Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/2605 E. 2023/2379 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2605 – 2023/2379
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2605
KARAR NO : 2023/2379

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : 2018/386 Esas, 2021/599 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı)

Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2021 tarihli, 2018/386 Esas ve 2021/599 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.
KARAR

Davacı, dava dışı… AŞ ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında 26/02/1999 tarihli “Genel Kredi Sözleşmesi” imzalandığını, davalılardan …’ın sözleşmede kefil olarak imzası bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2002/456 Esas sayılı (yeni 2007/490 Esas) dosyası ile asıl borçlu şirket, davalı kefil … ile diğer kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibinin davalılardan kefil … bakımından kesinleştiğini ancak borçlunun haczi kabil mal varlığına rastlanılmadığını, borcun doğumundan sonra borçlunun adına kayıtlı… parselde kayıtlı dubleks mesken vasıflı 2 numaralı bağımsız bölümü 28/04/2005 tarih ve 7383 yevmiye sayılı işlemle davalılar … ve …’a devrettiğini, devir işleminin alacaklıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, İİK’nin 277 ve devamı maddeleri gereğince dava konusu taşınmazın tasarruf işleminin davacı şirket yönünden iptaline, İİK’nin 283 maddesi uyarınca davaya konu taşınmaz üzerinde Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2007/490 Esas sayılı dosyasından lehine cebri icra yetkisi tanınmasına, taşınmazın İİK’nin 277 maddesi gereğince Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2007/490 Esas sayılı dosyasına konu ve takip tarihi itibariyle ve faiz ve masraflar hariç kefalet limiti olan 3.657.568,36 TL’sine ulaşan alacak tutarı kadar ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … ve …, muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, diğer davalı …’ın davacı tarafa borçlu olduğu hususunu bilmediklerini, aralarında akrabalık ilişkisi bulunmadığını, her ne kadar tapu da temlik değeri 36.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de gerçek bedelin 80.000,00 TL olduğunu, 35.000,00 TL ve 45.000,00 TL olarak … ve onun talimatı ile eşi … hesabına satış bedelinin ödendiğini, taşınmazı iyi niyetle satın aldıklarını ve satın aldıkları tarih itibariyle de satış bedelini de rayiç değer üzerinden banka kanalıyla ödediklerini, taşınmaz satın alınmadan önce Maliye Bakanlığı Çankaya Vergi Dairesinin kamu alacağı haczi nedeniyle önce haczin fek edilerek taşınmazın bu şekilde satın alındığını, herhangi bir biçimde mal kaçırma kastı içermediğini, taşınmazı 25/05/2006 tarihinde satış yolu ile temlik ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalılardan …’ın usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmadığı gibi yargılamaya da katılmamıştır.
Mahkemece, dava dışı … Ltd. Şti.nin … Şirketinden 26/02/1999 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandığı kredi borcunu ödememesi nedeniyle kredi borcunun kat edildiği, Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2007/490 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, kredi borcundan dolayı davalı …’ın kefil sıfatıyla sorumlu olduğu, davalı … bakımından takibin kesinleştiği, alacaklı tarafından haciz talebinde bulunulduğu, Kaş Tapu Müdürlüğü tarafından davalı … adına kayıtlı olan davaya konu taşınmazın 28/04/2005 tarihinde diğer davalılara 36.000,00 TL bedelle devredildiği, Mahkemece talimat yoluyla alınan bilirkişi raporlarına göre devir tarihi itibariyle taşınmazın bedelinin 113.053,88 TL olarak belirlendiği, taşınmazın tapuda kayıtlı satış bedeli ile bilirkişilerce belirlenen bedeli arasında bir kattan fazla fahiş miktarda fark bulunduğu, tasarrufun borcun doğumundan daha sonra gerçekleştiği, öte yandan davalılar … ve …’ın taşınmazı 25/05/2006 tarihinde dava dışı …’a 40.000,00 TL bedelle devrettiği, davacı tarafça davaya taşınmazı devralan 3. kişiye karşı devam edilmeyeceğini ve davanın mevcut davalılara karşı tazminat olarak devam edileceğinin bildirildiğinden, tasarrufun iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle ispatlanan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar … ve …, cevap dilekçesinin içeriğini yineleyerek ilk derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, dosya kapsamında muvazaa iddiasını kanıtlar somut bir delil bulunmadığını, tapuda gösterilen satış değeri ile taşınmazın gerçek değeri arasında fark bulunmasının tek başına muvazaaya kanıt olamayacağını, bu hususta banka dekontlarını delil olarak dosyaya sunduklarını, tapuda işlem yapılan tarihte borçlu tarafa banka aracılığıyla ayrıca ödeme yapıldığının kanıtlanması halinde bu miktarın da satış bedeli olarak kabul edilmesi gerektiğini, Mahkemece delil olarak dayanılan banka kayıtlarının ilgili banka şubelerinden celp edilerek satış tarihinde borçluya akit tablosunda yazılı bedel dışında ayrıca ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması, ödeme yapımmış ise tüm ödeme tutarına göre gerçek bedel ile arada fahiş fark bulunup bulunmadığının değerlendirilmesini talep ettikleri halde, haricen yapılan ödeme savunması üzerinde durulmayarak salt tapuda gösterilen bedelle gerçek bedel arasında fahiş fark bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, … AŞ ile dava dışı … Ltd Şirketi arasında 1999 tarihli 9000 Dolar tutarında kredi sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede davalı …’ın kefil olarak yer aldığı, alacaklı bankanın alacağını 15/03/2006 tarihinde … AŞ’ye temlik ettiği, daha sonra temlikin … AŞ’ne devredildiği ve sonuçta TMSF tarafından devralındığı, hesap kat işleminin 05/02/2001 tarihinde yapıldığı, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/266 D. İş dosyası kapsamında ihtiyati haciz kararı alındığı, Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2002/456 Esas (2007/490 Esas) 3.657.568,36 TL üzerinden, borçlu ve kefiller aleyhine 19/04/2007 tarihli icra takibi başlatıldığı, borçlu kefil … tarafından icra takibinin kesinleştiği, icra dosyası kapsamında yapılan mal varlığı araştırmasında aktif mal varlığı tespit edilemediği, bu süreçte borçlu … tarafından kayden maliki bulunduğu 69 ada (239 ada) 1 parselde yer alan 2 No.lu bağımsız bölümün 27/04/2005 tarihli satış akdi ile 36.000,00 TL bedel karşılığında, diğer davalılar …’a 1/2 payla temlik edildiği, onlar tarafından da 25/05/2006 tarihli satış akdi ile 113.053,88 TL bedel karşılığı dava dışı dördüncü kişiye devredildiği, eldeki davanın dördüncü kişiye yöneltilmediği ve talep sonucunun nakden tazminata dönüştürüldüğü, davalı borçlu … ile üçüncü kişi konumundaki diğer davalılar arasında akrabalık ilişkisi bulunabileceğinin iddia edildiği, bu iddia karşısında UYAP üzerinden yapılan nüfus kayıtlarının incelenmesinde, davalı borçlu ile diğer davalıların farklı nüfusa kayıtlı oldukları, aralarında akrabalık ilişkisinin tespit edilemediği, MERNİS adreslerinin farklı olduğu, yargılama sürecinde de davalılar arasında tanıdıklık, arkadaşlık, akrabalık ve iş ilişkisinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere İİK’nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nin 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nin 278., 279. ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
İİK’nin 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nin 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.

Yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı Banka ile davalı arasında kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak -borç ilişkisinin bulunduğu, kredi sözleşmesinde davalı …’ın kefil olarak yer aldığı, davacının alacağı temellük ettiği, gerçek alacağa dayalı olarak başlatılan icra takibinin kesinleştiği, borçlunun mal varlığı araştırmasında aktif mal kaydının bulunamadığı, borçlu hakkında fiili haciz yapılıp yapılmadığının dosya içeriğinden, sunulan delillerden anlaşılamadığı, icra takibinin başlatılmasından sonraki süreçte borçlu tarafından gerçekleştirilen 27/04/2005 tarihli tasarrufun alacaklıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası ile eldeki davanın 24/10/2007 tarihinde, süresi içinde açıldığı, iptali istenilen tasarrufun akitte gösterilen değeri ile temlik tarihindeki gerçek değeri arasında misli ile fark bulunduğu, dava ön koşullarının gerçekleştiği dosya kapsamı ile sabittir.
Bu durumda davada iptal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği kuşkusuzdur.
İİK’nin 278 maddesinde borçlu tarafından yapılan bağışlama ve ivazsız tasarrufların hangi koşullarda gerçekleşmesi halinde iptal edilebileceği düzenlenmiştir. Kanun’un ön gördüğü belli bir süre içinde borçlu tarafından yapılan bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar alacaklıların iptal davasına yol açabilir. Borçlunun bağışlama ve ivazsız tasarruflarını iptal konusu olabilmesi için hacizden veya haciz edilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden veya iflasın açılmasından itibaren geriye doğru iki yıl içinde yapılmış olması gerekir. Aynı zamanda bu sürenin, haczin veya aciz belgesinin verilmesine sebep olan alacağın veya iflas halinde masaya kaydedilmiş olan alacaklardan en eskisinin doğum tarihinden öteye geçmemesi gerekir. Bu madde uyarınca bir ivazsız tasarrufun iptal edilebilmesi için öncelikle tasarrufun haciz tarihinden (haciz tutanağının düzenlendiği tarihten) ya da tapu siciline haciz konulduğu tarihten veya haciz edilecek mal bulunamamışsa, haczedilen malların takdir edilen kıymetlerine göre borcu karşılamayacağı anlaşılmışsa (İİK’nin 105/2 maddesi) yine haciz tutanağının düzenlendiği tarihten veya malların satış bedeli alacaklının alacağına tamamen yetmemişse (İİK’nin 143/1 maddesi) aciz tarihinden veya iflasın açılması (İİK’nin 165 maddesi) tarihinden geriye doğru iki sene içinde yapılmış olması gerekir.
Ne var ki somut olayda, borçlu hakkında başlatılan Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2002/456 Esas (2007/490 Esas) sayılı icra dosyasında fiili haciz yapılıp yapılmadığı, İİK’nin 278,II-2.maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamaktadır.
Öyleyse icra dosyasında borçlunun adresinde fiili haciz yapılıp yapılmadığının araştırılması, İİK’nin 278,II /2 maddesi kapsamında değerlendirme yapılması, hacizden itibaren geriye dönük iki yıl içinde tasarruf yapılmış ise ödeme belgesi araştırılarak bedel farkının değerlendirilmesi, iki yıl içinde tasarruf yapılmamış ise davanın reddi gerekeceğinin gözetilmesi gerekirken değinilen husus bakımından eksik inceleme ile yetinilerek yargılamanın sonlandırılmış olması isabetsizdir.
Kabule göre de, davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi halinde tasarrufun, takibe konu icra dosyasındaki kesinleşmiş alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilebileceği göz ardı edilerek alacağın tahsili yönünde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca davalılar … ve …’ın istinaf başvurularının açıklanan nedenden ötürü kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin 353,1/a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın gerekli inceleme ve araştırma yapılması için Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılar … ve …’ın istinaf başvurusunun belirtilen nedene hasren KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/10/2021 tarihli, 2018/386 Esas ve 2021/599 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nin 353,1/a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Açıklanan hususlarda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için dosyanın kararı veren Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
4-Davalılar … ve … tarafından yatırılan istinaf peşin harcının ilgililerine iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince nazara alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2023

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip