Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/772 E. 2021/1148 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2018
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : Tasarrufun İptali

Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/06/2018 tarihli … Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.

KARAR

Davacı, davalılardan …… personeli iken müşterilere ait hesaplardan zimmetine para geçirdiğini, kendisine mal edindiğini, davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, soruşturmadaki ifadesinde suçu ikrar ettiğini ve Çankaya 2. Bölge Karakusunlar,… sayılı taşınmazın satışı konusunda eşi …’a vekalet verdiğini ve vekaleten hareket eden eşin, taşınmazı davalı …’a 23/01/2003 tarihinde sattığını, taşınmazın 03/02/2003 tarihinde diğer davalı …’na satıldığını, satışların rayiç değerinin çok altında gerçekleştiği gibi davalı …’nın 25/01/2003 tarihinde tutuklandığını, Bankanın zararlarının ancak davalının mal varlığından karşılanması ile mümkün olabileceğini ancak davalıların birlikte hareketle bu imkanı ortadan kaldırmaya çalıştıklarını, yapılan tüm işlemlerin muvazaalı ve mal kaçırmaya yönelik olduğunu belirterek yapılan satış işleminin iptal edilmesini ve davalı adına kayıtlı olan … plakalı otomobile de 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …., davacının açmış olduğu davanın konusunun belli olmadığını, Borçlar Kanunu 18 veya İİK 278. maddelerinden hangisine göre açıldığının anlaşılamadığını, delillerin muavazaayı karşılamaya yeterli olmadığını, hakkında Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, sanığın mahkumiyetinden önce tasarrufun mal kaçırmak için yapıldığının ispatlanmasının mümkün bulunmadığını, satışların gerçek olduğunu ve ihtiyaç sebebiyle yapıldığını, satıştan sonra kendisinin tutuklandığını ve eşinin evi boşalttığını, söz konusu taşınmazda oturmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kendisine yönelik muavazaa iddiasının varsayıma dayalı olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, elindeki birikimleri değerlendirmek için acil ihtiyaç sebebiyle satıldığını bir arkadaşından öğrendiği, dava konusu taşınmaz ile … aracı davalı adına hareket eden davalının eşiyle yapılan pazarlık sonucunda 65.000,00 TL’yi peşin ödeyerek aldığını ve birkaç gün sonra da evi teslim alıp oturduğunu, parasını değerlendirmek için gazeteye ilan verdiğini ve araba hariç dava konusu evi diğer davalı …’na 65.000,00 TL’ye sattığını, satışın tapuda 20.000,00 TL gösterilmesinin tasarrufun iptalini gerektirmediğini, davalı … …. hakkında ceza davasının açılmış olmasının kendisi ile davalı arasında menfaat ilişkisinin varlığını göstermeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davacının davasının, miktarı belli olmayan bir alacak için kesinleşmeyen müfettiş raporuna dayanılarak açıldığını, öncelikle davacının davasının hukuki dayanağının açıklanması gerektiğini, yaptığı satın alma işleminin gerçek bir işlem olduğunu, kendisinin emlakçı olduğunu ve gazete ilanı üzerine … ile görüştüğünü ve yaptıkları pazarlık sonunda 03/03/2003 tarihinde taşınmazı 65.000,00 TL’ye satın aldığını, diğer davalılarla herhangi bir bağının bulunmadığını, kendisinin bu davada iyi niyetli kişi olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalı …… alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği ve Ankara 3. İş Mahkemesinin …Karar sayılı ilamı ile davacının davalıdan 500.000,00 TL alacaklı olduğuna hükmedildiği, kararın 23/02/2015 tarihinde kesinleştiği, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da davalı … … 8.387.033,00 TL tutarı zimmetine geçirdiğinin belirlendiğini, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin…. Karar sayılı ilamıyla davalının 14/09/2005 tarihinde hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu durumda davalının haksız fiilden dolayı davacıya borçlu olduğunun kabul edildiği, suç tarihinin 1997-2003 yıllarını kapsaması nedeniyle davacı alacağının davadan ve devirlerden önce doğduğu, alınan bilirkişi raporu ve ek raporla dava konusu taşınmazın devir tarihi itibariyle 190.000,00 TL değerinde olduğunun belirlendiği, taşınmazın tapudaki devir bedelinin ise her 2 satışta 20.000,00 TL olarak gösterildiğini davacı … … mal kaçırma kastıyla muavazalı satış yaptığı konusunda tereddüt bulunmadığı, davacı ile davalı … arasındaki satışın muvazaalı olarak gerçekleştiği ve bu tasarrufun iptali koşullarının gerçekleştiği ancak dava konusu taşınmazın dava sırasında dava dışı 3. kişiye devredildiğini, TBK 19. maddesi ile güdülen amacın devredilen taşınmaz borçlu mülkiyetine dönmüş gibi işlem tesisi olduğunu ve davacı tarafın devralan 3. kişiye karşı davayı devam ettirmeyip HMK 125. maddeye göre mevcut davalılar yönünden davasını tazminata dönüştürmesi nedeniyle tasarrufun iptaline hükmedilememiş olduğu, TBK 19. maddesine göre açılan davanın bedele dönmeyeceği, davalılar … … ve … açısından davadan sonraki devir nedeniyle davanın konusuz kaldığının kabul edildiği, davalı …’nun ise emlakçılık işi ile uğraşması, taşınmazı gazetede yapılan ilan üzerinde satın alması diğer davalı … borçlu ile akrabalık bağının ortaya konulmaması, taşınmaza 2 yıl kadar malik olduktan sonra satışını gerçekleştirmesi gözetildiğinde davalı …’nun muvazaalı işlemin tarafı olmadığı, taşınmaz dava sırasında el değiştirmemiş olsaydı dahi davalı … yönünden davanın reddi gerekeceği gözetilerek davalı … yönünden davanın reddine, davalılar … … ve … yönünden davaların konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı Banka, yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, davaya konu Ankara ili, …. ilçesi,… kayıtlı taşınmazın ve… plakalı aracın satış tasarruflarının iptaline karar verilmesi talebi ile işbu davanın açıldığını, Mahkemece aracın dava konusu olmadığı, davanın sadece taşınmaz yönünden açıldığının kabul edilerek davanın yürütüldüğü, 29.02.2016 tarihli duruşmada, “dava konusu taşınmazın dava açıldıktan sonra tapuda devir gördüğü anlaşılmakla davacı vekiline HMK 125 maddesi gereğince yazılı beyanda bulunmak üzere 1 aylık süre verilmesine” yönündeki ara karar gereğince davanın davalılar hakkında tazminat davası olarak yürütülmesinin istenildiğini, davada taşınmazı ve aracı devralan üçüncü kişiyi davaya dahil etmek üzere süre verilmesi gerekirken seçimlik hak kullanılmak üzere süre verilmesinin Mahkemenin, ara kararı ile çelişkili hüküm kurduğunun kanıtı olduğunu,… gerek taşınmazı edinme tarihi, gerekse ödediği bedelin rayiç bedelin çok altında olması hususları değerlendirildiğinde muvazaalı işlemin tarafı olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte sözkonusu davalı hakkında davanın reddine karar verilmesinin de usule aykırılık teşkil ettiğini, muvazaadan kaynaklı tasarrufun iptali davasında davanın tazminata dönüştürülemeyeceği gerekçesi ile davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin haksız ve yersiz olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
Davalı …, yerel Mahkemece taraflarına yüklenmiş olan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hukuki dayanağı bulunmadığını, kararın bu yönden usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu yapılan tasarrufların iptali talebinin, davadan sonra devir sebebiyle davanın konusuz kaldığını ve haklılık haksızlık durumuna göre yargılama gideri ve vekalet ücreti gerektirdiğinden bahisle aleyhine vekalet ücretine hükmolunmasının yanlış olduğunu ileri sürerek yerel mahkemenin yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yüklenmesine ilişkin hükmünün kaldırılmasına karar verilmesi için istinaf incelemesi talep etmiştir.
Dava, TBK’nin 19. maddesi kapsamında 13/06/2006 tarihinde açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Dosya içeriği, toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe, istinaf taleplerinin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, delillerin takdirinde isabetsizlik olmadığı, dava dilekçesi içeriğinden…. plakalı aracın dava konusu edilmediğinin, bu araca yönelik sadece ihtiyati tedbir talebinin bulunduğunun anlaşıldığı, öte yandan davalılardan …. aleyhine açılan davada, bu davalının, davalı borçlu Şermin’in alacaklılarından mal kaçırma amacıyla taşınmazı devrettiğini bildiğinin veya bilmesi gerektiğinin ispatlanamadığı, TBK’nin 19. maddesi gereğince açılmış olan tasarrufun iptali talepli eldeki davada, tasarrufa konu taşınmazın aynının dava konusu olmadığı, bu nedenle Mahkemece davacıya “HMK’nin 125. maddesi kapsamında beyanda bulunması için süre verilmesine” yönelik ara karar yerinde değil ise de davacının da taşınmazın dava dışı 3. kişiye temlikinden sonra davasını bu kişiye yöneltmediği, ara kararın usulsüz olmasının TBK’nin 19. maddesine dayanarak açılmış tasarrufun iptali davasının bedele dönmeyeceğine ilişkin kuralı değiştirmeyeceği, Mahkemece bu ara karar verilmemiş olsaydı da sonucun değişmeyeceği, davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı dikkate alındığında, Mahkemece davacı tarafa davanın 3. kişiye yöneltilmesi için süre verilmesine veya ara karar kurulmasına gerek olmadığı, bu hususu davacının kendiliğinden ileri sürmesi gerektiği, Mahkemenin bu yöndeki kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, TBK’nin 19. maddesine dayanarak açılmış tasarrufun iptali davasının bedele dönmeyeceğine ilişkin kural dikkate alındığında davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği düşünüldüğünde ise bu yöne ilişkin istinaf talebi bulunmadığı, davanın bu sebeple esastan reddine karar verilmesinin davacı aleyhine sonuç doğuracağının açık olduğu, bu nedenle bu yönün davacı aleyhine kaldırma sebebi yapılamayacağı, davalı …’in istinaf talebine gelince, bu davalı yönünden tasarrufun iptali koşullarının oluştuğu, davalı …’in, borcun doğum tarihinden sonra çok düşük bedelle devir aldığı dava konusu taşınmazı, kısa bir süre sonra diğer davalı …’a temlik ettiği, davalının temlik bedelini ödediğini de ispatlayamadığı, davalı borçlu … eşi ile bu davalının ortak arkadaşlarının olduğu anlaşılmakla yazılı şekilde karar verilmiş olmasında, hükmün kuruluş biçiminde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığından tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir .
H
Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/06/2018 tarihli … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının ve davalı …’un istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından alınması gereken 59,30 TL istinaf harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … tarafından alınması gereken 59,30 TL istinaf harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılardan … ve davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi uyarınca istek halinde ilgilisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 7035 sayılı Kanun ile değişik 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/06/2021

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip