirim yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu veriler dikkate alınarak rayiç bedelin tespiti için bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından Dairemize sunulan ek bilirkişi raporunda, yazılımların yüklenme tarihlerine göre güncel olup olmadıkları belirtilmiş, buna göre 5.0 versiyonu dışındaki diğer dört versiyonun yüklenme tarihleri itibariyle güncel versiyonlar oldukları, bu nedenle tespit edilen satış fiyatı olan 2.999,00 EURO’nun rayiç bedel olarak kabulünün gerektiği, 10.12.2015 tarihinde yüklenen 5.0 versiyonun ise yükleme tarihi itibariyle güncel versiyon olmadığı, yeni sürüm çıktığında eski sürümün kullanılmaya devam edilebildiği, ancak genel uygulama olarak yazılım firmalarının, programın yeni versiyonu çıktığında eski sürüm satışını keserek hemen yeni sürüm satışına başladıkları, eski sürümün daha uygun fiyatla satışı gibi bir yöntem izlemedikleri, … yazılımı içinde bu uygulamanın geçerli bulunduğu, önceki sürümün eksik özellikleri sebebiyle güncel versiyon fiyatından %20 oranında daha düşük bir bedelin varsayımsal sözleşme bedeli olarak kabul edilebileceği, ayrıca aynı bilgisayarda hem 4.0, hem de 6.0 versiyonun tespit edildiği, bu yazılımların ayrı ayrı kullanılmasını gerektirecek bir iş yada işlem olduğuna dair delil bulunmadığından, aynı bilgisayarda üst versiyon yazılım olan 6.0 yazılımının teknik olarak 4.0 yazılımını kapsaması nedeniyle 4.0 yazılımının tazminat hesaplamasına dahil edilemeyeceği, yükleme tarihindeki döviz kuru esas alındığında, davacının üç kat toplam 112.279,80 TL tazminat talep edebileceği açıklanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere dava konusu 5.0 sürümü, yükleme tarihi itibariyle güncel versiyon olmayıp, yükleme tarihi itibariyle satış fiyatı bulunmamaktadır. Tespit edilen 2.999,00 EURO ise yazılımın güncel olan sürümünün fiyatlarıdır. Dolayısıyla varsayımsal sözleşme bedelinin tespitinde bu durumun gözetilmesi zorunludur. Dairemize sunulan bilirkişi ek raporunda da dava konusu versiyonun eski olması nedeniyle fiyatların %20 daha düşük olabileceği açıklanmış bulunduğundan, bu yönden Dairemizce de bilirkişi ek raporundaki tespite itibar edilmiştir. Zira, uyuşmazlığın niteliği gereği varsayımsal sözleşme bedelinin tespitinin gerektiği, tespit edilen fiyatın davalı bilgisayarında tespit edilen yazılıma ilişkin olmadığı, bu bedelin, programın yeni yazılımı için istenebileceği, oysa belirtildiği üzere dava konusunun eski sürüm olduğu ve bu sürümün fiyatının yeni sürüm ile aynı olmasının kabul edilemeyeceği, bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından da önceki sürümün varsayımsal sözleşme bedelinin tespit edildiği ve bu nedenle tespit edilen miktarın tazminat hesabında dikkate alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar ek bilirkişi raporunda, davalıya ait aynı bilgisayarda hem 4.0 hem de 6.0 versiyonun yüklü olduğu ve bu durumda üst versiyonun, eski versiyonu kapsaması nedeniyle eski versiyonun tazminat hesaplamasına dahil edilmeyeceği açıklanmış ise de 5842 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca bilgisayar programının geçici çoğaltılmasını gerektirdiği ölçüde, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi ve depolanması fiilleri de çoğaltma hakkı kapsamında olup, bilgisayar programının izinsiz olarak çalışır biçimde kurulması, çoğaltma hakkının ihlali için yeterlidir. Ayrıca programın kullanılmasına gerek olmadığından ve somut olayda davacıya ait bilgisayar programının 4.0 versiyonunun izinsiz biçimde kurulması, davacının çoğaltma hakkının ihlali bakımından yeterli bulunduğundan, bilirkişinin bu değerlendirmesine itibar edilmemiş, 4.0 yazılımı da tazminat hesaplamasında esas alınmıştır. Diğer bir deyişle, davalının, davacıya ait programın 4.0 versiyonunu izinsiz biçimde yüklemesi davacının çoğaltma hakkının ihlali niteliğinde olup, aynı bilgisayara programın yeni versiyonunun yüklenmesi, davalının eylemini hukuka aykırı olmaktan çıkarmamaktadır.
Davacı tarafça, tazminat hesaplamasında tespit tarihindeki kurların dikkate alınması gerekirken, izinsiz biçimde programların kurulma tarihlerindeki kurların dikkate alınmasının doğru olmadığı belirtilerek, davalı tarafça ise bilirkişinin esas aldığı kurların hatalı tespit edildiği gerekçesiyle ek bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki davanın dayanağı haksız fiil olduğundan, tespit edilen haksız fiil tarihlerindeki kurun dikkate alınmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi bilirkişi raporunda, haksız fiil tarihlerindeki … Bankası’nın efektif satış kurları esas alındığından, bilirkişi raporunda tespit edilen döviz kurlarında bir isabetsizlik görülmemiş ve tarafların anılan itirazlarına itibar edilmemiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde; davalı tarafından davacının mali haklarını kullanma yetkisini haiz olduğu bilgisayar yazılımının beş ayrı versiyonunun, izinsiz olarak dört ayrı bilgisayarına kurulduğu, her kurulumun ayrı ayrı davacının çoğaltma hakkını ihlal ettiği, kurulan 4 ayrı programın, kurulum tarihleri itibariyle güncel versiyon oldukları ve her birinin rayiç bedelinin 2.999,00 EURO bulunduğu, 5.0 versiyonunun ise güncel versiyon olmadığı, bu nedenle rayiç bedelinin, yeni versiyon fiyatından %20 daha düşük olarak kabul edildiği, buna göre rayiç bedelinin 2.399,2 EURO olduğu, her bir versiyonun kurulum tarihindeki … Bankası’nın efektif satış kuruna göre karşılığının tespitinin gerektiği, bu kapsamda 23.06.2016 tarihinde kurulan … 6.0 yazılımının rayiç bedelinin 9.847,51 TL, 12.02.2016 tarihinde kurulan … 6.0 yazılımının rayiç bedelinin 9.923,69 TL, 11.02.2016 tarihinde kurulan … 6.0 yazılımının rayiç bedelinin 9.975,57 TL, 19.05.2014 tarihinde kurulan … 4.0 yazılımının rayiç bedelinin 8.653,91 TL, 10.12.2015 tarihinde kurulan … 5.0 yazılımının rayiç bedelinin 7.679,83 TL olduğu, toplamlarının 46.080,51 TL ettiği ve davacı tarafça FSEK’in 68. maddesi uyarınca bu miktarın üç katı olan 138.241,53 TL talep edebileceği, her ne kadar haksız fiil tarihleri itibariyle davalı taraf temerrüte düşmüş ise de taleple bağlı kalınarak 17.10.2017 tarihinden itibaren hüküm altına alınan tazminata faiz işletilmesinin gerektiği anlaşılmakla, Dairemizce davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 27.05.2019 gün ve …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile 138.241,53 TL’nin 17.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 9.443,27.TL nispi karar ve ilam harcından, peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.676,01.TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.767,26.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen kabul edilen telif tazminat talebi yönünden 17.082,95.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen reddedilen telif tazminat yönünden 5.900,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 600,00.TL bilirkişi ücreti, 173,60.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 13,50.TL tebligat masrafından oluşan toplam 787,10.TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 725,39.TL’ye 1.676,01.TL peşin ve ıslah harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.401,40.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 1.650,00.TL bilirkişi ücreti, 111,00.TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.761,00.TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre takdiren 138,04.TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davalıdan peşin olarak alınan 2.561,62.TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açıldığından ve davacı tek duruşmaya katıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerince belirlenen 2.040,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açıldığından ve davalı tek duruşmaya katıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerince belirlenen 2.040,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2021