Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1176 E. 2021/380 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2019
NUMARASI : ….
….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin … sayılı “…”, “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…/…” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, önce Markalar Dairesi Başkanlığınca, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olduğunu, “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olmadığını, müvekkilinin markaları ile davalı başvurusu arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, başvuruda farklı olarak yer alan unsurların ayırt ediciliklerinin olmadığını, davalı ile müvekkili arasında iktisadi bağ kurulma ihtimali ve ortalama tüketici kriterinin davalı Kurum tarafından dikkate alınmadığını, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in … sayılı kararının iptaline, başvurunun tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…/…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında iltibas oluşacak düzeyde benzerlik olmadığı, tüketicilerin iş bu markalar arasında ilişki kurma riskinin bulunmadığı, her ne kadar marka kapsamları arasında benzerlik mevcut ise de marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, aynı Kanun’un 6/4 ve 6/5 madde koşullarının da bulunmadığı, marka başvurusunun kötüniyetli olduğu yönündeki davacı şirket iddialarının somut veriler ile ispatlanamadığını gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin gıda emtiası bakımından zayıf bir ibare olmayıp ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, dava konusu olan “… …” ibareli başvurunun da asli unsurunun müvekkili markaları ile aynı bulunduğunu, zira başvuruda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin ayırt edicilik taşımadıklarını, buna göre markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, ilk derece mahkemesi kararında markaların tescil sınıflarının benzerliğine hiç değinilmediğini, iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin adeta yok sayıldığını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının, daha önce … markası hakkında verilen emsal mahkeme kararlarına da aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…/…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvuruda, davacı markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin öne çıkartılmayıp bir bütün olarak “…” ibaresine asli unsur olarak yer verildiği, bu şekilde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, marka kapsamlarındaki mallar arasında benzerlik olmasının sonuca etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip