Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2022/2217 E. 2022/2123 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2217 – 2022/2123
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2217
KARAR NO : 2022/2123

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2019
NUMARASI : 2018/698 Esas, 2019/355 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali

Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2019 tarihli, 2018/698 Esas, 2019/355 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.

KARAR

Davacı, davalılar…., … Ltd. Şti’nin kredi borçları nedeniyle haklarında icra takibine başlandığını, takibin kesinleştiğini, bahsi geçen davalıların üzerine kayıtlı tüm taşınmaz malvarlıklarını borçlarının doğum tarihinden sonra ve haklarında icra takibine geçilmesinden bir ay önce aynı gün içinde diğer davalılar …’e devrettiklerinin öğrenildiği, söz konusu tasarrufların açıkça mal kaçırmak suretiyle alacaklılara zarar vermek kastıyla yapıldığını, öncelikle İİK m. 281/2 gereğince teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonucunda İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufların iptali ile cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Davalı… A.Ş, davacının şirket lehine tesis edilen intifa ve ipotek işlemleri ile ilgili tasarrufun iptalini talep ettiğini, intifa hakkı ile ipotek, davalılardan … Şti’nin maliki olduğu taşınmazlar üzerinde tesis edildiğini, dava konusu tasarrufların tarafının …Ltd. Şti’nin olmadığını,… Ltd. Şti’nin olduğunu, kendilerinin kötü niyetinin ispat edilemediğini, haksız açılan davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti, davacının davasını dava yığılması (objektif birleşmesi) şeklinde açması usul kuralına aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu taşınmazların tamamını rayiç (gerçek piyasa bedeli) bedel üzerinden satın alındığını, taşınmazların tamamının gerçek bedel üzerinden satın alındığını, banka alacağının gerçekten 04/06/2008 tarihli 5766 Sayılı Yasa kapsamına girip girmediğinin araştırılma imkanının bulunmadığını, davanın haksız ve yersiz olduğunu, beyan etmiştir.
Davalı…davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … usule uygun tebliğe rağmen eldeki dava için beyanda bulunmadıkları görülmüştür.
Mahkemece, dava konusu edilen taşınmazlarla ile ilgili malik olan davalı borçlular tarafından diğer davalılar … Ltd. Şti ile …’e sadece 2 gün içinde tapuda yapıldığı anlaşılan dava konusu tasarrufların İİK’nın 280. Maddesi kapsamında iptali gereken tasarruflardan olduğu kanaatine varılarak bu tasarruflar yönünden davanın kabulüne ve tasarrufların iptali ile davacı bankaya Kayseri 1. İcra Müdürlüğünün 2011/7539 esas sayılı takip dosyalarındaki asıl alacak ve ferilerinden oluşan miktar çerçevesinde alacaklarının tahsili için söz konusu taşınmazlar üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine, davacının diğer davalı… AŞ hakkındaki talep ve davası yönünden yapılan incelemeye göre talebe konu 5360 ada 1 parseldeki yapılan 08/09/2011 tarihli satıştan sonra yani 22/09/2011 tarihli ve 19209 yevmiye nolu 5 yıl süreli intifa hakkı ve 21/09/2011 tarih ve 19178 yevmiye nolu 5.000.000,00 TL bedelli ipotek tesisine ilişkin tasarrufların gerek tarihleri gerekse niteliklerine göre ve tüm dosya kapsamına binaen işbu tasarruflar yönünden davacı banka, davalı… AŞ’nin davacı alacaklı bankanın alacağını akamete uğratmak, tahsilini zorlaştırmak ya da imkansız hale getirmek kastıyla ve kötüniyetli olarak işbu ayni hakları yani intifa ve ipotek kayıtlarını tesis ettirdiğine dair iddialarını somut, kesin ve yeterli kanıtlarla ispat edemediğinden reddine karar verilmiştir.
Davalılardan … Ltd. Şti ve …, cevap dilekçesini yineleyerek, tasarrufun iptali davalarında ön koşul olan aciz vesikasının alınmasının gerektiğini, iptali talep edilen tasarruf konusu taşınmazların devralınarak bedelinin ödendiğini, yapılan ödemelerin tamamının ticari defterlerine de aktarıldığını, deliller dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, takip borçluları arasında ne şirket ortalığının ne de yakın akrabalık bağının bulunmadığını, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu usul ve yasaya aykırı olarak verilen yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava, İİK’nin 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup buna göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Öte yandan bilindiği üzere 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’nun 5/3. maddesinde “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Diğer taraftan, muvazaa nedeniyle açılmış olan davalarda davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK’nin 283/1 m.). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup davanın takip konusu alacağın kaynağının görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi yoktur.
Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda, davacının muvazaa iddiasıyla davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kalmaktadır.
Bu durumda Mahkemece davada genel mahkemenin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esası incelenerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, 01/10/2011 tarihli HMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra açılan eldeki davada açıklanan nedenlerle davalılar…Ltd. Şti. ve …’in istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, tasarrufun iptali istemine yönelik eldeki davada ticaret mahkemesinin görevsiz olduğu dikkate alınarak usul hükümleri doğrultusunda görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılardan…Ltd. Şti. ve …’in istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle KABULÜNE,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2019 tarihli, 2018/698 Esas, 2019/355 tarihli, 2017/704 Esas 2019/95 Karar sayılı kararın 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına,
3-Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın kararı veren Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Bir kısım davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince nazara alınmasına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/11/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip