Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1129 E. 2021/339 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1128
KARAR NO : 2021/338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/04/2019 tarih ve …/…. E. – …./… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin …./…., …./…., …./… sayılı ve “…”, “…”, “…… ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin ise bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “………+…..” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, …….kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, müvekkiline ait “…….” ibareli markaların, yoğun kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ve tanınmış marka olarak kabul edildiğini, müvekkili şirketin “.. …” ve “…” markalarının pek çok ülkede tescilli bulunduğunu, bu nedenle de başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, davalı gerçek kişinin müvekkiline ait markayı tescil ettirmeye çalışmasının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, 04.07.2018 tarih ve ….. sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının, dava konusu marka başvurusunda yer alan 30. sınıftaki “Bal, arı sütü, propolis. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” malları yönünden oluştuğu, bu mallar dışında kalan emtia yönünden anılan madde koşullarının oluşmadığı, başvuru kapsamında yer alan farklı mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde öngörülen koşulların da gerçekleşmediği, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in…… sayılı kararının 30. sınıftaki “Bal, arı sütü, propolis, her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar.” malları yönünden iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük ve sicilden terkin ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece müvekkili markasının tanınmışlığının ve markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabul edilmiş olmasına rağmen başvuru kapsamındaki bir kısım mal ve hizmetler yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluştuğunu, markanın erozyona uğrama ihtimali hiç düşünülmeksizin karar verilmesinin eksik bir değerlendirme olduğunu, davanın reddedildiği sınıflar ile müvekkili markasının tescilli olduğu sınıfların iltibas yaratabilecek düzeyde benzer bulunduklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının reddedilen kısım bakımından kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, “….” sözcüğünün gıda sektöründe herkesin kullanımına açık ve ayrım gücü zayıf bir ibare olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece davanın reddine karar verilen mal ve hizmetler yönünden taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gibi, bu emtia yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da gerçekleşmediği, davacı vekili tarafından yargılama sırasında sunulan 23.10.2018 tarihli dilekçe ile davalı … hakkındaki davadan feragat edildiğinin, TÜRKPATENT yönünden ise davaya devam edildiğinin bildirildiği, YİDK kararının iptali istemli dava yönünden davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu ve davacı tarafça YİDK kararının iptali istemli davaya devam edildiğinin açıklanması karşısında, feragat beyanın yalnızca hükümsüzlük davasına ilişkin kabul edildiği, bu itibarla mahkemece de hükümsüzlük davası yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değil ise de davalı gerçek kişinin istinaf kanun yoluna başvurmadığı, davacının da hükümsüzlük davası yönünden bir istinaf itirazı ileri sürmediği gözetildiğinde, hükümsüzlük davasında kurulan hükme yönelik Dairemizce bir istinaf incelemesi yapılmasının söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; davalı gerçek kişi 27.02.2017 tarihinde “…….+…” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu,………numarası verilen başvurunun kapsamında 30. ve 43. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin bulunduğu, davacı Şirketin “…..” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas ve tanınmışlık gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiği, davacı itirazının önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, sonrasında ise YİDK’in 04.07.2018 tarih, ……sayılı kararıyla reddedildiği işlem dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…” ibaresi ile bu ibarenin altına ve üstüne yerleştirilmiş turuncu ve çikolata renginden oluşan bir şekil unsuruna yer verilmiştir. Bu haliyle başvuruda ilk dikkati çeken “…….” ibaresi başvurunun asli unsurunu oluşturmaktadır. Davacının markalarında ise “…” ibaresi yer almaktadır. Davacı markalarında ayrıca “…” ibaresi ile bir kısım tanımlayıcı ibareler ve ambalaj görselleri bulunmaktadır. “…” ibaresi davacının çatı markası olduğundan ve markalarda yer alan diğer unsurlar da yardımcı konumda bulunduğundan, davacı markalarının asli unsuru “…” ibaresidir. Dava konusu başvurunun asli unsurunu oluşturan “…….” ibaresinin herhangi bir anlamı yokken davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “……., …., …., …. …. …:”, “…, …, … ..” anlamlarına gelmektedir. Görüldüğü üzere marka işaretleri arasında anlamsal bir benzerlik yoktur. Öte yandan marka işaretleri arasında görsel bir benzerlikten de söz edilemez. Çünkü, davacı markalarında yer verilen şekil unsurları ile başvurudaki şekil unsuru farklı olduğu gibi, başvurunun tertip tarzı ve yazı karakteri itibariyle de başvuruya yeterli görsel ayırt edicilik sağlanmıştır. Son olarak, marka işaretleri arasında işitsel bir benzerlik de bulunmamaktadır. Buna göre, markaların bir bütün olarak karşılaştırılmaları, diğer deyişle hecelerine bölerek iltibas değerlendirmesinin yapılamayacağı da gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi yoktur. Her ne kadar ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ilk üç harfin oluşturduğu benzerlik nedeniyle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu açıklanmış ise de yukarıda açıklanan nedenlerle bu değerlendirmeye itibar edilmemiş, taraf markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinin uygulanması koşulları oluşmamıştır. Ayrıca, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı da ispat edilmediğinden, davacının bu yöndeki iddialarına da itibar edilmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde ilk derece mahkemesince, her na kadar dava konusu başvuru kapsamında yer alan bir kısım mallarla davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mallar arasında benzerlik mevcut ise de marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının oluşmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından aynı Kanun’un 6/5 maddesi hükümlerinin de somut olaya uygulanamayacağı, başvurunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, hükümsüzlük davası yönünden ise her ne kadar davadan feragat edilmiş ise de bu dava yönünden kurulan hükme yönelik bir istinaf olmadığından, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : 1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 18/04/2019 gün ve ……/……. E. – …../….. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-YİDK kararının iptali istemli davanın her iki davalı yönünden REDDİNE,
4-Dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.900,00 TL maktu vekaletin ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 4,50 TL tebligat giderinin davacıdan tahsili ile davalı Kuruma verilmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … Kurumuna iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/03/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip