Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1178 E. 2021/419 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/04/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin dava konusu başvurunun tescili istenen ürünler de dahil olmak üzere çeşitli gıda maddelerinde tescilli ve önceki tarihlerden beri kullanılmakta olan “… … …” ibareli markasının bulunduğunu, uzun süre kesintisiz kullanılarak maruf ve meşhur hale getirilen “… … …” ibareli markanın 32. sınıfta yer alan mallar yönünden … no ile tescil edildiğini ve 2009 yılında yenilendiğini, müvekkili Şirketin tescilli bu markasının bilinirliğine rağmen davalı … AŞ tarafından 31.03.2017 tarihinde … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun yapıldığını, başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c ve 5/1-f hükümleri karşısında tescil edilemeyeceğini, başvuruda yer alan “…” ibaresinin esas unsur olarak yer almasının SMK’nın 5/1-c maddesine aykırı olduğunu, bu ibarenin yardımcı unsur olarak kabulü halinde de aynı Kanun’un 5/1-f maddesi uyarınca başvurunun yanıltıcı olacağını, zira halk arasında iyi bir … olduğu yönünde olumlu intiba bulunan “…” ibaresinin kullanılması suretiyle suyun ….. çıkan bir … olduğu konusunda haksız bir intiba yaratmanın amaçlandığını, müvekkili ile başka şirketler arasında da “…” ibaresinin haksız kullanımına yönelik davalar bulunduğunu, emsal mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarında, … .. çıkmayan sular için “…” şeklindeki kullanımın mevzuata aykırı olduğunun belirtildiğini, davalı başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a, 5/1-b ve 5/1-d maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini, öte yandan dava konusu “… …” ibareli başvuru ile müvekkilinin “… … …” ibareli markası arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, dolayısıyla SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca da başvurunun tescil edilemeyeceğini, markaların aynılığı/ayırt edilemeyecek derecede benzerliği kabul edilmese dahi bu kez de marka tescil talebinin SMK’nın 6/1.maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olması sebebiyle “… …” markasının da tanınmış marka korumasından faydalanacağını, davalı başvurusunun tescili halinde müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, dava konusu başvurunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ileri sürerek, YİDK’in … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, mutlak tescil engellerinin de somut olayda bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili Şirketin “…” markası altında 2010 yılından beri … satışı yaptığını, müvekkilinin …’dan çıkarılmayan kaynak suyu üzerinde “…” ibaresini kullanacağı iddiasının, Türkiye’de oldukça tanınmış bir şirket olan müvekkili açısından kabul edilemez olduğunu, markanın kullanılması için beş yıllık süre varken daha başvuru aşamasındaki bir markaya …’dan çıkmayan sular üzerinde kullanılacak önyargısı ile yaklaşılmasının bir dayanağının bulunmadığını, bu önyargı ile müvekkili başvurusunun reddedilmesinin hakkaniyetle bağdaşmayacağını, tescilden itibaren Kanun’da tanınan beş yıllık süre içerisinde, müvekkilinin ilgili yerlerden izinlerini alarak, işbu dava konusu markayı kullanmaya başlayacağını, bu nedenle daha en başından marka tescilinin doğrudan tüketiciyi yanıltacağının kabulü ile hükümsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … sayılı “… …” ibareli başvurunun 6769 sayılı SMK’nın 5/1-a, 5/1-b, 5/1-c,5/1-d, 6/3, 6/6 bendleri kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı, taraf markaları arasında halk nezdinde karışıklığa neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığı, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, davacıya ait “… … …” markasının tanınmışlığının ispat edilemediği, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı kanaatine varıldığından somut olayda SMK’nın 6/4. ve 6/5. maddeleri bakımından değerlendirme yapmaya gerek olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının da ispat edilemediği, ancak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi koşullarının başvuru kapsamında yer alan 32. sınıftaki “kaynak suları, sofra suları” malları ile 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kaynak suları, sofra suları. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” yönünden oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in … sayılı kararının 32. sınıfta yer alan “kaynak suları, sofra suları” malları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kaynak suları, sofra suları. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” yönünden iptaline, davalı adına tescilli … sayılı markanın 32. sınıfta yer alan “kaynak suları, sofra suları” malları ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için kaynak suları, sofra suları. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, başvuru kapsamının tamamı yönünden yanıltıcılığın söz konusu olduğunu ve 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c ve 5/1-f maddeleri uyarınca başvurunun tescil edilemeyeceğini, davalı başvurusu ile müvekkili markası arasında başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dosyaya sundukları emsal karar ve raporların dikkate alınmadığını, dava konusu başvurunun 5/1-a,5/1-b ve 5/1-d maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini, yine müvekkili markası tanınmış olduğundan SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olduğunu, ayrıca … bölgesinden elde edilen kaynak suları ve sofra suları olarak ayrıma tabi tutulması yönündeki mahkeme kabulünün herhangi bir yasal dayanağı olmadığı gibi davacının davasına dayanak … ibareli markanın ve diğer … ibareli markaların kapsamında böyle bir ayrıma yer verilmemesinin de eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, mahkeme kararının gerekçesi hüküm bölümünün çelişkili olduğunu, müvekkili başvurusunun yanıltıcı olmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi koşullarının oluşmadığını, “…” ibaresini içeren marka sahibinin, markasını gerçekten …’dan çıkan kaynak suları üzerinde kullanıp kullanmadığının ilgili kurumlarca denetlenebilecek bir husus olup, bu hususun TÜRKPATENT’i ilgilendiren marka hukuku alanında değerlendirilmesi gereken bir husus olmadığını, müvekkilinin beş yıllık süre içinde …’dan çıkaracağı suyu satma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davalılar vekilleri gerekçeli kararın gerekçe bölümü ile hüküm bölümü arasında çelişki bulunduğunu ileri sürmüşlerse de, gerekçe bölümünde 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi koşullarının “… bölgesinden elde edilenler dışındaki kaynak suları, sofra suları” bakımından oluştuğunun açıklandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 tarih, … .. Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, marka başvurularının … tarafından Uluslararası Nice Protokolü’ne göre hazırlanan ve açıklanan mal ve hizmet sınıfları yönünden tescil edilebilip, hükümsüz kılınabildiği, buna göre mahkemece başvuruda yer aldığı gibi “kaynak suları, sofra suları” malları ile bunların satışına özgülenmiş perakendecilik hizmetleri yönünden YİDK kararının iptal edilmesinde ve dava konusu markanın hükümsüz kılınmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi bu durumun gerekçe ile hüküm arasında çelişki olarak da nitelendirilemeyeceği, dolayısıyla davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, öte yandan… Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 28.12.2018 tarihli yazı cevabında, davalı Şirketin ……. temini ile ilgili herhangi bir başvuru yapmadığının bildirildiği, bu itibarla 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi koşullarının başvuru kapsamında bulunan “kaynak suları, sofra suları” malları ile bunların satışına özgülenmiş perakendecilik hizmetleri yönünden oluştuğu, bir bütün olarak başvuru konusu işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeyi sağladığı, başvuruda asli unsur olarak “…” ibaresine yer verildiği, bu ibarenin SMK’nın 5/1-c ve d bentleri kapsamında olmadığı, dolayısıyla davacı vekilinin başvurunun SMK’nın 5/1-a, 5/1-b,5/1-c ve 5/1-d maddeleri uyarınca reddi gerektiği yönündeki istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin bir coğrafi yer adı olup kimsenin tekeline bırakılamayacağı, bu ibarenin ortak olması nedeniyle markalar arasında iltibas tehlikesinden de söz edilemeyeceği, bunun dışında kalan marka işaretleri arasında ise bir benzerlik olmadığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmaması nedeniyle davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmakla, davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi uyarınca, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretlerin, marka olarak tescil edilmeleri mümkün değildir. Söz konusu madde anlamında coğrafi kaynak yönünden bir yanıltıcılığın söz konusu olabilmesi için, markanın ilgili tüketicinin zihninde oluşturduğu asıl anlamının bir coğrafi yer olması, ilgili mal veya hizmetlerin o coğrafi yerden kaynaklanmıyor bulunması, tüketicilerin ilgili mal veya hizmetin o yerden kaynaklandığını düşünme ihtimalinin çok yüksek olması ve tüketicilerin o mal veya hizmeti satın almalarının asıl nedeninin de söz konusu yanlış tanımlamaya dayanması gerekmektedir. Önemli olan husus, söz konusu mal veya hizmet için o coğrafi yer adının, tüketicinin malı veya hizmeti alma yönündeki kararına katkısıdır. Eğer coğrafi yer adını içeren bir başvuru, tüketicileri yanıltacak nitelikte değilse, yani ibarede yer alan coğrafi yer adıyla ilgili ürün arasında tüketici herhangi bir bağlantı kuramıyorsa veya gerçekten söz konusu mal veya hizmet o coğrafi kaynaktan geliyorsa, yanıltıcılık değerlendirmesi açısından herhangi bir sorunla karşılaşılmayacaktır. Öte yandan, tüketicilerin yanılacağı konusundaki küçük bir ihtimal, anılan madde kapsamında başvurunun reddini gerektirmeyecek, bunun için ciddi ve güncel bir yanılma tehlikesi aranacaktır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu başvurunun kapsamında 32. sınıfta yer alan mallarla, bu malların satışına özgü 35/05. alt sınıftaki perakendecilik hizmetleri ve 35/01-04. hizmetler yer almaktadır. … ibaresinin, doğal kaynak suyu bakımından ünlü bir coğrafi yer adı olduğu ve .. Valiliği cevabi yazısına göre davalı Şirketin de bu bölgede kaynak suyu ile ilgili ticari bir faaliyette bulunmadığı açıktır. Dolayısıyla başvuru kapsamında yer alan 32/2. sınıftaki “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar” malları bakımından ortalama tüketicilerin, coğrafi kaynak konusunda yanılmaları tehlikesi bulunmaktadır. Bunun yanında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.07.2019 tarih,… Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere başvuru kapsamında yer alan 32. sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekler” mallarının da niteliği itibariyle içerisine … katılabilecek emtialardan oldukları, davalının daha önce … bölgesi suyu ile anılan malların üretimi veya bu nitelikteki malların pazarlanması faaliyetiyle uğraştığı veya böyle bir faaliyet izninin bulunduğu konusunda bir iddia ve ispatının bulunmaması karşısında, bu mallar yönünden de dava konusu başvuru, coğrafi kaynak konusunda yanıltıcı nitelik taşımaktadır. Aynı durum, sayılan malların satışına özgülenmiş 35/05. sınıftaki perakendecilik hizmetleri içinde geçerli bulunmaktadır. O halde, ilk derece mahkemesince 32. sınıf malların tamamı ile bu malların satışına özgülenmiş perakendecilik hizmetleri yönünden dava konusu başvurunun yanıltıcı nitelik taşıdığının ve 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesi uyarınca tescil engelinin bulunduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yalnızca “kaynak suları, sofra suları” malları ile bunların satışına özgülenmiş perakendecilik hizmetleri yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmuştur.
Her ne kadar davalı tarafça söz konusu bölgeden … çıkarılıp çıkarılmadığı hususunun henüz belli olmadığı, beş yıllık süre içinde gerekli izinlerin alınarak söz konusu bölgeden … çıkarılabileceği savunulmuş ise de markanın yanıltıcı nitelik taşıyıp taşımadığının başvuru aşamasında da değerlendirilmesi mümkün olduğundan bu savunmaya itibar edilmemiştir. Yine 6769 sayılı SMK’nın 5/1-f maddesinde, yanıltıcı ibarenin asıl unsur olması gerektiği yönünde bir düzenlemeye yer verilmediğinden “…” ibaresinin başvuruda yardımcı unsur olarak yer alması da sonuca etkili görülmemiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusu açıklanan nedenlerle yerinde bulunmuş, anılan hüküm uyarınca ilk derece mahkemesi kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 11/04/2019 gün ve ….. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile TÜRKPATENT YİDK’in 15.05.2018 tarih, … sayılı kararının, başvuru kapsamında yer alan 32. sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” malları ile 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden KISMEN İPTALİNE,
4-Davalı Şirket adına tescilli … sayılı “… …” ibareli markanın 32. sınıftaki “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” malları ile 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 296,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 71,10 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.167,10 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 1.083,55 TL’ye, 35,90 TL peşin harç ve 35,90 TL başvuru harç tutarı eklenerek toplam 1.555,35 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı …Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,90 TL posta ve tebligat giderinden oluşan yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 17,95 TL’nin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı … tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
13-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
14-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılarca peşin olarak yatırılan 44,40’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90’ar TL harcın, davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
15-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip