Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/207 E. 2023/333 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/207 – 2023/333
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/207
KARAR NO : 2023/333

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2022
NUMARASI : 2020/126 Esas, 2022/868 Karar
DAVACILAR :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali

Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2022 tarihli, 2020/126 Esas, 2022/868 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.
KARAR

Asıl davada davacı, … AŞ’ye bağlı şirket konumunda olan …. AŞ ve …. AŞ arasında akdedilen kredi sözleşmeleri uyarınca bu şirketlere nakdi ve gayri nakdi krediler açıldığını ve kullandırıldığını, ancak bahsi geçen şirketlerin kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçlarını ödememesi sebebiyle banka nezdindeki kredi hesaplarının 05/03/2019 tarihi itibariyle kat edildiğini, borçlu firma ve kefilleri aleyhine 10/06/2013 ve 30/10/2013 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmelerine istinaden ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/16059 sayılı icra dosyası ile 184.255.798,09 TL nakdi alacağın ödenmesi ve 235.257.683,57 TL olan gayrinakdi risk tutarının depo edilmesi istemiyle borçlu firma ve kefili aleyhine 24/12/2015 tarih sayılı Genel Ticari Kredi Sözleşmesine istinaden ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2019/16060 sayılı icra dosyasıyla 6.397.358,70 TL nakdi alacağın ödenmesi istemiyle icra takibine geçildiğini, bazı pay sahiplerinin şirket tarafından dağıtılan kar ve kazanç paylarını kötüniyetle alarak TTK 512.madde hükmünün ihlal edildiğinin tespit edildiğini, yapılan bu tespitlerin … AŞ ve bağlı Şirketlerine Ankara 62. Noterliği’nin 27/03/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile bildirildiğini, ve bankanın uğradığı zararların tazminini talep ettiklerini, 2013 yılında özkaynakların negatife döndüğünü, … AŞ’nin ana taahhüt şirketi GAMA Güç Sistemleri’nin 2013 yılında yurt dışında uğramış olduğu 300 milyon USD gibi yüksek bir zarar dolayısıyla sermayesini kaybettiği, hakim şirket … AŞ bağlı ortaklığı …AŞ’nin sermaye gereksinimi holdingin sermayedarlarınca karşılanmak yerine bankalara borçlanılarak sermaye artırımına gidildiğinin tespit edildiğini, 2018 yılı başında finansal yükümlülüklerini yerine getiremez hale geldiğini, şirketin kazancının kanun veya esas sözleşme hükümlerine aykırı şekilde belirlenmiş ve buna göre ortaya çıkarılan kar payının ilgili kişi tarafından alınmışsa da iade yükümlülüğünün söz konusu olacağını belirterek 2015 yılından itibaren haksız ve kötü niyetle alınan şimdilik toplam 15.336.562,00 TL kar-kazanç payının avans faizi ile birlikte pay sahiplerinden üyelerinden alınarak şirkete iadesine, ayrıca davalıların menkul ve gayrimenkul malları, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile bankalardaki mevduatları, havaleleri ve sair her türlü hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve ihtiyati haciz kararının davalılara tebliğ edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı, … AŞ bağlı şirket konumunda olan …. AŞ ve …. AŞ arasında akdedilen kredi sözleşmeleri uyarınca bu şirketlere nakdi ve gayri nakdi krediler açtığını ve kullandırıldığını, ancak bahsi geçen kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçların ödenmemesi nedeniyle Banka nezdindeki kredi hesaplarının 05/03/2019 tarihi itibariyle kat edildiğini, muacceliyet ihbarnamesinden sonuç alınamaması üzerine, borçlu firma … AŞ ve kefilleri … AŞ ve … AŞ aleyhine 10/06/2013 ve 30/10/2013 tarih sayılı Genel Ticari Kredi Sözleşmelerine istinaden ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle Ankara 16. İcra Dairesi’nin 2019/16059 sayılı dosyası ile 184.255.798,09-TL nakdi alacağın ödenmesi ve 235.257.683,57-TL olan gayrinakdi risk tutarının depo edilmesi istemiyle borçlu firma …. AŞ ve kefili … AŞ aleyhine 24/12/2015 tarih sayılı Genel Ticari Kredi Sözleşmesine istinaden ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle Ankara 16. İcra Dairesi’nin 2019/16060 sayılı icra dosyasıyla 6.397.358,70-TL nakdi alacağın ödenmesi istemiyle icra takibine geçildiğini, … AŞ ve bağlı şirketlerinin, kredi sözleşmelerinden doğan borçlarını zamanında ifa etmemiş olması gerekçesiyle söz konusu şirketlerin finansal ve yönetimsel faaliyetlerine ilişkin olarak birtakım araştırmalar yapıldığını, bu araştırmalar neticesinde şirketin kar dağıtacak yapısının olmamasına rağmen bazı pay sahiplerine şirket tarafından dağıtılan kar ve kazanç paylarını kötüniyetle alarak TTK m.512 hükmünün ihlal edildiğinin tespit edildiğini, yapılan tespitler, … AŞ ve bağlı şirketlerine Ankara 62. Noterliği’nin 27/03/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile bildirdiği ve Bankanın uğradığı zararının tazminin talep edildiğini, … AŞ ortaklarına, hakim şirket … AŞ ve bağlı şirketlerinin mali durumunu dikkate almadan sermayenin korunması yükümlülüğüne de aykırı olacak şekilde 2015 yılında 45.825.000,00-TL, 2016 yılında 26.325.000,00-TL kar payı dağıttığını, ortakların sermayenin iadesi sonucunu doğuracak şekilde haksız yere ve kötü niyetle temettü aldığını beyanla, … AŞ’nin esasen öz varlığını kaybetmiş iken sermayenin iadesi sonucunu doğuracak şekilde 2015 ve müteakip yıllarda ortaklara haksız olarak dağıtılan kar payında şimdilik pay sahipleri davalılardan…’dan 1.962.479,82-TL, …’tan 1.282.827,36-TL, …’dan 1.282.827,36-TL, … 55.916,29-TL’nin tahsili ile dava dışı … AŞ’ye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, açılan davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, davanın zaman aşımı süresinin incelenmesinin gerektiğini, şirket hissedarlarının yönetim kurulu üyesi olmadıklarını, davanın hissedarlara yöneltilmesinin uygun olmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar, …, davacı Bankanın aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, haksız, geçerli maddi ve hukuki gerekçeleri bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar…, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, dava şartı ve davacının huzurdaki davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, ortakların tamamına dava açılmadığını, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …, davacı banka ile herhangi bir sözleşmesel ilişkisinin bulunmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davacının böyle bir davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davanın usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar…, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, görev yönünden itirazlarının bulunduğunu, davacının bu davada taraf ehliyetinin bulunmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar …, davacının dava takip yetkisinin bulunmadığını, Şirketin Yönetim Kurulu üyesi ve hakim ortakları olmadıklarını, genel kurul kararlarına ve kararların dayanağı yönetim kurulunca tanzim kılınan finansla tabloların dürüstlüğüne ve gerçekliğine inanarak, güvenerek gerçek kar paylarını iyi niyetle aldıklarını, davacı banka yönünden HMK 114/1-e,h fıkralarına göre dava şartı oluşmadığından HMK 115/2 maddesine göre davanın öncelikle ve re’sen dikkate alınacak hususlara göre dava şartı yokluğundan usulden, bankanın davacı sıfatı olmadığından davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı …, açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, görev yönünden itirazının bulunduğunu, davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, açılan davanın usul ve esasa aykırılık nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usule uygun tebliğ yapılmasına rağmen beyanda bulunmamıştırlar.
Mahkemece, İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasının mutlak ticari dava olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girdiğini, (HGK’nun 2014/17-2389 Esas, 2016/129 Karar; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/2022 Esas, 2017/5819 Karar – 2016/722 Esas, 2016/1585 Karar – 2015/16518 Esas, 2018/487501 Karar – 2015/7464 Esas, 2015/8014 Karar – 2013/2053 Esas, 2014/13884 Karar; Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2017/6784 Esas, 2017/5256 Karar – 2016/10521 Esas, 2016/10661 Karar sayılı ilamları da aynı yöndedir.) 6102 Sayılı TTK’nun 5/3. maddesine göre de; Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanması gerektiğini, açıklanan gerekçeler ve yasal düzenlemeler karşısında davanın niteliği itibarıyla Ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden HMK’nin 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı, yerel Mahkemece verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kural olarak dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğunu, Banka ve kredi ilişkisine girilen firmanın tacir olması, kredi ilişkisinin ticari işlerden sayılmasından bahisle verilen görevsizlik kararı hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunun ve kaldırılmasının gerektiğini beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalılar…, yerel Mahkemenin görev yönünden davanın reddine ilişkin kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olması nedeniyle Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasının gerektiğini, beyanla istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Davalılar,…, yerel Mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki dosyada ticaret mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca kendileri hakkında açılan davanın feragat edilmesi nedeniyle reddine karar verilmesini, beyanla istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Davalı …, yerel Mahkemenin ön inceleme duruşmasında, davacı’nın feragat beyanına ilişkin olarak bir inceleme yapmadan, göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle, davanın usulden reddine karar verdiğini, feragat nedeniyle davanın, kendisi yönünden tefrik edilerek reddine karar verilmesini beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalılar, …,… ön inceleme aşamasında davacı ve adlarına lehine feragat edilen davalılar hakkında tefrik kararı verilmesi talep edilmesine rağmen, bu davalılar hakkında davanın feragat nedeniyle reddine hükmedilmesi gerekirken, tüm davalılar bakımından dava, görevsizlik nedeniyle reddedildiğini ancak verilen kararın hukuka ve usul ekonomisine aykırı olduğunu, davanın tefriki ile davanın feragat nedeniyle reddine hükmedilmesine karar verilmesini, beyanla istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Davalı …, yerel Mahkemenin hakkındaki feragat nedeniyle, kendi yönünden davanın reddine karar vermesi gerektiğini, kararın kaldırılarak davacının vaki feragati nedeniyle kendisi yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini, beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Öte yandan bilindiği üzere 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’nun 5/3. maddesinde “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Diğer taraftan, muvazaa nedeniyle açılmış olan davalarda davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK’nin 283/1 m.). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup davanın takip konusu alacağın kaynağının görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi yoktur.
Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda, davacının İİK 277 ve devamı maddelerine göre davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kalmaktadır.
Bu durumda Mahkemece davada genel mahkemenin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olduğu gibi yargılama esnasında sunulan vaki feragatinde görevli Mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından davacı ve bir kısım davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir .
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2022 tarihli, 2020/126 Esas, 2022/868 Karar sayılı kararına karşı davacı ve bir kısım davalıların yerinde görülmeyen istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından, peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacı ve bir kısım davalılardan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı ve bir kısım davalılar tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca ilgililerine iadesine,
5-6100 sayılı HMK’nin 359/3. maddesi uyarınca Dairemiz kararının tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı Kanun ile değişik 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/02/2023

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip