Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1173 E. 2021/416 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI :…

….

DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/04/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin 1967 yılında faaliyetlerine başladığını, giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar üreten, ayrıca …’da restoran işleten, …’nin en büyük perakende satış mağazalarından birisi olduğunu, “…” ibareli ve “…” figürlü markalarının uzun yıllardır menşei ülkesi …’nde ve Türkiye dâhil 100’den fazla ülkede tescilli bulunduğunu ve yaygın şekilde kullanıldığını, markanın ülkemizde ve dünya genelinde tanınmış marka statüsüne ulaştığını, bu markaların ya da benzerlerinin üçüncü kişiler tarafından izinsiz kullanımının Paris Sözleşmesi ve 6769 sayılı Kanun ile koruma altına alınan marka haklarının ihlali sonucunu doğurduğunu, davalının da iş yerinde, müvekkili adına tescill… sayılı “…” markalarının birebir aynısını, markalarının kapsamlarında olan 25. sınıftaki “giyim eşyaları” üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı şekilde kullandığının tespit edildiğini, müvekkili markalarının uzun zamandır Türkiye’de kullanılan, ayırt edici niteliği yüksek ve tanınmış markalar olduğunu ve bu nedenle davalı tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, davalının basiretli hareket etme yükümlülüğünün bulunduğunu, davalının dava konusu edilen haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkili markalarının itibarlarının ve ayırt edici karakterlerinin zedelendiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalıların izinsiz ve hukuka aykırı kullanımlarının aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalının müvekkili markalarına tecavüzünün önlenmesine, durdurulmasına ve giderilmesine, davalının haksız eylemlerine son verilerek müvekkiline ait markaları taşıyan ürünlerin ve tanıtım araçlarının toplatılmasına, her türlü ürün, tanıtım aracından çıkarılmasına, bunun imkansız olması halinde imhasına, haksız rekabetin men’ine ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 50.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, yasal süresi içinde davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı yana ait “…” görselini ihtiva eden markaların tanınmış marka oldukları, karşılaştırmaya tabi davacı markaları ile davalı yana ait “…” görselini ve benzer görselleri ihtiva eden markasal kullanımların, ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiği, davalı yanın dava konusu markasal kullanımlarının, davacı markalarının yüksek tanınırlık düzeyleri gözetildiğinde davalı tarafça bilinebileceği, dolayısıyla bu kullanımların kötü niyetli olarak değerlendirilebileceği, davalı yanın dava konusu eylemleri nedeniyle 55.215,51 TL kar elde edebileceği, SMK hükümleri gereğince, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin tecavüz fiilleri nedeniyle manevi tazminat isteyebileceği, eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğu, çünkü giyim ürünleri ticareti ile uğraşan davalının dünyaca tanınan bir markayı bilmemesinin mümkün olmadığı, tarafların ekonomik durumları, ihlal olunan hakkın mahiyeti, tecavüzün etkileri, tecavüzün ulaştığı kitle, fiilin ve kusurun ağırlığı, paranın satın alma gücü ibraz olunan belgeler ve eylemin gerçekleştirilme biçimi karşısında 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun görüldüğü gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının “…” ibaresi ve at üzerinde … oynayan insan görselini taşıyan tüm ürünlerin ve tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarenin ve görselin her türlü ürün tanıtım aracından çıkartılmasına, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, bu şekilde davalının, davacının marka ve görseline yaptığı tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına, 50.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, mahkemece müvekkilinin karlılık oranı tespit edilmemişken ve marka hakkına tecavüz oluşturan kaç adet ürünün satıldığı belirlenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, oysa tecavüz teşkil eden ürünlerin kullanılması sonucu elde edilen net karın tespitinin gerektiğini, yine hesaplama yapılırken tecavüz edenin elde ettiği kazançtan vergi miktarının ve diğer tüm giderlerin düşülmesinin de gerektiğini, kar oranının varsayımsal olarak tespitinin doğru olmadığını, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların değerlendirilmediğini, müvekkilinin sadece davacı markalarını taşıyan ürünler satmadığını, bunun dışında kendisine ait markaları taşıyan ürünleri de satışa sunduğunu, mahkemece hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı tarafından piyasaya sürülen gömleklerde yer alan at üzerinde … oynayan … oyuncusu şekli ile davacı adına tescilli aynı figürü taşıyan markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, bu durumun davacı markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, tarafların ekonomik durumları, ihlal olunan hakkın mahiyeti, davalı kullanımının niteliği ve davacı markalarının tanınmışlık düzeyleri gözetildiğinde, mahkemece hüküm altına alınan manevi tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan ve dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişilerin, hak sahibinin zararını tazmin etmeleri gerekmektedir. Yine aynı Kanun’un 151. maddesinde ise hak sahibinin uğradığı zararın, fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı kapsadığı hüküm altına alınmıştır. Maddenin devamında ise yoksun kalınan kazancın hangi usullerle hesap edileceği düzenlenmiş olup mahkemece marka hakkı sahibinin seçimine göre bu hesap usullerinden birine göre yoksun kalınan kazancın tespiti yapılmalıdır. Somut olayda davacı taraf, Kanun’un 151/2-b maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca göre yoksun kalınan kazancın tespitini istemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 16.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalının düzenlediği faturaların açıklama kısımlarında gömlek ibaresinin kullanıldığı, faturalar üzerinde bulunan ibarenin, satılan ürünler hakkında yeterli düzeyde bilgi içermediği, 07.03.2018 tarihinden sonra 25.004 adet gömlek açıklamalı ürün satıldığı, bu satışlardan KDV hariç 262.931,00 TL gelir elde edildiği, davalı Şirketin karlılık oranının belli olmadığı, piyasa karlılık oranı olan %21 ortalama kar haddine göre 55.215,51 TL kar elde edebileceği açıklanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı Kanun’un 151/2-b maddesi çerçevesinde maddi tazminat hesabı yapılırken sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca göre hesap yapılması gerekmektedir. Anılan madde gerekçesinde, maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hesaplama metotları arasına, önceki düzenlemelerde yer alan, “hakkın kullanılması ile” ibarelerinin alınmadığı, önceki düzenlemede, tecavüz suretiyle yapılan satışlardan elde edilen kazanca, sınai mülkiyet hakkının katkısı oranında tazminata hükmedildiği, bu durumun, oldukça düşük tazminatlara hükmedilmesine yol açtığı, yapılan düzenleme ile davaların ve tazminat sorumluluğunun daha etkin hale getirilmesinin amaçlandığı belirlenmiş, SMK’nın 151/3. maddesinde, yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenlerin göz önünde tutulacağı da düzenlenmiştir.
Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından dosyaya sunulan sevk irsaliyesinin 07.03.2018 tarihli olduğu kabul edilerek bu tarihten sonraki davalının gömlek satış sayısı dikkate alınmış ise de davacı tarafından sunulan sevk irsaliyesi 27.03.2018 tarihli olup esasen dava dilekçesinde de tazminatın, davalının markayı ilk kullandığı tarihten itibaren hesaplanması talep edildiğinden, bilirkişi heyetince anılan tarihin esas alınması doğru olmadığı gibi gerekçesi de gösterilmeksizin ortalama kar oranının %21 olarak kabulü de doğru görülmemiştir. Dolayısıyla, talep edilebilecek maddi tazminat tutarı yönünden anılan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Bununla birlikte, dosya kapsamı ve davalı Şirketin kayıtlarından, davalının sattığı ürünlerin tamamında davacı markasını kullanıp kullanmadığının, kaç adet ürün üzerinde davacıya ait markanın kullanıldığının, davacı markalarını taşıyan ürünlerin satışından ne miktarda kar elde edildiğinin tespiti mümkün değildir. Bu durumda, TBK’nın 50. maddesi uyarınca, uğranılan maddi zararın miktarı zarara uğrayan tarafından tam olarak ispat edilemediğinden, hakimin, somut olayın olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerekmektedir. Dairemizce, somut olayın özellikleri, bu kapsamda davacı markasının ekonomik önemi, davalı tecavüzünün nitelik ve boyutu, davalının ürün satış sayısı ve elde ettiği gelir gözetildiğinde, 30.000,00 TL maddi tazminat, TBK’nın 50. maddesi kapsamında hakkaniyete uygun görülmüş ve bu miktar hüküm altına alınmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun, yukarıda açıklanan nedenle kabulüne karar verilmiş ve HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/04/2019 gün ve …. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının “…” ibaresi ve at üzerinde … oynayan insan görselini taşıyan tüm ürünlerinin ve tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarenin ve görselin her türlü ürün tanıtım aracından çıkartılmasına, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, bu şekilde davalının davacının markasına yaptığı tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına,
4-30.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.732,40  TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.707,75  TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi ile durdurulması hükmü ve manevi tazminat yönünden Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunduğundan, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca manevi tazminat yönünden 3.931,00 TL, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi ile durdurulması talebi yönünden 3.931,00 TL, maddi tazminat yönünden ise Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.900,00 TL olmak üzere toplam 13.762,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 41,10 TL ilk masraf, 1.800,00 bilirkişi ücreti, 161,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 13,50 TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.016,30 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan takdiren 1.344,20 TL.’ye, 1.024,65 TL peşin harç tutarı eklenerek toplam 2.368,85 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan posta giderleri toplamı 33,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan takdiren 11,17 TL.’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
12-Davalıdan peşin olarak alınan 1.024,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip