Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/360 E. 2022/2397 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/360
KARAR NO : 2022/2397

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(HAKEM SIFATIYLA)
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2020/3 2020/4
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Ecrimisil

Eskişehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli, 2020/3 Esas, 2020/4 Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi.

K A R A R

Davacı,… parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmaza ait tapu kaydında taşınmazın niteliğinin arsa olarak göründüğünü, taşınmaz üzerinde davalı idareye ait … yer aldığını, taşınmaza bilgisi ve izni dışında davalı tarafından haksız olarak el atıldığını, Büyükşehir Belediyesi ile alt belediyelerin taşınmaz malların dağıtımına ait il idare kurulunca alınan 19/04/1994 tarih ve 1994/1187 sayılı kararı gereği dava konusu taşınmazın 1994 yılında taraflarına devrine karar verildiğini, davalının dava konusu taşınmazı fiilen kullanmakla menfaat sağladığını, davalının taşınmaz üzerinde bulunan olgunlaşma enstitüsünü kira ilişkisine dayandırmadan, ve izni olmadan, usulüne uygun kamulaştırma kararı almadan kullandığını, davalının yıllardır bu taşınmaz üzerinden gelir elde ettiğini ve geçmişe dönük kullanım tazminatı talep ettiklerini belirterek dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için ecrimisil bedeli olarak şimdilik 100,00-TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 14/10/2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla kamulaştırmasız el atma nedeniyle ecrimisil bedeli olarak toplam 7.280,00TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, nitekim Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce 2942 Sayılı Yasanın 38. maddesinde öngörülen 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, ecrimisil talebi ile ilgili olarak zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak belirsiz alacak davası açtığını, ancak eldeki davanın belirsiz alacak davasının koşullarını taşımadığını, davacı Belediyenin taşınmazın gelir getirecek ise ne kadar gelir getireceğini en iyi bilecek bir kurum olduğunu, bu nedenle alacaklı olduklarını iddia ettikleri miktarı belirleyebileceğini, davacı tarafından idareye dava şartı olan uzlaşma talebinde bulunulması gerekmekte iken uzlaşma talebinde bulunulmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın imar planında teknik öğretim alanı olarak göründüğünü ve bu amaç doğrultusunda kullanıldığını, imar planını kendisi yapan ve söz konusu alanı teknik öğretim alanı olarak ayıran Belediyenin daha sonra dava açarak söz konusu taşınmaza fiilen el atıldığını iddia etmesinin kendisi ile çelişmekte olduğunu gösterdiğini, imar planındaki amaca uygun kullanım karşılığında ecrimisil istenmesinin mümkün olmadığını, taşınmazın fiilen kullanımı ile davalı idare herhangi bir gelir elde etmediğini, kamunun yarar sağladığını, davacının davalıdan tazminat istemesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından dava dilekçesinde talep edilen ecrimisil miktarının fahiş olduğunu, kabul edilmesi mümkün olmadığını, dava konusu taşınmaz arsa vasfında olup bu şekilde kiraya verilmesi halinde herhangi bir gelir getirmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda davacının 21/02/2020 tarihinde malik olduğu, dava konusu taşınmazı davalının okul binası yapmak sureti ile kullandığı, bu durumun davacının mülkiyet hakkına aykırılık teşkil ettiği, haksız kullanımdan dolayı davalının davacıya ecri misil bedeli ödemesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulü ile 7.280,00-TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, nitekim Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce 2942 Sayılı Yasanın 38. maddesinde öngörülen 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın kabulüne ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını, belirsiz alacak davası koşulları taşımadığını, uzlaşma talebinde bulunulmadan dava açıldığını, 3194 sayılı Kanunu hükümlerinin nazara alınmadığını, benzer nitelikteki taşınmaz için talep edilen ecrimisil nedeniyle açılan davaların reddedildiğini, taşınmazın imar planına uygun şekilde kullanıldığını ve davacının ecrimisil talep etme hakkı bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin gerekçesi bulunmadığını, bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığını, alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olmasının doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı …, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mülkiyetin geçtiği tarihin esas alınmasının doğru olmadığını, 1994 yılında Büyükşehir Belediyesi statüsüne geçilerek taşınmazın taraflarına devrinin kararlaştırıldığını, il idare kurulu kararıyla taşınmazın 1994 yılında taraflarına devrine karar verildiğini, bilirkişi raporunda belirlenen ecrimisil bedelinin düşük olup tespit edilen bedelin gerçeği yansıtmadığını, yeterli inceleme yapılmadan düzenlenen rapor esas alınarak karar verildiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, arsa vasıflı 13340 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 21/02/2020 tarihinde davacı … adına tescil edildiği, çekişme konusu taşınmazda … bulunduğu, davalının taşınmazı kullanımının haklı ve geçerli nedene dayanmadığı ileri sürülerek dava tarihinden geriye 5 yıllık dönem için ecrimisil talebiyle eldeki davanın açıldığı, taşınmazın öncesine ilişkin kayıtların incelenmesinde 21/03/2014 tarihinde yenileme işlemi ile dava dışı Büyükşehir Belediyesi adına tescil edidiği, ayrıca taşınmaz tapu kaydında korunması gerekli kültür varlığı olduğuna ve 6 parseldeki yapının taşkın olduğuna ilişkin şerhlerin bulunduğu, mahallinde yapılan keşif sonucunda ibraz edilen bilirkişi raporu ve krokide taşınmazın mevcut durumunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Somut olay yukarıda açıklanan Kanun hükümleri ve ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde, çekişme konusu 13340 ada 1 parsel sayılı taşınmazın devir işlemi ile 21/02/2020 tarihinde davacı … adına tescil edildiği, taşınmazın öncesinde 21/03/2014 tarihinde 3402 sayılı Kanun’un 22/2-A maddesi uyarınca yenilemeye tabi tutulduğu, mahallinde yapılan keşif sonucunda taşınmazın güncel durumu tespit edilmiş ise de taşınmazın daha önce imar uygulamasına tabi tutulup tutulmadığı, taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen yapının hangi tarihte yapıldığı ve mevcut kullanımın ne şekilde oluştuğu konusunda inceleme yapılmadığı anlaşılmakla, öncelikle ecrimisil talebine konu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir tapu kaydı ve taşınmazda gerçekleştirilen yenileme işlemine ilişkin dayanak kayıtların getirtilmesi, gerektiğinde mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle taşınmaz üzerinde bulunan yapının hangi tarihte yapıldığı, mevcut durumun yenileme ya da mevcut ise imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması, belirlenecek bu olgular çerçevesinde davalının kullanımı bakımından ecrimisil koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken anılan hususların göz ardı edilmiş olması doğru değildir.
Tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenden ötürü KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticret Mahkemesinin (Hakem sıfatıyla) 08/12/2020 tarihli, 2020/3 Esas, 2020/4 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, sair hususların incelenmesine yer olmadığına,
3-Yukarıda açıklanan nedenlerle yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucunda karar verilmek üzere dosyanın kararı veren Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine (Hakem sıfatıyla) GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince nazara alınmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip